Üniversite sınavında soru rezaleti

EĞİTİM öğretim döneminin sonuna gelindi, lise son sınıf öğrencileri yine ‘rapor’ peşine düştü.

Çünkü üniversite sınavına girecek olan son sınıf öğrencileri okul yerine dershaneye gittikleri ve özel ders aldıkları için okula devam etmiyorlar. Devamsızlıktan kalmamak için de 17 yaşında ‘sahtecilikle’ tanışıp ‘düzmece rapor’ peşine düşüyorlar.

Analar babalar, tanıdık doktor, başhekim peşinde.

Peki bu rezaletin nedeni ne?

Basit, üniversite giriş sınavında sorulan sorular lise son sınıfı kapsamıyor. Hatta neredeyse lise müfredatıyla alakası yok.

Çünkü lise müfredatını Milli Eğitim Bakanlığı hazırlıyor, üniversite sınav sorularını ise YÖK.

Yıllardır bu konuda bir kavga var. Milli Eğitim sınavda müfredata uygun soru hazırlansın diyor, YÖK ise ‘Okullarıma girecek öğrencilere ne soracağımı ben bilirim’ diyor.

İki kurum anlaşamıyor, olan öğrenciye oluyor. Kazanan ise dershaneler ve özel ders veren öğretmenlerden başkası değil.

Oysa çözüm basit.

Ya Milli Eğitim müfredatı sorulara uyarlayacak, ya da YÖK soruları müfredata.

Ama Türkiye’nin geleceği olan gençlerin eğitiminden sorumlu bu iki kurum uzlaşamıyor. Sonra da Türkiye, genç nüfusuyla geleceğe güvenle bakıyor.

Emin olun ki öyle!

İstanbul’da polis kalmayacak

İSTANBUL’
daki ‘emniyet zafiyetinin’ nedenlerinden birinin ‘sayısal’ açıklaması elime ulaştı.

Kanal D Haber muhabiri Ekrem Açıkel’in ortaya çıkardığı rakamlara göre 3 yıl önce İstanbul’da görev yapan polis sayısı 33 bindi.

Bugün ise bu sayı 25 bin 500.

İstanbul’un nüfusu artar, göçle birlikte güvenlik sorunları büyürken polis sayısı artacağına azalmış.

3 yıl önce ‘Şark hizmetine’ giden 3 bin 500 polisten sadece 350’si geri dönmek istemiş.

Bunun dışında 4 bin polis de İstanbul dışına tayin için dilekçe vermiş.

Anlayacağınız, polis İstanbul’da çalışmak istemiyor.

Haklılar da...

İstanbul, Türkiye’nin asayiş açısından en zor kenti. Mesleki zorluk büyük.

Hadi bu görev diyelim.

Ya İstanbul’un yaşam koşulları!

Türkiye’nin en pahalı kenti.

Lojman yetersiz. Kiralar yüksek, kira yardımı yok denecek kadar az.

Gıda, giyim, beslenme, ulaşım her şey Türkiye ortalamasının çok üzerinde.

Maaş ise aynı.

Hal böyle olunca İstanbul, başta polis olmak üzere hiçbir kamu çalışanı için cazip değil.

İstanbul’un bugünkü anlayış ve yapıyla yönetilemeyeceği ortada.

Bunu en iyi bilen kişi ise şimdi ‘Başbakan’.

Ama nedense gerekeni yapmıyor.

Turizmde böyle rezil oluyoruz

TURİZMDE patlama çatlama haberleri iyi ama sorunlar da büyük. Türkiye, içerideki rekabet yüzünden giderek Avrupalı tur operatörlerinin ‘sömürgesi’ haline geliyor.

Rehberlerden gelen bir mektup, bunun nasıl olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

‘Ülkemize yaklaşık 25 bin Fransız turist getiren ve İngiliz First Choice tarafından iki sene kadar önce satın alınan Fransa kökenli Marmara Tours, bu sene kabul edilemez şartlarla rehber çalıştırıyor.

Haftalık kültürel turların Antalya çıkışlılarını Concorde, İstanbul çıkışlılarını Mondial, İzmir çıkışlılarını İzmir Tours isimli yerel acentelere yaptıran Marmara, adı geçen acentelerden -dikkat edin döviz göndermek bir yana- kişi başı 52 Euro ücret talep ediyor. Özetle, Türkiye her gelen Fransız başına 52 Euro ücret ödüyor. Aradaki farkı halı-deri-kuyum-gece turu satışlarından kapatabileceğini umarak, tur başlangıcında zararına bu operasyonun altına giren bu acenteler de, tur maliyetlerini düşürmek adına geçen sene haftalık tur için 500 YTL+KDV ödedikleri rehberleri bu sene (Mondial: 300 YTL, İzmir Tour 125 YTL, Concorde: 0 YTL) komik ücretlerle çalıştırmak istiyorlar.

Rehberlerden beklenen, ülkemizi en iyi şekilde tanıtmak değil, sırnaşık bir konsomatris gibi sürekli hediyelik eşya ya da tur satışı pazarlamaları.’

Durum bu. Oysa Turizm Bakanlığı’nın bu konuda bir ücret tarifesi var. Ancak buna uyan yok. Uyanlar zarar görüyor.

Denetleyen de olmayınca düzen turisti kazıklamak üzerine, hanut üzerine kuruluyor. Ve sonra yabancı televizyon ve gazetelerde Türkiye’de kazıklanan turist haberlerini görüyoruz.

O kazığın kendi ülkelerindeki operatörlerin uygulamaları sonucunda ortaya çıktığını turist bilmiyor.

Kabak Türkiye’nin başına patlıyor.

Turizm Bakanımız bir ara uyanıp da bu konulara bir el atsa iyi olacak.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Sürücüler gaz pedalıyla direksiyonu senkronize bir şekilde kullanabildikleri zaman.
Yazarın Tüm Yazıları