Ulaşabilseydim şunu soracaktım

DİLBİLİMCİLER kızabilir; ama bana göre yeni genç sokak Türkçesinin iki büyük mucidi Yılmaz Erdoğan ile Cem Yılmaz'dır.

Kullandıkları dil, klasik argo tanımı çerçevesinde tarif edilemez.

Çünkü onlar yeni ve genç bir dil yarattılar.

Yine bana göre yarattıkları dilin kesinlikle "edebi bir değeri" vardır.

* * *

Dün ikisini de arayıp şu soruyu sormak istedim.

"Başbakan Erdoğan'ın 'Artistlik yapma lan' biçimindeki konuşma tarzını nasıl buluyorlar?"

Kafamda ikinci bir soru daha vardı.

"Kullandığı bu dil, vatandaşla göğüs göğüse temas ona oy mu kaybettirir, yoksa oy mu kazandırır?"

Cem Yılmaz'ın cebi kapalıydı, ulaşamadım.

Yılmaz Erdoğan, "Ben bu konuşmanın Erdoğan'a oy kaybettireceğini sanmıyorum"
diyor.

Şu ilginç gözlemi yapıyor:

"Erdoğan sinirlenince kendine dönüyor, sahici oluyor. Bizden biri gibi konuşuyor. Bence o konuşması sahiciydi. Sadece anneyle ilgili bölümü tepki çeker diye düşünüyorum."

* * *

Kendi çevremde küçük bir anket yaptım.

Aynı soruyu onlara da sordum.

Sonuç şu:

Hemen hiçbiri bu üslubu tasvip etmiyor.

Ama hemen hepsi, bu üslubun Başbakan'a oy kaybettirmeyeceğini düşünüyor. Hatta tam aksine oy kazandıracağı görüşünde.

Ben de aynı kanaatteyim.

İtiraf edeyim, Başbakan'ın, kendisine laf atan vatandaşı yanına çağırıp yüz yüze konuşması bana sempatik bile geldi.

Günümüz siyasetinin ve ekonomisinin temel bir gerçeği var.

Başarılı olmak için "fark yaratacaksın".

Rakiplerin birbirine benzerken, sen, onlardan farklı olduğun pozitif özelliklerini çok iyi işleyeceksin.

Başbakan bunu çok iyi yapıyor.

* * *

Rahmetli Özal bir mülakatında "Red Kit" okuduğunu söylemişti.

Medyanın ağır topları bu sözleri hiç sevmemişti.

Onun çocuklara kötü örnek olduğunu yazıp çizmişler, yerden yere vurmuşlardı.

Bense, Özal'ın Red Kit okumasını çok sevmiştim.

Red Kit, çizgi romanın mizah şaheserlerinden biridir.

Ben dahil birkaç neslin mizah anlayışında çok önemli bir yere sahiptir.

Sadece çocukların değil, hatta onlardan daha fazla büyüklerin hoşuna gitmişti.

Dilbilimcilerimiz, kültür adamlarımız ne kadar kızarsa kızsın Red Kit okuyan bir başbakan benim için sempatik bir insandır.

Onun içinde hálá güzel bir çocuğun oturduğunu gösterir.

* * *

Başbakan'a gelince...

Siz hangisini tercih edersiniz?

Vatandaş arasına çıkamayan bir başbakanı mı, yoksa kendisine laf atan vatandaşla kameraların önünde tartışacak kadar cesareti olan birini mi?

"Lan" olayından medet uman siyasetçiler bu sorunun cevabını iyi düşünerek vermelidirler.

Vadi’ye gidecek miyim

SIK sık şu soruyla karşılaşıyorum.

"Kurtlar Vadisi Irak filmini seyredecek misiniz?"

Hepsine aynı cevabı veriyorum:

"Geceyarısı Ekspresi'ni seyretmedim. Dışarıda televizyonlarda gösterilirken kanal değiştirdim. Kurtlar Vadisi Irak filmini de seyretmeyeceğim."

Bu, benim şahsi tercihim. Sonunda her ikisi de film. Bu filmleri seyretmedim; ama bir gazeteci, eski bir sosyolog olarak, bu filmlere ilgisiz de kalamam.

Onu yapanların ne düşündüğünü anlamaya çalışırım.

Çünkü her iki film de, sinematografik alanlarının dışında etki yaratmıştır.

İkinci bir nokta.

Çok sayıda köşe yazarı "Kurtlar Vadisi Irak" filmini ağır biçimde eleştiriyor. Haklarıdır, eleştirirler.

Ama şu gözlemimi söylemeden de geçemeyeceğim.

Bu yazarların büyük bir bölümü, Türkiye'de Amerikan aleyhtarı düşüncelerin gelişmesine çok büyük bir entelektüel katkıda bulundular.

Aynı insanlar şimdi filmi eleştiriyor.

Ben de onlara diyorum ki: "Ne ektiyseniz onu biçiyorsunuz."

Ve her durumda da siz haklı olamazsınız...
Yazarın Tüm Yazıları