Van’a bahar erken gelsin

Güncelleme Tarihi:

Van’a bahar erken gelsin
Oluşturulma Tarihi: Ocak 17, 2012 00:00

“Bir proje teklifi geldiğinde önce layık olup olmadığımı” düşünürüm diyen Kayahan’ı evinde ziyaret ettim ve Van’a yardım için yer aldığı “Tut Elinden” projesiyle ilgili çalışmalarını öğrendim.

Haberin Devamı

Neden sizi sıklıkla göremiyoruz?          

- Bunu çok söylüyorlar ama görünecek zamanlar olduğunda görünmeyi tercih ediyorum. Aksi takdirde saklanıyor muyum, evet biraz da saklanıyorum. Çünkü ben ait olmadığım yerlerde olmaktan hoşlanmıyorum. Ait olduğum yerler azaldıkça da beni daha az görüyorsunuz. Eskiden TRT tek kanaldı. Biz yine bu azlıkta çıkardık ama tek kanal olduğu için rast gelinirdi. Şimdi çok kanal var ve bir yerde bir şey yaptığınız zaman insanlar orada buluşamayabiliyor. Benim www.kayahan.info diye bir web sitem var, isteyenler beni oradan da takip edebiliyor.

Sizin şarkılarınızla büyüdük biz, sesinizi daha sık duymak istiyoruz...

- Siz büyümemişsiniz, daha büyüyorsunuz. Bunu benim söylemem çok yakışık almaz ama “E Bebeğim E” diye bir şarkı var. O şarkıyı yazdığımdan bu yana 33 sene geçti. Unutulmayan, eskimeyen işler yapmaya çalıştım. Allah da nasip etti. “Geceler” şarkısını da 1986’da yazdım mesela. Bunlar çok uzun soluklu şarkılar. Ben de o uzun soluklu şarkıları yazabilmek için kopuyorum bütün dünyadan. Bu dünyayla çok iç içe olursam yazamam diye düşünüyorum. Şarkıların yaşı olmadığı gibi benim de yaşım olmuyor. Ruh olarak da öyle hissediyorum zaten.

DEPREMDE BABAM BİZİM BATTANİYELERİ GÖTÜRDÜ

Şimdi de Van’a destek için önemli bir projenin içinde yer alıyorsunuz...

- Önce şöyle dua ediyorum; Van’a bahar erken gelsin. Çünkü o çocukların durumu gerçekten içler acısı. Bana teklif geldiğinde bu çalışmayı temsil edebileceğimi düşündüm. Kendi kendime böyle şeyleri sorarım, “Buna layık mıyım?” derim. Ailemle birlikte çok duygulandık, çok üzüldük. Van’la beni bağlayan organik şeyler de var. Erciş 36’ncı Piyade Alay Komutanı babam. Ve hâlâ yaşıyor. Ben Van Atatürk Lisesi’nde lise 2’yi yatılı okudum. O yıllardaki depremde babam bizim battaniyelerimizi alıp götürmüştü. Atatürk Lisesi’nden arkadaşlarımla hâlâ konuşuyorum.

Bu projede nasıl bir yol izleyeceksiniz?

- Ben “Kimse Yok mu” derneğinin söylediklerini birlikte istişare ederek yol alma arzusundayım. Onlar da aynı arzuda. Bir kere unutmak meselesi çok önemli. Unutuluyor, ne yazık ki çok şey unutuluyor. Ben de unutmamak üzerine kurulu bir proje olsun istiyorum. Önce Kayahan’ı ‘KayaVan’ yapalım ve böyle bir konser verelim diye düşündüm. Ben çok nadir konser veriyorum. Mesela Ankara’da 270 bin kişilik bir konser verdim. Ankara unutmaz, ben de unutmam. Laf olsun diye şehir içinde nakliyecilik yapmayı sevmiyorum. Yapacaksak böyle okyanus ötesi bir şeyler yapalım diye düşündüm. Onlara bunu teklif ettim. Fotoğraf çekimlerinde “Günde bir kere Van’daki kardeşini düşün. Tut elinden, unutma”yı vurguladım. Zaten bütün köprü bu bence. Bir kere düşünmek, elinden tutmak ama yarını da unutmamak. İlgilenenler de www.tutelinden.org adresinden gelişmeleri takip edebilir.

Bu proje teklifi size gelmiş ama siz projeyi sıfırdan şekillendirmişsiniz...

- Ben çok akıllı bir adam değilim ama çok düşünüyorum. Çok çalışınca bulabiliyorum. Benim hayatım unutturmamakla geçmiş. Bir logom var benim; “Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün, bir yerde buluşuruz.” Bu çok yeterli.

NEDEN BEN HÂLÂ ŞARKI YAZIYORUM

“Şarkılarımın yaşı yok” dediniz. Neden geçen yazın popüler şarkılarını hatırlamıyoruz da, sizin 80’li yıllarda bestelediğiniz şarkılara hâlâ eşlik edebiliyoruz?

- “Sensiz Olmaz ki” diye bir şarkım var. A, B, C kategorisi olarak bakarsanız bir gold değildir. Ama şu an Türkiye’de 1 numara. Mustafa Ceceli söylüyor. “Neden ben hâlâ şarkı yazıyorum?”un cevabı aslında o. Hâlâ devam etmeyi ihtiyaç gösteren bir şey var ki, emekli olamıyorum. Geçilmiş olma duygusunu hissetseydim yapmazdım bunları. Ama insan önüne bir şey konmadıkça, yol açıksa yürümek istiyor. Yolumu tıkasalardı ben oturur, bir soluk alır, denizi seyrederdim. Öyle olmadı. Bu şarkıların hepsi yaşıyor ve hatta internetle çok ilgim yok ama o şarkılar her gün tıklanıyor.

Peki ya diğer şarkıları niye unutuyoruz çabucak?

- Dünyada bir değişim söz konusu. İşin özü; tüket, kalmasın. Bu mantıkla yetişen insanların da ürettikleri ‘kalmasın’ oluyor aslında. Şu anda beş senelik planım hazır benim Allah izin verirse. Bütün derdimiz namerde muhtaç olmamak. Bir de bütün insanlar ölümsüzlük ararlar. Kimi insan da saçma bir fikirdir ama hatırlanmak diye bir şeyin saplantısına girer. Bu da onun başka bir virajı. 1990 yılında “Altı ay ömrün kaldı” demişlerdi bana, direkt yüzüme söylemişlerdi. Ben de, “İyi peki, oturup şarkı yazayım da bari hatırlasınlar” demiştim. O şarkı “Yemin Ettim”di. O şarkıyı yazdıktan sonra 2000 yılında tekrar aynı hastalığa yakalandım. 2010 yılında bir daha. 10 yılda bir geliyor. Bütün bunlara bakarak, hayatımda aslında ıskaladığım çok şey olduğunu söyleyebilirim. Ben de günleri ıskalıyorum. Bugünleri ıskalıyorum. Ama bugünlerde bir şey çıkmıyor olmasının başka bir nedeni daha var. Bu zaten para etmiyordu, kiramızı ödeyemiyorduk, gitarımıza tel alamıyorduk, aşkımızdan yazıyorduk. Sonra ben bu memlekette bestecinin önemli olduğunu anlattım. Çok düşmanım oldu. Hatta besteciler dahi! Bana hep derler ki; “Bu şarkı ne zaman bitecek?” “Bitince” derim ben de. Ama şimdi kontratlar yapılıyor, “Şu tarihte şarkı bitecek” diye. O zaman şimdi yapılan şarkılara “Sefer tasında taşınabilen şeyler” diyoruz.

ASLI GÖNÜL’E BAHÇEDE YER VERDİM, “ÇOK KÜÇÜK” DEDİ

Bir röportajınızda okumuştum, “Zamanında şişe depozitolarıyla ekmeğimizi alırdık” demişsiniz...

- Bahçede yürürken “Bu evi ne zaman aldık biz” derim bazen. Çünkü benim için ehemmiyeti yok. Hele eskiden, çıkardım otobüse yürürdüm. Biz ailece her yemekten sonra Türkçe duamızı ederiz; “Allah’ım çok şükür verdiğin nimetlere, sen bize bugünlerimizi aratma. Namerde muhtaç etme. Sen bize akıl fikir ihsan eyle, doğru yoldan şaşırma” diye. Van meselesi bizim evimizde bu proje olmadan da konuşulan bir şeydir. Aslı Gönül Hanım’a derim ki; “Şimdi senin karnın tok ama açlar var, ne yapacağız?” O da bir şeyler buluşturur. İnci yapar, satar. Kısaca herkesin bir şeyler yapması lazım. Çünkü para kazanmanın haricinde bir şey daha var; o da sevap kazanmak, gönül almak. Kanunlar size pek çok şeyi yapıp yapmayacağınızı söyler. Daha doğrusu yapmayacağınız şeyi söylerler. Yapacağınız şeyi pek söylemez kanunlar. Mesela komşunuz açtır. Siz ona yemek vermezseniz suçlu değilsinizdir. Bundan dolayı mahkûm edilmezsiniz ama vicdanınız devreye girer ve komşunuza ekmeğinizi yollarsınız. Demek ki bizim esas geliştirmekte geciktiğimiz, geri kaldığımız şey vicdanımız. Orada saatler geri kalıyor. Onu çok doğru yönetmemiz lazım diye düşünüyorum. Van da böyle bir şey. Van her zaman düşünülmeli.

Aslı Gönül de şanslı bir çocuk. Duyarlı bir ailesi var ve o da bu şekilde yetişiyor.

- Bu sonradan öğretilecek bir şey değil, içinde olması gerekiyor. Aslı Gönül’ün yatak odası yukarı katta. Köşede de bizim bir sebze bahçemiz var. O da seviyor sebze bahçesiyle uğraşmayı. Ağacın altında da yer açtım ona 4,5 metrekare kadar. “Çok küçük bu toprak baba” dedi. “Gel aşağı inelim, belki oradan daha büyük gözükür” dedim. Aşağı indik “Evet buradan büyük gözüküyor” dedi. “Sana bir şey anlatayım, ne kadar büyük olduğunu anlayacaksın” dedim. Anıtkabir’e gitmiştik. Orada hatıralar vermişti görevliler ona. “Orada temsili olarak insanlar savaşıyordu, hatırlıyor musun? Bu toprak için dört kişi öldüyse sence bu ne kadar büyük” dedim. O zaman “Çok büyükmüş baba” dedi. İşte böyle baktığımız ve böyle bakmayı unutmadığımız takdirde büyük bir ulus olacağız.

Haberin Devamı

UYKU MELEĞİ İLE UYUYORUM

Çok dikkatimi çekti, nasıl zayıfladınız böyle?

- Özel bir gayretim yok. Bende uyku apnesi vardı, şimdi ‘uyku meleği’ diye bir şey kullanıyorum. Yatarken bir maske takıyorum. İki-üç sene içinde zayıflatıyor. Bir de benim bir alışkanlığım vardı; içki içerdim. Artık içki de içmiyorum. Zayıflamamda o da bir etkendir diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

                                                      

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!