‘Uludere’de emir Ankara’dan’

ON yedi kişi 15 ile 16 yaş arasında. Diğer on sekiz kişi 19 ile 24 yaş arasında.

Haberin Devamı

Top oynayacak alanları yok, park herhalde küfür gibi gelir. Herhangi bir eğlence akıllarından bile geçmiyor. Tarlaya ekime, biçime gitseler, tarla yok. Kısaca ne iş var, ne eğlence.

Yaşamlarını sürdürmek için tek işleri var, kaçakçılık. Uludere’de kırk gün önce öldürülenlerin büyük çoğunluğu bu çocuklar ve gençlerden oluşuyor.
Meclis İnsan Hakları Komisyonu’ndan bir gurup Uludere’ye giderek, halkla ve bölgede görevli askerlerle konuşuyor. Komisyon üyelerinden CHP milletvekili Levent Gök dün izlenimlerini aktarırken, katliamın önce bu insani boyutuna dikkat çekiyor.

AİLELER ÖFKELİ

Görüştükleri insanları anlatırken Gök:

“Aileler çok öfkeli. Yaşananlar insanlarda ruhen bir kopuş meydana getirmiş. Biz CHP olarak bu kopuşu önlemek için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bize konukseverlik gösterdiler, bizi çok iyi karşıladılar. Ama, yaşadıkları korkunç, oraya çok iyi eğilmek gerekiyor”.
Levent Gök’ün aktardığı ruh haliyle örneğin Sağlık Bakanlığı ne kadar ilgili? Ya da bölgedeki üniversiteler bu ruh halini ve sonuçlarını inceliyor mu? Uludere’ye bu anlamda giden var mı hiç?

Sadece şu kadar para yardımı ile mesele çözülmüş oluyor mu?

MÜTHİŞ İDDİA

İnsan Hakları Komisyonunun Uludere’de asıl amacı katliam emrinin nereden verildiğini araştırmak, olayın nasıl meydana geldiğini ortaya çıkarmak.
Bu amaca yönelik halkla ve bölgede görev yapan askerlerle konuşmalarından Levent Gök şu iddiayı dile getiriyor:

“Biz hepimiz kırk gündür aldatılıyoruz. Olayın nasıl meydana geldiğini hükümet ve Genelkurmay biliyor, bunu kamu oyu ile paylaşmıyor. Bizlerden gizliyor.”

Sonra çok önemli bir iddiada bulunuyor:
“Benim edindiğim izlenim, emri veren Ankara. Ortada bir karartma var.”

Bu iddiaya nasıl sahip olduğu soruma Levent Gök şu karşılığı veriyor:
“Askeri yetkililer bize şunu anlattı. Bombalamaya karar verme, hedef tayin etmede bölgedeki komutanların yetkisi yok. Bombalamadan bir saat önce Ankara’dan gelen talimatla, bölgenin hava trafiğine kapandığı bildiriliyor.

Bombalamadan çok sonra haberleri oluyor. Köylülerden gelen şikayet üzerine bombalama olduğunu öğreniyorlar.”

GÖRÜNTÜLER İNCELENECEK

Emri veren Ankara, ama kim ya da kimler? İnsan Hakları Komisyonu böyle bir düşünceye sahipse, hükümetin ya da Genelkurmay’ın tavrı önemli.

Komisyonun bir incelemesi daha var. İnsansız hava aracı HERON’un olay sırasında çektiği görüntüleri izleyecekler. Görüntüler iki yerde var, Genelkurmay’da ve olayı soruşturmakta olan Diyarbakır Savcılığında. Komisyon Genelkurmay’dan isteyecek.

İzlemede teknik yardım almaları gerek. Görüntüler TV filmi gibi değil, belli kodları var.

Umarım yazacakları rapora siyaset karışmaz ve olay bütün çıplaklığı ile sergilenir.

Haberin Devamı

41 kişi ölmüş diyeler

Haberin Devamı

2004 yılında Pamukova’da Hızlı Tren kazası, 41 kişi hayatını kaybediyor.
Açılan dava iki kez Yargıtay’dan dönüyor, yerel mahkemenin usul hatası yaptığı gerekçesiyle.
Kararlarda avukat ve sanıkların isimleri unutuluyor, beş kişinin talimatla ifadesi alınması gerekirken, alınamıyor, dava dün zaman aşımına uğrayarak düşüyor.
Bu arada Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman hakkında soruşturma açılmasına izin vermiyor.
Yaklaşık sekiz yıl sonra adalet yerini buluyor, dava düşüyor, birkaç makiniste 1-3 yıl arasında verilen ceza dışında, kimse ceza almıyor.
Vicdanlar rahat.

Bir demet edebiyatçı Ergenekoncular

AGATHA Christie, o kadar çok cinayet romanı yazıyor ki, o romanları yazmak için mutlaka seri cinayetler işliyor. O kadar çok cinayet işleyenin Ergenekon’un göbeğinde olması çok doğal.

Hemingway, “Klimanjaro’nun Karları’nı” yazmak için dağa çıkıyor. Dağa çıkmak ne demek, Ergenekon üzerinden darbe teşebbüsünde bulunmak demek.
Dostoyevski, “Suç ve Ceza’yı” yazıyor, hangi suçu işlerse, hangi cezayı alacağını hesaplıyor, tipik Ergenekon üyesi.

Kafka, “Dava’yı” yazıyor. Hükümeti devirmek teşebbüsünden yargılanacağı davayı önceden kaleme alarak, talim yapıyor. Tam Ergenekon’cu.
Thomas Mann, “Buddenbrooks Ailesi’ni” yazarak, bütün örgütün bağlantılarını ortaya koyuyor. Ergenekon’cular arasındaki şifre böyle oluşuyor. Ergenekon’un şifre editörü.

Gogol, “Bir Delinin Hatıra Defteri’ni” yazarak, yargılananların dava boyunca deli ya da hasta numarası yapmalarını öneriyor. Ergenekon’un ruh doktoru.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli son tartışmalara gönderme yaparak Amerikalı yazar Paul Auster’i de dolaylı yoldan Ergenekon’cu ilan ediyor. AKP’yi yıpratmak ve devirmek için Auster’in devreye girdiğini söyleyerek, iktidarı eleştirenlerin iç ve dış bağlantılarını sergiliyor. İz sürmede üstüne yok.
Auster’i keşfettikten sonra dünyanın bu ünlü yazarları Gedikli’ye iz sürmekte mutlaka yardımcı olur.

Yazarın Tüm Yazıları