Ünlü modacı Gavalas’ın sonu

Lakis Gavalas geçen hafta felekten bir gece çalmak için dostlarıyla müzikhole gitti. Sabah evine döndüğünde kapıda mali polis onu bekliyordu: “Devlete 1.5 milyon Euro vergi borcunuz var. Bizimle geleceksiniz.” Hiç itiraz etmedi. Polisler ellerine kelepçeleri taktıklarında “Ya hiç estetik değil. Ne olur şunları bir kaşkolla örtelim” dedi sadece

Atina sosyetesinin, magazin programlarının, skandalların gözbebeğiydi. Hani ‘life style’ yaşamın Yunanistan temsilcisi gibiydi Lakis Gavalas.
Nereye gitse, ne giyse, ne dese olay olurdu. Katıldığı her davet günlerce konuşulurdu. Üniformalı, şapkalı şoförlerin kullandığı Rolls Royce ya da Bentley Arnage marka otomobilleriyle dolaşırdı Atina caddelerinde.
Kâh Hermes marka bir kadın çantası vardı elinde, kâh Agent Provocateur marka bir kadın iç çamaşırını fular diye takardı boynuna. Kah kafasında muzlarla çıkardı ortaya, kâh melekmiş gibi bembeyaz kanatlarla.
Tuhaf bir adam. Nevi şahsına münhasır...
Pire’de doğdu büyüdü. Babası mermer ustasıydı. Liseyi bitirdiğinde, modacılığa ilk adımı yaklaşık 40 yıl önce bir çantacıda attı. Basmakalıp okul çantalarına incik boncuk dikerek renk vermek istedi. O zamanlar böyle şeyler olmazdı, ayıptı. İşsiz kaldı.
Ver elini İtalya dediğinde 20 yaşındaydı. Devlet televizyonu RAI’nin bir yarışmasına katıldı ve kazandı. Artık şov programlarının büyük ismi Rafaella Carra’nın dans grubundaydı.
İtalyan modacılarla haşır neşir oldu kısa sürede. Hem tanındı hem de para biriktirdi ve dokuz yıl sonra ülkesine döndü.
İlk dükkânını Rodos Adası’nda açtı. İtalya’nın pahalı markalarıyla anlaştı. Tanrı kendisine bir kez yürü ya kulum demişti artık.

SARAYINI SATACAK

Burberry’s, Dolce Gabana, Guru, Gaultier, Moschino, Cavalli ve daha nice ünlü markanın Yunanistan mümessili oldu. Mantar gibi türedi dükkânları. Giyimden başka, aksesuvarla da ilgilendi. Kendi markasını ‘LAK’ı kurdu ve kendi tasarımlarını da pazarladı. Birkaç yıl önce 33 bin metrekarelik bitişik üç binada ‘Lakis Palace’ı açtı. Yanında 400 kişi çalışıyordu. Yıllık cirosu 80 milyon Euro’ya ulaşmıştı.
Ve iki yıl once Yunanistan’da ekonomik kriz patladı.
En pahalıyı, en bulunmazı satan Gavalas’ın işleri bozuldu tabii. Çünkü müşterileri sadece armatörler, bankerler değildi. Garip gelmesin size, bu diyarda iki yıl öncesine kadar orta halli insanlar bile pahalı kıyafetleri giyer, pahalı restoranlara gider, pahalı otomobiller kullanırdı.
Ama zamanlar gibi melodiler de değişti işte.
Personelin maaşını düşürmek, sayısını azaltmak yetmedi. Dükkânlarını bir bir kapatmaya başladı. Yine yetmedi. Piyasaya 100 milyon Euro’ya yaklaşan borcu birikti. İflas ilan etti.
Artık davetlerin vazgeçilmezi, sosyetenin gözbebeği değildi Gavalas. Magazin programlarında giyimi kuşamı için değil borçları, iflası için konu oluyordu.
Made in USA şov progamı ‘FAB 5’in Yunan versiyonunda yer alarak moral bulmaya çalıştı.
Geçen hafta cuma gecesi felekten bir gece çalmak için dostlarıyla bu diyarın ünlü sanatçılarından Andonis Remos’un sahne aldığı müzikhole gitti.
Sabah, Atina’nın Nişantaşı’sı Kolonaki semtindeki evine döndüğünde kapıda mali polis kendisini bekliyordu: “Devlete 1.5 milyon Euro vergi borcunuz var. Bizimle geleceksiniz.”
Hiç itiraz etmedi. Polisler ellerine kelepçeleri taktıklarında, “Ya estetik değil. Ne olur şunları bir kaşkolla örtelim” dedi sadece. Ertesi gün savcının karşısına çıktı. Lakis Palace’ı satacağını borçlarını ödeyeceğini söyledi. Şartlı serbest bırakıldı.
Lakis Gavalas, Yunanistan’ın dünü ve bugününün çarpıcı bir örneği.
Yazarın Tüm Yazıları