Utana sıkıla...

Güncelleme Tarihi:

Utana sıkıla...
Oluşturulma Tarihi: Mart 30, 2005 18:04

Mağduru tenzih ederek bir fıkra anlatacağım. Fıkra benim değil, Berrin cadısının. Sabah hem kahvaltı edip hem gazetesini okurken, Hürriyet’in üçüncü sayfasında bir haberden ilham almış, sabahın köründe aradı beni...

Önce haber:

Yaşlı teyze elinde paketlerle yürürken yanında bir araba durmuş, arka koltukta oturan bir kadın ‘Teyze ben seni mahalleden tanıyorum, buyur eve bırakalım...’ demiş, sonra garibi eterle bayıltıp soymuşlar. Teyzem, hâkimin yüzleştirdiği bir zanlıyı yüzünden değil, enseden teşhis edebilmiş. Şoför koltuğunda arkadan gördüğü için...

Dedim ya, önce mağdur(e) teyzemi tenzih edeyim, (Tenzih = Arılama, kusur kondurmama; Burada = Sözüm meclisten dışarı) çünkü bizim tatlı cadının aklına bu haberi okurken gelen fıkra biraz uygunsuz.

Sizlerden de, böyle arkadaşlarım olduğu için, özür diliyorum! J

*

Köylü kadın, gecenin karanlığında evine dönerken, biri üstüne çullanmış, ağzını kapattığı gibi bir çalı dibine sürüklemiş ve tecavüz etmiş.

Kadın sabahın ilk ışıklarıyla doğru jandarma karakoluna koşmuş:

- Gece vakti Haatçegilleeden eve dörenkene, herifin biri beni TCK!...

Başçavuş da köyün ne kadar bekâr delikanlısı ve ‘olağan suçlusu’ varsa, içtima etmiş.

- Bak bakalım, sana saldıran bunlardan biri miydi? diye sormuş isim veremediğim mağdureye. (Şimdi Asiye desem, Asiyeler kızar, Fadime desem Fadimeler...)

- Nası bileceem ki Gotuman, gece vakti yüzünü göremedim ki ben herifin!

- Eee, n’apıcaz kızım, nasıl bileceğiz sana saldıranın kim olduğunu?

- Şey deyom biliyon mu... Gece garanlıhtı, yüzünü göremedim, ama belki şeyinden çıkarırım kim olduğunu...

- Lâhavle! demiş Başçavuş, indirin ulan hepiniz pantolonu!

Hem utancından, hem de daha iyi konsantre olmak için, başörtüsünü yüzüne indirmiş beriki, başlamış bir bir zanlıları yoklamaya...

- I-ıh, bu deel!

- I-ıh, bu da deel!

- Bu zaten bizim köyden deel!..

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!