Üniversiteye girişte alternatif yol

Güncelleme Tarihi:

Üniversiteye girişte alternatif yol
Oluşturulma Tarihi: Aralık 04, 2017 08:53

Bu ülkenin gündeminden iki sınav hiç düşmez: Biri ortaöğretime, diğeri de yükseköğretime geçiş sınavı.

Haberin Devamı

Neden gündemden düşmez? Çünkü bu ülkede “çok mühim” bu sınavların sonuçlarına göre çocukların ve gençlerin geleceğini belirleyici kararlar alınıyor. Oysa eğitimde nitelik, sanılanın aksine sınavlara müdahale edilerek yükselmez. Sınavlardaki oturum sayısını, puan türünü artırıp azaltmak üniversiteye geçenlerin niteliğini artırmaz. On yıllardır devam eden sorun, eğitimin nitelik sorunudur.

Öğrencilerimizin temel ve ortaöğretim yıllarında öğrenmelerinin niteliğinin giderek düştüğü, eksik öğrenmelerle lise yıllarına kadar geldikleri hem ulusal ölçme sonuçları hem de uluslararası değerlendirmelerde (TIMSS ve PISA) ortaya konuldu. Bu sorun giderek daha tamir edilemez düzeylere doğru gidiyor. Ülkemizde eğitim-öğretim sürecinin niteliğini yükseltici politikalar ve uygulamalar üretmek yerine, sınavların nasıl olması gerektiği üzerine bilimsel ilkelere ve araştırmalara dayanmayan tartışmalar yapılıyor ve bugünden yarına değişen kararlar alınıyor. Dolayısıyla öncelik temel eğitim ve ortaöğretimde eğitimin niteliğini yükseltmektir. Nitelikli eğitim-öğretim sürecinden çıkan mezunların, aşağıda genel hatlarıyla özetlenen üniversiteye geçiş modeliyle programlara alınmasını öneriyorum. Şimdi yükseköğretime geçişte önerdiğim modeli ana hatlarıyla özetleyeyim:

Haberin Devamı

NE ÖLÇÜLECEK?
Gelişmiş ülkelerdeki eğitim sistemleri bilgiyi depolamayı değil, öğrenmeyi öğrenmiş bireyleri yetiştirmeyi hedefliyor. Öğrenmeyi öğrenen bireyden kastedilense, nasıl öğrendiğinin farkında olan ve öğrenirken üst düzey düşünme becerilerini, etkili öğrenme stratejilerini kullanabilen bireydir. Peki, üniversite sınavında adayların hangi özelliklerini ölçeceğiz? Bu noktada, yükseköğretimde ve kariyer yaşamında başarılı olacakları seçmede ölçülecek en uzun erimli beceriler, üst düzey düşünme becerilerine odaklı akademik becerilerdir (Matematik ve fen okuryazarlığı, okuma becerileri). Bu beceriler 21’inci yüzyıl becerileri olarak da anılıyor. Bu beceriler; eleştirel düşünme, problem çözme, çıkarımda bulunma gibi öğrenmeyi kalıcı ve etkili kılan bilişsel becerilerileri odağa alıyor. Son durumda, kapsama eklenen din kültürü ve ahlak bilgisi dersi kesinlikle sınav kapsamına alınmamalı. Bu ciddi anlamda eğitimin laik olma özelliğini üniversiteye geçiş sınavında da ortadan kaldıracak bir karar.

Haberin Devamı

NASIL?
Bilgisayar ve yazılım teknolojisinin olanakları gelişip, ucuzluyor. Bu durum geleneksel kâğıt-kalem testlerinin yanı sıra artan biçimde bilgisayar destekli testlerin kullanımını gündeme getirdi. Bilgisayarda test edilme, geleneksel testlerle yapılamayan, interaktif ve gerçek yaşama benzer durumlarda görsel ve işitsel unsurları da devreye sokarak test edilmeyi sağlıyor. Bu yolla ölçme işi, daha etkili ve güvenilir hale gelecektir.

HANGİ SIKLIKTA?
Yılda bir kez, bir veya iki-üç oturumda ve sadece son sınıfa gelindiğinde girilen üniversite sınavının öğrencilerde ve ailelerde yarattığı baskı çok fazla. Oysa lise ikinci sınıftan itibaren, yılda bir veya iki kez girilebilecek, üst düzey düşünme becerilerini odağa alan akademik becerilerin ölçüldüğü bir sınav uygulaması yapılabilir. Benzer uygulamalar ABD’de ve bazı Avrupa ülkelerinde var. Bu türden bir uygulama önceden saptanmış seçenekli bir sınav takviminden randevu alarak, bilgisayar destekli test merkezlerinde gerçekleştirilebilir. Aday öğrenci üç yıl boyunca iki veya daha fazla sayıda girdiği bu sınavlardan puanı istediği düzeyde olan biri ile bir yükseköğretime başvurabilir. Böylece yılda bir kez yapılan sınavın yarattığı baskı ve zaman kaybı önemli ölçüde azalacaktır 

Haberin Devamı

Sonuç olarak, eğitim bilimlerinin bir dalı, bir uzmanlık alanı olarak ölçme ve değerlendirme biliminin ortaya koyduğu bazı değişmez olgular ve yapılan araştırmaların bulguları, üniversiteye giriş sınavı gibi geniş ölçekli sınav uygulamalarının daha nitelikli biçimde yürütülmesi için yol göstericidir. Aslında yapılacak yegâne şey, aklın ve bilimin önderliğinde hareket etmek. Tıpkı Atamızın dediği gibi “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!