Uma uma döndük muma

ARTIK ummaktan vazgeçtiğim birtakım şeyler var.

Misal...

Zengin olmak.

Anladım ki mümkün değil. Zira zengin olabilmenin birtakım şartları olduğu gibi, bu şartları oluşturabilecek beceriye sahip bir de insana ihtiyaç vardır ki o insandan da bizim evde yok.

Piyango bileti almadan büyük ikramiyenin çıkmasını beklemek abes değil midir? Benim durumum bu. Bu örneği verirken sadece mecazi anlamını düşünmüştüm, ama her anlamda konuya çok uygun düştü.

Yine de Allah'tan umut kesilmez. Bir gün bir nurlu ihtiyar kapıyı çalıp ‘‘Dile benden ne dilersen’’ diyebilir. Ancak ‘‘İki paket sigara, bir kepek ekmeği’’ diyerek bu fırsatı da uğurlarım büyük ihtimalle.

***

Misal...

Hayatın ucuzlayacağı...

Hayatın pahalılaşacağı...

Yani...

Birincisi, geçimin kolaylaşacağı...

İkincisi, insan hayatının değer kazanacağı...

İkisinden de umudum yok.

40 yıl önceki gazetelere de baktım zira, hayatın pahalı olduğuyla insan hayatının ucuz olduğuna dair haberler vardı.

Salak mıyım ben hálá umudumu kesmeyeyim?

***

Misal...

Televizyonların seyredilir olması.

Yani benim tarafımdan. Yoksa sizi bilmem.

1, 2, 3, 4, ......... 36, 37, .....

Yeniden 1, 2, 3, 4, ......... 36, 37, .....

Hadi baştan,

1, 2, 3, 4, 5, ....

Hepsinde reklam, tanıtım, anons, tekrar... Arada bir programa denk gelirseniz iyi ama o da eğer televizyonuna reyting ölçüm cihazı takılanlardansanız. Programlar sizin için, size göre zira. Yok değilseniz, programa denk gelseniz ne yazar.

Yazık oldu teknolojiye.

***

Misal...

İnsanların okuduğunu anlayabilmesi.

Yazmaya başlayıncaya kadar böyle bir sorundan haberim yoktu. Dört sene içerisinde gördüklerim beni bu konuda umutsuzluğa sürükledi.

En nihayet geçtiğimiz günlerde gazetemizin bir başka köşesinin değerli sahibi tamamen umudumu kesmeme neden oldu.

O da anlamıyorsa kim anlayacak?

Misal...

Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesine çıkması.

Aklımın erdiği günden beri duyarım.

Sanıyorum henüz çıkamadı. Çıkmış olsaydı AB'ye almak için onyüzmilyon yasanın değişmesini, bir o kadar da yeni yasanın çıkmasını isterler miydi?

Yalnız yasalar falan tamam da biz insanlar nasıl çıkacağız muasır medeniyetler seviyesine, bilmiyorum. Alışmış kudurmuştan beterdir.

Onun için benim bundan da umudum kesik.

***

Misal...

Áşık olmak.

Evet, bundan da umudum yok.

Zira kanaatimce aşk diye bir şey yok.

Hiç mi olmadı? Oldu.

Adem'le Havva'nın yaratılışlarından elmayı yedikleri ana kadar geçen süre içerisinde vardı aşk. Artık ne kadardı o süre bilmiyorum.

Peki şimdi neden yok?

Zira Ebru ile Tolga'nın tanışmalarıyla elmayı yemeleri arasındaki süre sıfıra inmiş durumda.

Haliyle bende de umut sıfır.

***

Daha var bir sürü şey, ama şimdi aklıma gelmiyor.


MIŞ-MUŞ


‘‘Saddam'a tahammülüm yok’’ diyen Bush'a Ecevit, ‘‘Bana ne Saddam'dan’’ demiş.

Rahşan Ecevit, ‘‘Bülent bu geziden çok memnun’’ demiş.

Nasıl olmasın?

Bir aslan ‘‘miyav’’ demiş, minik fare kükremiş.

*

‘‘Playboylar benim için yazı tura atıyorlar’’ diyen Hande Ataizi, eski sevgilisi Didi'yle barışmış.

Yazı tura atıyorlar, Didi geliyor demek ki.

*

Recai Kutan, çıplak mankenleri Televole'den tanıdığını söylemiş.

Hiç şaşırmadım. Dini bütünlerin aynı zamanda seksi bütün de olduklarını duymuşuzdur daima.
Yazarın Tüm Yazıları