Utançtan onun eşinin yüzüne bakamıyorum

Merhaba Güzin Abla, İstanbullu ama Ankara’da üniversite okuyan bir gencim. Ve yaklaşık yedi yaşımdan beri gay’im. Kendimden iğreniyorum, böyle olmak çok acı veriyor. 20 yaşındayım. Kısaca 13 berbat yıl!

Uzun zamandır hastalık olarak kabul ettiğim durumu yenmeye çalışıyorum ama olmuyor. Yavaş yavaş kabullenmeye başladım, bu beni daha çok korkutuyor. Şimdiye kadar engellemeye çalışsam da bir sürü ilişkim oldu ama bunlar duygusal değil, sadece seksti.

Üstelik ilişki kurduğum insanların içinde çok yakın akrabalarım bile var. Biri, geçen yıl evlendi, ben utançtan eşinin yüzüne bakamıyorum. Ayrıca şimdiye kadar hiç kız arkadaşım olmadı. Çevrem benimle dalga geçmeye başladı. Onları oyalıyorum ama, nereye kadar?

Durumumu babam bilse beni kesin öldürür. Zaten ben fırsat vermeden onun yapması gerekeni yapacağım. Böyle yaşamak çok zor.

Kızlara ilgi duymuyorum. Bir yazında bunun ruhsal bir sorun olmadığını kastetmişin. Peki bu hastalık değilse ne?

Bu yaptığımın günah olduğunu da biliyorum. Ablacığım ne olur yardım et. Bana yanıt verirsen, birçok gence ışık olur, ibret olur.

RUMUZ:

ÇARESİZ SS

Sevgili oğlum, yedi yaşımdan beri gay’im diyorsan, bu kadar küçük yaşta ya bir tecavüz olayı yaşadın, ya da yaşadığın bir olay seni bu yönde etkilemiş olmalı.

Kendini hasta gibi kabul ediyorsan, bununla tek başına başa çıkamazsın. Mutlaka bir psikiyatrla görüşmelisin. Gerçek cinsel kimliğini belki bir uzmanın yardımıyla bulabilirsin. Bunun ruhsal bir sorun olmadığını yine de yazıyorum.

Eğer kişi kendi kimliğini bulmuş, ilişkilerinden mutlu ve bu kimliği içinde huzurluysa, diyecek bir şey yok elbette. Artık günümüzde herkes insanların cinsel kimliklerini seçme özgürlüğü olduğunu kabul ediyor.

Ama yazından mutsuzluğunu anlamak için uzman olmak gerekmez. Ailen içinde seni bu şekilde kullananlar mı oldu?

Eğer utanacak biri varsa o insandır, sen değil.

İşte bunları mutlaka bir uzmana anlatmalısın, onun yardımını almalısın. Gerçek anlamda gay isen, o zaman bunu kabullenecek, ve bu durumda olan yüzlerce insan gibi, kendini mutlu hissettiğin şekilde, ama edebinle yaşamaya çalışacaksın.

Ailen de sonuçta, evlatlarını olduğu gibi sevmek zorundalar.


Cevabın hayatımda önemli bir etki yaratacak


Güzin abla böyle köşelere inanmazdım ama artık yapacak hiç bir şeyim kalmadı. Son çaremsin. Sınıf arkadaşıma aşığım. Onu üç senedir tanıyorum, sadece iki aydır samimileştik.

Ondan çok hoşlanıyorum fakat bunu bariz bir şekilde belli edemiyorum, sadece bazı jestler yapıyorum. Ona açılamıyorum, çünkü eğer beni reddederse arkadaşlığımızın da bitebileceğini düşünüyorum, bu riski göze alamam. Ondan da biraz karşılık görüyorum sanırım.

Yoksa bana mı böyle geliyor? Cevabın hayatımda önemli bir etki yapacak.

RUMUZ:

ZOR KARAR

Zaten dikkat ediyorum, hep aynı şeyi yapıyorsunuz gençler.

Aşık olduğunuzu düşünüyor, ama bir türlü açılamıyorsunuz. O da belki bekliyor, bekliyor.

Sonunda bir başkasıya yakınlaşıp, uçup gidiyor elinizden. Size de sadece arkadaşlığı kalıyor geride. Seviyorsanız, biraz daha cesaret gerekmez mi?

Reddedilmek ise hayatın sonu değil ya. Bazen bu yaştaki gencecik kızlar, cilve olsun diye bile reddedebilirler.


Köşende hep aşk

hep cinsellik var



Merhaba Güzin abla, yazılarını her sabah okuyorum, anlatılanlar hep nedense aşk ve cinsellik üzerine. Oysa bunlar o kadar halledilmesi kolay ki! Düşünüyorum da, köşende aşk meşk olayları içermeyen yazılara yer versen, daha iyi olacak gibi geliyor.

Ne kadar basit bir toplumda yaşıyoruz? Aslında ben de herkes gibi bu konuda sorunlar yaşamıyor değilim. Ama hayatta bunlardan çok daha önemli şeyler var! Bence bir süre bu konulara yer verme, Güzin abla.

RUMUZ:CEREN



Kızım yanılıyorsun, eğer beni her gün okusaydın, sık sık toplumsal konulara da, sağlık, güzellik konularına da eğildiğimi görürdün... Evlilik, anne-çocuk ilişkilerine de...

Söylemek istediğin, işsizlik, maddi sıkıntılar, üniversite gençliğinin sorunları ise, benim konum olmadığı halde zaman zaman bunlara da yer verdiğimi hatırlatmak isterim. Ancak unutma ki, herkesin bir görevi var gazetemde.

Benim köşem de psikolojik sorunlara ve kadın- erkek ilişkilerine yönelik bir köşe. Hem biliyorsun, TV’lerde bile köşemden ilham alınıp ‘kadının sesi’, ‘yalnız değilsiniz’, ‘sizin sesiniz’ gibi ilgi gören programlar yapılıyor. Demek ki bu konular çok önemli insan hayatında.

Hem sen kendi problemlerini çözümleyebilen şanslı insanlardan biri olabilirsin de, insanlar, eğitimli bile olsalar kendilerini candan ve yürekten dinleyen güvendikleri birilerine dertlerini anlatmak, akıl almak ihtiyacı duyuyorlar.

Çünkü çevrelerinde, büyükleri arasında sorunlarını paylaşacak kimse yok. İnsanın yaşamını mutlu ya da mutsuz olarak yönlendirmesine imkan tanıyan en birinci özellik sevgi, aile, evlilik değil mi?
Yazarın Tüm Yazıları