Üsküdar’ın 50 yıllık laneti bitmeyecek mi?

1958’in mart ayının birinci gününde çoğunluğu İzmit Lisesi ve Gölcük Barbaros Hayrettin Paşa Lisesi öğrencilerinden oluşan 380 kişilik bir grup ölüm yolculuğuna çıktılar...

Haberin Devamı

Fırtınalı bir havaydı.
O yıllarda bölgede lise eğitimi sadece İzmit’te verildiği için öğrenciler İzmit merkeze deniz yoluyla gidip geliyorlardı.
Yolcu sayısının artması üzerine Denizcilik İşletmeleri öğrencileri taşıması için bir vapuru İzmit’e yolladı.
Vapur 1927 yılında Şirket-i Hayriye tarafından Almanya’ya yaptırılmıştı.
Eni sadece 6,5 metre genişliğindeydi ve yolcu kapasitesi 344’tü...
Gölcüklü öğrenciler her cumartesi olduğu gibi evlerine dönmek için vapura kalabalık halinde doluştular.
500’e yakın yolcusuyla hareket eden vapur, Derince açıklarında fırtınaya yakalandı ve battı.
380 öğrenci kıyıdaki çaresiz ve gözü yaşlı ailelerinin gözleri önünde hayatını kaybetti, sadece 40 öğrenci kurtarılabildi.
Şehir hatlarına 72 numarayla kayıtlı o vapurun adı Üsküdar’dı...
Kazadan sonra denizden çıkarıldı fakat onarılmadı, enkaz olarak satıldı.
O tarihten bu yana 51 yıl boyunca da Üsküdar adı bir daha hiçbir vapura verilmedi.
¡¡¡
Denizciliğin kendine ait batıl inanç, uğursuzluk, lanet sayılabilecek gelenekleri vardır.
Felaket yaşamış bir geminin adı da bir başka gemiye verilmez, aynı uğursuzluğu taşıyacağına inanıldığı için...
Bunun en çarpıcı örneği Dumlupınar’dır...
1931’de ilk Dumlupınar denizatlısı Haydarpaşa’da gaz tankerinin çarpması sonucu battı, can kaybı olmadı.
İkinci Dumlupınar, 1953’te Çanakkale’de 81 denizcimize mezar oldu...
Üçüncü Dumlupınar da 1976’da Çanakkale’de Rus tankeriyle çarpışıp battı, can kaybı olmadı.
Bu yüzden Dumlupınar ismi bugün hiçbir deniz taşıtına verilmez.
Üsküdar da denizcilikte böyle lanetlenmiş bir isimdir, 50 yıl önce 380 öğrenciye mezar olduğu için...
¡¡¡
Bugün İstanbul’da hizmet veren 34 yolcu vapuru var, bu vapurlar eskiden genellikle gittikleri semtin ve yanaştıkları iskelenin adını alırdı...
Bugün 34 vapurun isimleri arasında Kıbrıs şehitleri de var, eski cumhurbaşkanları da, semtler de, ünlü isimler de...
Kadir Topbaş halkın oylarıyla seçilip yapılmaya başlayan yeni vapurlara Şirket-i Hayriye geleneğinin sürdürülmesi için semt isimlerinin verileceğini açıkladı...
Çok da doğru bir karar.
İlk vapura Fatih adı verildi, üç ay önce indirilen diğer iki vapura Beyoğlu ve Kadıköy isimleri kondu.
Önümüzdeki günlerde Sarıyer ve Beykoz sefere başlayacak.
İlk 5 vapur içinde Üsküdar yok...
Anlaşılan Kadir Topbaş’ın da denizciliğin yazılmayan kurallarına inancı tam.
Oysa Üsküdar İstanbul’da bir gemiye adını vermeyi en çok hak eden semtlerin başında geliyor.
Şehir hatlarının en yoğun duraklarından biri, iskelesiyle iç içe geçmiş bir hayatı var ama 51 yıldır cezalı.
İkinci parti içinde yer alacak 5 vapurdan birine Üsküdar’ın adını vermeyi gündeme almalı Kadir Topbaş...
Kendi sularından çok uzaklarda geçirdiği bir kazanın faturasını yeterince ödemedi mi Üsküdar?..

Haberin Devamı

Kadınlar sokakta sigara içmezdi

Haberin Devamı

Sigara yasağının değiştirdiği manzaralardan biri de kadınların sokaktaki görüntüleri oldu.
Eskiden kadınlar sokakta sigara içmeyi tercih etmezlerdi.
Erkek gibi ellerinde sigara yürümeyi sevmezlerdi.
Yasakla birlikte şimdi yürürlerken, sokakta beklerken ellerinde hep sigara var.
Konuştuğum kadınlar sokakta sigara içmeyi hâlâ sevmiyorlar ama “Yapacak bir şeyimiz yok” diyorlar.
Kötü bir manzara olduğunu ben de söylemeliyim.


Yaşar Kemal, Livaneli konserine ikinci yarıda girmek istemiş

Yaşar Kemal’in Zülfü Livaneli konserine hem geç kalmasını hem de şarkı arasını beklemeden en öne geçip oturmasını eleştirmiştim.
Seyirci konseri bırakıp Yaşar Kemal’i alkışlamaya başlamış, Livaneli de şarkıyı keserek Yaşar Kemal’in yerine oturmasını beklemişti.
Yaşar Kemal biraz ayıp etmedi mi diye sormuştum.
Hem Yaşar Kemal hem de Livaneli cephesinden konuyla ilgili açıklamalar geldi.
Yaşar Kemal bir düğünde nikah şahidi olduğu için konsere geç kalmış.
Konserin başladığını görünce de “Arayı bekleyelim, ikinci yarıda girelim ayıp olur” diyen de bizzat kendisiymiş.
Ancak organizasyonu yapanlar ve Livaneli’nin yardımcıları, konser arasında kalabalık yüzünden yerine geçmesi zor olur diyerek usta yazarı hemen yerine oturtmak istemişler.
Yani konserin kesintiye uğramasındaki sorumluluk Yaşar Kemal’in değil, organizatörlerinmiş.
Livaneli’nin yardımcıları, “Yaşar Kemal arayı bekleyelim demesine rağmen bizim yüzümüzden haksız yere eleştirildi, çok üzgünüz” dediler.

Yazarın Tüm Yazıları