Vasiliu: Bu süreçten dönüş yok

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

George Vasiliu, hatırlarsınız Kıbrıs Rum Yönetimi'nin eski cumhurbaşkanı. Hani Washington'ın Kıbrıs sorunu için yine sahneye çıktığı bir dönemde bulduğu ‘‘Kuzey asil, güney vasil’’ formülünün ‘‘vasil’’ bacağı.

O sırada Washington Kıbrıs sorununu zengin işadamlarının çözeceği kanaatiyle, şimdi Holbrooke'a bel bağladığı gibi sarılmıştı. George Vasiliu'ya Denktaş ile Klerides'in bulundukları Troutbeck'e yakın olduğu gerekçesiyle, (otomobille 45 dakika) Türk heyetinin kaldığı İnterlaken'den yine aynı düşünceyle hareket ettikleri için Pohkipsi'yi (Troutbeck'e bir buçuk saat) tercih eden Rum heyetinin yerleştiği Shereton'a giderek Vasiliu'yu gördüm.

Klerides'in Amerika'ya getirdiği parti liderleri arasında onun da olduğunu duyunca, kendisini Türk-Rum yakınlaşmasının şampiyonu ilan eden eski Başkan'dan Troutbeck süreci hakkındaki görüşlerini almak istedim.

Önümüzdeki Şubat seçimlerinde yeniden Başkanlık koltuğuna dönebileceğini de göz önüne alarak nabız yokladım.

***

Pohkipsi Sheraton'ın 10'uncu katındaki odasında beni kabul ederek, kat servisi olmadığı için kahveyi de kendisi hazırlayıp ikram eden Vasiliu'ya ilk sorum, BM'nin liderlerin önüne koyduğu belge oldu.

Çünkü bu belge meselesi görüşmelerin en sıcak konusuydu. Önce Klerides haber ambargosunu delerek böyle bir şey geldiğini açıklamış, ağızlarından kerpedenle haber aldığımız Türk heyeti, ‘‘Birşey verildi ama belge değil, paper’’ demişti. Hatta, ‘‘Non-paper’’ da denebilirdi.

İşte bu tartışmada Rum tarafının görüşlerini de öğrenip resmin bütününü görebilmek için ‘‘belge’’yi sordum Vasiliu'ya.

Böyle bir belge bekleniyor muydu?

‘‘Tabii ki, ortaya bir belge çıkacaktı’’ dedi Vasiliu. ‘‘Bu tip toplantıların belgesiz olacağı düşünelemez...’’

Vasiliu'nun sözlerinden Rumların da belgeye itirazları olduğu anlaşılıyor.

Belge tüm parti liderlerine açıklanmıştı. Ama içeriği konusunda konuşamazdı. Üstelik Amerika'dan ayrılıncaya kadar kimse ağzını açmayacak, Ada'ya dönüşte BM belgesiyle ilgili yorumlarına, eleştirilerine başlayacaklardı.

Vasiliu, ‘‘Çözüm için bu belgeye ihtiyaç kalmasaydı daha iyi olurdu’’ diyor, devam ediyordu, ‘‘Maalesef böyle olmuyor. Karşılıklı oturup ortak çözüm önerileri üretemiyoruz.’’

Ama yine de bu tip belgelerin çözüme yardımcı olacağına inanıyordu.

Ya taraflar Cenevre'ye kadar uzlaşamazlarsa ne olacaktı?

‘‘İşte o zaman ya Denktaş'a, ‘Madem sen çözüm istemiyorsun, bedelini öde’ diyecekler ya da Klerides'e dönüp aynı şeyi söyleyecekler. Yani anlaşmaya kim yanaşmıyorsa onun üzerindeki baskıyı artıracaklar.’’ cevabını veriyordu.

Vasiliu, belgeye hangi noktalarda itiraz ettiklerini istemediyse de biraz deşince ortaya çıktı.

Egemenlik Rumların bam teli.

Vasiliu, ‘‘Denktaş, devletinin tanınmasını istiyor. Ama bu mümkün değil. Dünya bunu kabul etmez. Bir ülkede iki egemenlik söz konusu olamaz’’ diyor.

Hatta, ‘‘Kıbrıs'da Türk halkı’’ da yoktu. İki toplumdan oluşan Kıbrıs halkı vardı.

***

Vasiliu, Demirel ile Simitis arasında Madrid'te imzalanan belge ile Türk-Yunan ilişkileri ve Kıbrıs'da yeni bir dönem açıldığı inancındaydı. Pekiyi Simitis'in imzayı atmasının ertesinde, ‘‘Ege'de karasularımızı genişletme hakkından vazgeçemeyiz’’ açıklaması, bu sürecin inandırıcılığını sarsmamış mıydı?

Bir eliyle boşver işareti yaparak, ‘‘İç politika manevrası, önemli olan imzalanan belgedir’’ diyordu.

‘‘Madrid ile yeni bir süreç yaşadık. Bakın bir yıl önce neredeydik, şimdi neredeyiz. Çatışma dönemi kapanabilir’’

Vasiliu'ya göre Troutbeck'de başlayan yakınlaşma süreci devam edecekti.

Bir işadamı olarak kendi formasyonuna tıpatıp uyan bir gerekçesi vardı bu inancının.

‘‘Troutbeck için bu kadar para harcadılar. Havaya gitmesini istemezler’’ diyordu.

Benim Interlaken ve Pohkipsi'de gözlemlerimden çıkardığım şu:

Bir süreç başladı. Ama iki taraf da sonuca giden yolda ne kadar ayak süreyebilirse o kadar sürecek.

Yazarın Tüm Yazıları