Uyku borcu hemen ödenmeli

İyi bir sağlık için güzel bir uyku şarttır. Eğer kaliteli ve düzenli bir uykunuz varsa daha az hastalanır daha keyifli bir hayat sürersiniz.

Uykunun bağışıklık sistemini güçlendirdiği, vücudun tüm hücrelerini dinlendirdiği bedenin yenilenme ve iyileşmesine fırsat verdiği bilinmektedir. Kötü bir uykunuz varsa sağlığınızı sürdürmeniz de kendinizi iyi hissetmeniz de mümkün olmaz. Kısacası, uyku bir lüks değildir. Uykudan fedakarlık etmek, 3-4 saatlik bir uykuyla yetinip gün boyu çalışıp hedefe varmaya çalışmak hedefe varmak bir yana sizi yarı yolda bile bırakabilir.

Uykunun performansı da etkilediği biliniyor. Konsantrasyon, hatırlama, öğrenme, problem çözme yetenekleri ile uykunun kalite ve süresi arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Ömrün neredeyse üçte biri uykuda geçiyor. Sağlıklı bir gün yaşamak ve gün içindeki veriminizi optimum düzeyde tutmak istiyorsanız uykunuzdan asla fedakarlık yapmayın.

Hergün aynı saatte yatağa giremeyebilirsiniz ama siz yine de mümkün olduğu kadar aynı zaman dilimlerinde uyumaya çalışın. 6-8 saatlik uyku sürecini her zaman tamamlamayabilirsiniz ama bu eksik uyku zamanlarını sık sık yaşamamaya, üst üste tekrarlamamaya çalışın. Hepimiz zaman zaman yemek kaçamakları yaparız. Bazı günler tembellik yapmak ister, egzersizi bırakırız. Bunlar gibi uyku kaçamaklarınız da olacaktır. Zaman zaman uykuyu bir kenara bırakacak, şu veya bu sebeple 3-4 saatlik bir uykuyla yetinmek zorunda kalacaksınız. Yani uykuda da "kırmızı ışıkta geçmek" zorunda kalacağınız zamanlar hep olacaktır.

Uykunuza destek için

Çay ve kahveyi azaltın.

Alkol kullanmayın.

Yatmadan 2 saat önce yemeyi bırakın.

Yatmadan 2 saat önce egzersizi bırakın.

Akşam yemeklerini hafifletin.

Akşam yemeğinde yağlı, baharatlı, gaz yapıcı gıdalar yemeyin.

Yatmadan 2 saat önce televizyon izlemeyi kesin.

Hafif bir duş alın.

Kitap okuyun.

Yatak odanızın ısı, ışık ve ses durumunu gözden geçirin.

Hafif bir müzik iyi gelebilir.

Sabah erken uyanmalar depresyon işareti olabilir

Sabahın çok erken saatlerinde uyanıp uykuyu bir türlü toparlayamamak özellikle orta yaşlardan sonra sık görülen bir problemdir. Bu problemin altında kalp ve solunum yetmezliği gibi organ yetmezlikleri, romatizmal kökenli ağrı ve kramplar bulunabilirse de en sık görülen neden depresyondur. Depresyon sadece gece uykuya dalmayı zorlaştırmaz ayrıca sabah erken uyanmaya da yol açar. Sabah uykusuzlukları özellikle gün boyu süren yorgunluk, isteksizlik, enerji kaybı, bitkinlik, unutkanlık, çevreye ve işlere karşı ilgisizlik, cinsel güçsüzlük, duygusallıkta artma gibi belirtilerle beraberse depresyonla ilişkili olma ihtimali daha yüksektir.

Sabah yataktan kalkmakta güçlük çekiyorsanız

Sabah yorgunluğu yaygın ve sık görülen bir problemdir. Güne isteksiz, sersemlik hissi ile başlamak, yataktan çıkmakta zorlanmak ve çıktıktan sonra da bir türlü kafayı toparlayamamak birçok nedenden kaynaklanabilir. Uyku apnesi olanlarda, ağır horlama sorunu bulunanlarda, uyku ilacı ve antidepresan kullananlarda, depresyon sorunu olanlarda bu problem daha sık görülmektedir. Kalp, akciğer, böbrek yetmezliği gibi organ yetmezliği olanlarda da sabah uyanmaları güçleşir. Eğer sabah uyanmalarında güçlük çekmeye başladıysanız bunun altında mutlaka bir problem olabileceğini düşünmeyin. Eğer bu sorunun fazla devam ettiğini düşünürseniz o zaman bir uyku merkezinden ve uyku uzmanın yardım isteyin.

Bal şekerin yerini tutar mı

Diyabet hastaları, beslenme düzenekleri içerisinde şeker yerine balın yer alıp alamayacağını merak ederler. Bal şekere çok benzediğinden şekerin yerine kullanılmasında anlamlı bir kazanç elde edilemez. Şekerden farklı olarak bazı mineralleri içerse de çok düşük miktarlardadır. Bal, şekere göre daha tatlı olduğundan daha az miktarda kullanılarak da aynı lezzet elde edilebilir. Ancak, balda, aynı miktardaki toz şekere göre daha fazla karbonhidrat ve kalori vardır. Dolayısıyla, kar edilen karbonhidrat da kalori de çok azdır.

Eğer balın tadını seviyorsanız, sorun yok; miktarına dikkat etmek ve karbonhidrat yükünü günlük beslenme planınıza dáhil etmek koşulu ile kullanabilirsiniz.

1 çay kaşığı bal: 64 kalori

1 çay kaşığı toz şeker: 50 kalori

2007’de bunlar sevildi

Sağlık alanının popüler dergilerinden "Health" 2007’nin en çok ilgi gören cilt ürünlerini araştırmış. Bu ürünlerin birinci sırasında Garnier’in ürettiği bir ürün var: "Garnier Nutritioniste". Cilde nem kazandırdığı için büyük ilgi görüyor. Skinceutical firması tarafından üretilen bir göz çevresi koruyucusu da çok popüler ürünler arasında yer alıyor. "SkinCeuticals Eye Gel, AOX+" isimli bu ürünün en önemli özelliği bitkisel kökenli antioksidanlardan, C vitaminleri ve kısa zamanda popüler bir madde haline gelen Ferulic Asit’den zengin olması.

Yılın favori cilt ürünlerinden biri de Clinique tarafından geliştirilen bir güneş koruyucu. Bu ürün 25 koruma faktörü içeriyor ve yaz-kış etkin bir güneş koruması sağlıyor. Derginin başarılı bulduğu ürünlerden biri de üzüm çekirdeği ekstresi içeren "Softlips raspberry". Güneş koruma faktörü içeren antioksidan eklenmiş bir dudak koruyucusu dışında derginin başarılı bulduğu bir ürün daha var. Bu bir toner. En önemli özelliği Ginseng içermesi. Üründe ayrıca zeytinyağı ve deniz yosunu özütleri de kullanılmış.

BİR DÜZELTME

11 Ocak 2008 Cuma günü köşemizde yayınlanan "vitamin ve mineral kaynakları" başlıklı bölümde bir dizgi ve yazım hatası olmuştur. K vitamini ile C vitamini içeren besinlerin yerleri sehven değişmiştir. Bu değişikliği düzeltir, özür dileriz.

Aman dikkat

10 yıldır kiloluyum. Bir ara kilo verdim. Önce yağ atıcı bir ilaçla 15 kilo verdim ama sonra geri aldım. Son olarak karbondioksit tedavisiyle 17 kilo verdim. Diyeti bırakınca yine 10 kilosunu geri aldım. Artık diyet yapmak istemiyorum. Şeker ilacı kullanımının zayıflattığını duydum. Bu ilacı kullanabilir miyim?

Bahsettiğiniz "şeker ilacı" diyabet hastalarına doktor tarafından reçete edilir ve doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Bir dizi detaylı kan şekeri ölçümlerinin sonucu belirlenen laboratuar bulgularına göre kontrollü bir şekilde kullanılmalıdır. Sağlıklı bireylerin bilinçsiz kullanımı ağır hipoglisemilere ve başka sağlık sorunlarına neden olur. Anladığım kadarı ile karbondioksit tedavisiyle birlikte diyet de yapmışsınız. 17 kilonun 10 kilosunu geri aldığınıza göre diyetle 7 kilo verebilmişsiniz. Tebrikler! Aslında işin özü kilo verme girişiminizin temelinde sağlıklı bir beslenme planının olduğuna inanmaktır. Bu uygulamalar esnasında yaptığınız diyetin kalitesi kötü ise sizi diyet fikrinden uzaklaştırması çok doğaldır. Size özel düzenlenmiş bir beslenme planı ile başarıya ulaşacağınıza inanıyorum.

Kahvaltı bahaneleri

Sabahları acıkmıyorum ve kahvaltı yapmak istemiyorum. Ama kahvaltının önemli olduğunu biliyorum. Ne önerirsiniz?

Sabah uyandığınızda açlık hissetmiyor olabilirsiniz. Fakat tüm bahanelerin bir kolay çözüm yolu vardır:

"Açlık hissetmiyorum": Güne meyve suyu ve tost gibi hafif yiyeceklerle başlamayı deneyin! Daha sonra ikinci bir kahvaltıda ilerleyen saatlerde yumurta, peynir, süt gibi besinlere geçiş yapın.

"Vakit bulamıyorum!": Kolay hazırlanabilen besinler bulundurun. Örneğin akşamdan hazırlanan sandviç, kahvaltılık gevrek-süt gibi... Hiçbiri olmuyorsa kuru meyve, kuru yemiş (fındık, badem, ceviz) ve taze meyve ile güne başlayın.

"Kahvaltı yapınca daha çok yiyorum": Bunu kanıtlayan hiçbir bulgu yoktur. Tam tersine kahvaltı ve düzenli öğünlerin sağlanması ile yediğiniz miktarlar daha dengeli ve yeterli olacak.

"Dışarıda bir şeyler atıştırıyorum yetmez mi?" Ne atıştırdığınıza göre değişir. Mümkünse evde kahvaltı yapın ve dışarıda sizi bekleyen sağlıksız atıştırmalardan uzak durun.

Kırmızı et kanser nedeni olabilir mi

Gereğinden fazla kırmızı et tüketiminin özellikle barbekü edilerek yani kömürde kızartılarak hazırlanan etlerin kalın bağırsak ve makat kanseri ile bağlantılı olabileceğini düşündüren güvenilir çalışmalar var. Kırmızı et ister kuzu isterse inek veya dana eti olsun özellikle sucuk, sosis gibi işlenmiş hale getirildiğinde, tütsülenerek hazırlandığında ve çok yoğun ateşte kızartılarak ızgara edildiğinde bu risk artabiliyor. Kırmızı etin sağlığa faydalı proteinler, vitamin ve mineralleri de bol miktarda içerdiği dikkate alındığında ondan vazgeçmemek ama kararında tüketmek en doğru yaklaşım gibi görülüyor.
Yazarın Tüm Yazıları