Valilerimizi ’sürgüne’ değil ödüle gönderdik

ABDULLAH Gül’le Kayseri’de yaptığımız sohbete "terörle mücadele" konusuyla devam ediyoruz. Gül’ün verdiği önemli bilgileri başlıklar halinde şöyle özetleyebilirim:

Dağdaki silahlı teröristle kararlı mücadele yürütüyoruz. Tabii özgürlükleri kısıtlamadan terörü minimize etmek için demokratikleşme ve alt yapı yatırımları çok ciddi boyutlarda sürüyor. Terörle mücadele birinci öncelikli sorunumuzdur.

- Güvenlik kuvvetlerinin bütün eksiklerini tamamladık. Örneğin su sıkan panzer artık eylemciler için serinleme aracı olmuş. Yani panzer göstericileri dağıtmak için su sıktığındAa göstericiler panzerin altına doğru gidip serinliyorlarmış. Malzeme eskimiş yani. Bunları kuvvetlendirdik. Kameralı takip sistemini getirdik. Böylece gözaltına alınanların /images/100/0x0/55ea49d7f018fbb8f87632e4görüntüleri de delil olarak sunuluyor.

Bölge bugüne kadar sürgün yeriydi. Yani oraya tayin edilen valiler emniyet müdürleri "sürgün psikolojisi" ile gidiyorlardı. Biz bunu değiştirdik. Oraya gönderdiğimiz valileri emniyet müdürlerini ödül olarak gönderiyoruz. Bakın oradaki valiler bugün Türkiye’nin en büyük illerini kolayca yönetebilecek valilerdir. Emniyet müdürleri de öyle. Sorunları bilen yetenekli insanlar.

OKUL KAMPANYASI İÇİN 577 MİLYON YTL

Gül, terörle mücadelenin silahlı boyutunun ötesinde bir de yatırım boyutu olduğunu söylüyor ve gerçekten şaşırtıcı rakamlar veriyor. Bölge o kadar geri kalmış ki bu yatırımlar belki de fark edilmiyor. Bu yüzden yatırım oranları önemli:

- Yalnızca Diyarbakır’da 2003 yılına kadar içme suyu şebekesi 155 yerde varmış. Bu sayı 2 yılda tam 1015’e çıkartılmış. Gül, "İstikrarlı bir ortamda halk bunu elbette hissedecek" diyor.

KÖYDES kapsamında Türkiye’ye yol yapımı için ayrılan 2 milyar YTL’nin tam 675 milyon YTL’si, yani yüzde 30’u aşkın bölümü Güneydoğu bölgesine ayrılmış. 6 bin 400 kilometre asfalt yol yapılmış.

- "Çocuğunu okula gönder" kapsamında Türkiye genelinde ailelere 577 milyon YTL para verilmiş. Bunun 350 milyon YTL’si bölgedeki ailelere harcanmış.

Evet, açılan 250’ye yakın yeni fabrika dahil yatırım listesi uzayıp gidiyor. Belli ki bölgeye yatırım yağıyor.

Peki terörle mücadele hangi boyutta. Yani "sözde ateşkes" için acaba Gül ne diyor?

İSTANBUL DÜNYANIN CAZİBE MERKEZİDİR

Bakan bu konuda terör örgütünü muhatap almıyor. Bir yandan dağdaki silahlı teröristle kararlı mücadele diğer yandan demokratikleşme ve altyapı yatırımının üzerinde duruyor.

Kuzey Irak’a gelince. Soruyoruz:

- Siz bu yatırımları yapıyorsunuz; ama Kuzey Irak’ta da hızla yatırımlar var. Erbil’in cazibe merkezi olduğu söyleniyor.

Gül, yine kesin konuşuyor:

- Türkiye dururken orası cazibe merkezi olabilir mi? Diyarbakır’dan İstanbul’a kadar Türkiye bir dünya ülkesidir. Hele İstanbul dünyanın cazibe merkezidir. Kendimize güvenmemiz lazım.

BÜTÜN ÇÖZÜMÜ EDİP PAŞA’DAN BEKLEMEYİN

Gül’e son bir soru soruyoruz:

- Özel temsilcilik kurumundan beklediğinizi buluyor musunuz?

O kurumu biz istemedik. ABD istedi; çünkü dünyada bin çeşit sorunla uğraşıyor. Böyle bir temsilciyle sorunu lokalize etmek istedi. Doğrusu biz pek istemedik. Ama çözüm olacaksa diye biz de değerli bir emekli komutanımızı görevlendirdik. Şimdi görüşmeler yapıyor. Olayı takip ediyor. Tabii her şeyi Edip Paşa’dan beklemek haksızlık olur.

Evet, Gül’ün söyledikleri bu. Benim yorumuma gelince; ABD Kuzey Irak’ta birtakım adımlar atıyor. Ancak bu yeterli değil. Özel temsilcilik kurumu ise üzerinde konuşulanın aksine o kadar etkin gözükmüyor.

Madeni yok ama insan malzemesi var

BU hafta Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün davetlisi olarak Kayseri’deydim. Bu yüzden size bir "Kayseri özeti" yapmak istiyorum.

Dikkat ediyorum Abdullah Bey Kayseri’deyken gözlerinin içi gülüyor. İşte Vali Osman Güneş’in verdiği brifing.

Vali, "Kayseri’ye 2005 yılında 5 bin uçak indi" derken Gül’le göz göze geliyoruz. O bir Başbakan Yardımcısı olarak oturuyor. Ve çocukluğunun sokaklarına yapılan yatırımları gözleri parlayarak dinliyor.

Heyecanlı.

Bir an düşünüyorum. Acaba hangimiz çocukluğumuzun mahallelerine böyle "büyük devlet adamı" olarak gelip yatırımlar yapsak duygulanmayız. İki gün boyunca Gül’ün yüzündeki işte bu duygusal huzuru gözledim.

Kayseri’ye gelince gerçekten şaşırdım. Anadolu’nun "hiçbir yeraltı zenginliği olmayan" bu çorak kentinde bir mucize yaratılmış. Belli ki tek zenginliği var, o da insan. Şehirde gezdikçe o Kayserili fıkralarını daha iyi anlıyorum. Yani o hiçbir şeyden her şeyin nasıl çıkartılacağını anlatan Anadolu nüktelerini.

İşte gittiğimiz gün tam 101 fabrika açılıyor. Olacak şey değil. 30 bin insana sigortalı iş veriliyor. Türkiye’nin en modern stadı yapılıyor.

Ve en önemlisi; belli ki artık partiler üstü bir kimlik kazanan Belediye Başkanı devletten 5 kuruş olmadan şehre yatırım yağdırıyor.

Ve son olarak Kayseri’deki okulların hemen tamamı bağışlarla yapılmış. Evet şaşırmayın. Devletten hiçbir şey istemiyor bu insanlar. Tek tek gezdim. Örneğin Erciyes Üniversitesi’ne 70 milyon dolar harcanmış; ama şehir bunu kendi gücüyle yapmış. Liseler, hastaneler öyle. Her birinin duvarında bir hayırseverin adı yazılı.

Şimdi insan sormaz mı?

- Burası da Güneydoğu’daki her il gibi çorak. Burada da deniz yok, nehirler akmıyor. Yeraltı zenginliği yok. Peki kardeşim nasıl oluyor da hiç teşviksiz, devlet yardımı olmadan bu mucize yaratılıyor. Hiç kimse yokluktan eline silah alıp Cudi gibi Erciyes dağına çıkmıyor. Okulunu kendi yapıyor. Hastanesini kendi kuruyor. Üniversitesini öyle. Yolunu, suyunu kendi yapıyor. 2 milyar dolarlık ticaret hacmi yaratıyor. Nasıl oluyor bu?

Sevgili Kayserili bu millet senin her metrekareni kutlamalı. Örnek almalı. Helal olsun...


Irtemçelik sürprizi

LONDRA’ya tayini çıkan MGK Genel Sekreteri Yiğit Alpogan’ın yerine kim gelecek?

Bu sorunun cevabı düne kadar Varşova Büyükelçisi Ecvet Tezcan’dı.

Ama öyle olmadı.

Nasıl mı?

Bir süre önce Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Sezer’e giderek, MGK Genel Sekreterliği’ne Büyükelçi Ecvet Tezcan’ı getirmek istediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı’nın cevabı gerçekten sürprizdi:

- Berlin Büyükelçimiz İrtemçelik’i düşünseniz daha iyi olur.

Bu söz üzerine Gül konuyu Başbakan Tayyip Erdoğan’a taşıdı. Belli ki Cumhurbaşkanı Ecvet Tezcan’a sıcak bakmıyordu. Kararnameyi imzalamaması ihtimali kuvvetliydi. Ve bu da kriz demekti. Üstelik bu defa öyle sıradan bir makam için değil, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği gibi stratejik bir makam için doğacak bir krizdi bu.

İşte şimdi Ankara’da herkes soruyor:

Bu durumda ne olacak?

Başbakan Cumhurbaşkanı ile bu konuyu bir kez daha görüşecek. Eğer Tezcan için Sezer ikna olmazsa geriye şu ihtimal kalıyor:

- Alpogan bir süre daha bu görevi yürütür. Bu durumda da Londra Büyükelçiliği’ne başka bir atama yapılır.

Yiğit
Bey’in bu habere sevinmeyeceğini biliyorum. Ama eğer anlaşma olmazsa kriz çıkmaması için süresi uzayacak.

Uyarıyorum... Bir cinayet işlenecek

Geçen hafta yazdım; töre cinayetlerinin önü alınamıyor. Haber Türk’teki programda açıkladım.

Valiler, savcılar çaresiz. Kendilerine müracaat eden şiddetten kaçan kadınlara bir yer gösteremiyorlar.

Ailelerine teslim edince de genç kadınlar öldürülüyor. İşte buradan ilan ediyorum.

Dün yine bir genç kadın Van’ın Özalp ilçesi savcılığına sığınıyor.

Tecavüze uğramış.

Van Savcılığı’na sevk ediliyor ve oradan ailesine "Sakın bir şey yapmayın" denilerek teslim ediliyor.

Ve oradaki herkes biliyor ki, bunun sonucu töre cinayetidir. Şimdi bekliyorum, eğer bu genç kadına bir şey olursa sorumlusu devlettir.
Yazarın Tüm Yazıları