Vakıf

VAKIF bizim dinimizden kaynaklanan bir gelenek. Özellikle Osmanlı döneminde fakir fukaraya yardımcı olan bir ‘‘müessese’’.

Hayır işlerinde kullanılan vakıflar için burada ayrıntıya girecek değilim.

Ama ilk vakfın Hazreti Muhammet tarafından Medine'de kurulduğunu, kendi malı olan hurma bahçelerini Müslümanlığın savunulması için vakfettiğini biliyoruz.

Osmanlı, vakıf olayını yüceltti. Çok sayıda vakıftan milyonlarca insan Allah rızası için yararlandı. Vakfedilen mal mülkten insanlara yardım yapıldı, karınları doyuruldu.

Ne yazık ki bu kavramı da yozlaştırdık.

Vakıf olayı, günümüzde bazıları tarafından vergi kaçırmak için kullanılan bir olaya dönüştürüldü.

* * *

Türkiye'de sayısını bilmediğimiz kadar çok vakıf var. Bunların arasında çok yararlı işler yapanlar mevcut.

Öğrenci okutanlar, fakir fukaraya yardım edenler.

Bunlar hiçbir karşılık beklemeden çalışıyor.

Ama bir de, yasal boşluklardan yararlanan ve insanları, kuruluşları sömüren nice vakıf türedi.

Önüne gelen vakıf kurmaya başladı.

Bazı vakıflar Cumhuriyet ilkelerine aykırı çalışıyor. Buralarda din sömürüsü yapılıyor.

Bazı vakıflar ise devlet eliyle kuruluyor. Buralarda trilyonlar dönüyor, insanlardan para toplanıyor.

Vakıf olayını denetlemekle yükümlü olan Vakıflar Genel Müdürlüğü yetersiz kadroların elinde ve siyasete alet edilmiş durumda.

Vakıflar denetlenemiyor.

Bazı vakıflarda büyük yolsuzluklar ve amacından sapmalar oluyor.

Ayrıca vakıf olayı, bazı siyasetçilerin oyuncağı olmuş durumda.

Sağlık Bakanı Osman Durmuş tarafından kurulan vakıfların nasıl yönetildiğini Süleyman Demirkan kaç gündür belgeliyor. Kamuda böyle nice vakıflar var.

* * *

Kur bir vakıf, sözleşmesini iyi ayarla, ondan sonra gelsin paralar, gitsin paralar. Altına vakıftan çek son model arabaları, sekreterleri vakıf parasından tut, bankaya paraları vakıf adına istif et, istediğin gibi tepe tepe kullan...

Ve gelirlerinden bir kuruş vergi ödeme!..

Çünkü sen vakıf kurmuşsun!

Türkiye'de üzerine kesinlikle gidilmesi gereken konulardan biri vakıflar.

Türkiye'de kaç vakıf var? Kimler kurmuş? Buralarda kaç katrilyon dönüyor?

Vakıflar Genel Müdürlüğü bunları nasıl denetliyor? İşin içine siyaset nasıl karışıyor? Kimlere nasıl baskılar yapılıyor? Kaç bin vakfın kaç adedi ciddi bir denetim görüyor?

Bu soruların yanıtını verecek bir babayiğit Türkiye'de maalesef yok.

Bu arada, amacına uygun çalışan vakıflarla üçkáğıt vakıflarını kim nasıl ayırıyor? Vakıf yolsuzlukları konusunda ne yapılıyor?

Bize dinimizden ve Osmanlı'dan yadigár böyle güzel bir ‘‘müesseseyi’’ de ne yazık ki yozlaştırmışız. ‘‘Ben kurdum oldu’’ mantığıyla önüne gelen vakıf kurmuş, denetimsiz çalıştırmış. Vakıf olayı bazı siyasetçilerin, vergi kaçırmayı amaçlayan, hatta Cumhuriyet ilkelerine aykırı işler yapan kimselerin oyuncağına dönüştürülmüş.

Yalan mı?


Kayınvalide Hanım’ın mantosu

Dünkü Posta Gazetesi'nde çok ilginç, çok çarpıcı bir haber vardı. Mehmet Ali Erbil'in güzelliği ile ünlü kayınvalidesi İffet Hanım, çalıştığı kamu kuruluşundan emekli olmuş ve 9 milyar emekli ikramiyesi almış.

Kayınvalide şöyle diyor:

‘‘Emeklilik ikramiyesi olarak 9 milyar aldım. Bununla benim giyeceğim tarz ve markada bir manto bile alınmaz. Bu devletin ayıbı.’’

Ortada devletin ayıbı elbette vardır da, Hanımefendi'nin birazcık kendi ayıbı da var.

9 milyar liraya kendi tarzında ve istediği marka bir manto alamazmış!

Manto fiyatlarını pek bilmiyorum. Fakat bu söz çok ayıptır. Yaşadığımız şu ortamda insan ağzından çıkacak sözleri birkaç defa düşünmek zorundadır.

Türkiye'de bu kafada insanlar var.

Bunlar gülüyor, eğleniyor, krallar gibi yaşıyor. Bunlar paraya para demiyor, 9 milyarı küçümsüyor.

Başta İstanbul, bütün büyük kentlerimizin eğlence yerleri, gece kulüpleri, diskoları, barları, sosyetik mekánları tıka basa dolu.

Bir kesim ezilirken, işsizliğin azabını yaşarken, ayın sonunu getiremezken, İffet Hanım gibiler 9 milyara manto alamayacağından yakınıyor.

İnsan bazı durumlarda ne diyeceğini şaşırıyor, yasal engeller nedeniyle de, istediğini özgürce yazamıyor.
Yazarın Tüm Yazıları