Uğur'un yeri asla dolmuyor

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Altı yıl geçti... Uğur Mumcu'yu hunharca katledenler hâlâ bulunamadı.

Uğur, ödünsüz bir Atatürkçü, ilerici ve devrimci bir aydındı. Yeri asla dolmuyor. Dün, Başbakan Ecevit'e, ‘‘Siz de Uğur'u çok severdiniz. Faili meçhul dosya, faili malum hale gelir mi?’’ diye sordum. Çok duygulandı:

‘‘Çok severdim ve sayardım. Türkiye'de araştırmacı gazeteciliğe, pek çok karanlık olayın aydınlanmasına büyük katkılarda bulunmuştu. Olağanüstü yetenekleri olan, yolsuzluklara karşı yüreklice mücadele veren, Atatürk Devrimi'ne bilinçle bağlı, laiklik ve demokrasinin yılmaz savunucusuydu.’’

Durdu, yutkundu. Sesi titriyordu:

‘‘Kendisini yakından tanıma bahtiyarlığını bulmuştum. En zor koşullarda inançlarını korumuştur. Ara dönemlerde bile devleti gözeterek, demokrasinin savunuculuğunu yapmıştır. Bilinçli bir Atatürkçü idi.’’

* * *

Ecevit, umutlarını yitirmemişti:

‘‘Yeri doldurulamaz. Eminim, onu örnek alan pek çok genç, araştırmacı gazetecilik geleneğini sürdürecektir. Allah'tan rahmet diliyorum. Maalesef, o cinayetin içyüzü aydınlığa çıkarılamadı. Ama bu dönemde güvenlik güçleri olayların üstüne eskisinden daha etkili yürüyorlar. Umuyorum ve diliyorum ki, Mumcu olayını da aydınlatacaklardır.’’

Ecevit, sohbet sırasında rahattı. Her soruya açık seçik yanıtlar verdi. Ekonomik ve Sosyal Konsey toplantılarına çok önem veriyor. Çalışma barışını katılımcı demokrasi içinde rayına oturtmayı düşünüyor.

Apo'nun kendine yer bulamadığını belirtirken, adeta, ‘‘Akıttığı kan gölü içinde bir gün mutlaka boğulacak’’ demeye getirdi. Dışarda da sorduk:

‘‘Dağlık Karabağ'da olduğu yolundaki bilgiler ne derece doğru?’’

Ermenistan yetkililerinin kesinlikle bunu kabul etmediklerini vurguladı:

‘‘Bütün dünya artık biliyor; Öcalan'a kapı açmanın herhangi bir devlet için utanç verici bir davranış olacağı giderek anlaşılıyor. PKK hem terör örgütü olarak etkinliğini yitirecek ve çözülecek, hem Apo ortaya çıkamaz bir hale gelecektir. Ortaya çıkamaması da kaygı verici bir durum değil.’’

* * *

Bayramda trafik canavarının yollara düşmesine de çok üzülmüştü:

‘‘O kadar uyarılar yapmamıza, önlemler almamıza rağmen, yine de önüne geçemedik. Artık, ulaşım sistemini gündemine getirmeliyiz. Karayollarına çok ağırlık verildi. Deniz ve demiryolları ihmal edildi.’’

Haksız mı? Üç yanımız deniz. Kıyı ilçeleri arasında bile karayolu tercih ediliyor. İngiltere'den bir olay aktardı. Yıllarca önce, en az kaza yapan sürücüler araştırılıyor. Taksi sürücülüğüne ömür verip hiç kaza yapmayan bir şoför birinci seçiliyor. Şoföre, ‘‘Bunun sırrı nedir?’’ diye soruluyor:

‘‘Ben tüm sürücülerin ya sarhoş, ya deli olduğunu farz ederim.’’

Sen ne kadar usta sürücü olursan ol, canavar karşıdan geliyor. Doğru!

Ecevit, Cumhurbaşkanı gibi, belediye başkanlarının iki turlu seçilmesini istiyor; ‘‘İki turlu olsa, Ankara yüzde 20 oy alan birine kalmaz’’ diyor. İki tur için, diğer partilerle bir kez daha temas arayacak. Ama umutsuz.

Ecevit, bu seçimde DSP'nin birinci parti olma ihtimalini yüksek görüyor. Bu kez yerel yönetimler ve Güneydoğu'da da iddialı konuşuyor. İzmir'de Ahmet Piriştina, Eskişehir'de Prof. Yılmaz Büyükerşen ile işi çözmüş görünüyor. Ankara adayı Doğan Taşdelen. İstanbul adayı ise henüz belli değil.

* * *

CHP'nin barajın altında kalma ihtimalini yinelerken, sanki, ‘‘Yelkene havayı ben doldurdum, önüm de açık’’ demeye getiriyor. CHP-HADEP arasında ilişki olduğu duyumlarını kaygıyla dile getiriyor. Her seçim gibi vitrini anlaşılan hazır. Ama isim açıklamayı henüz erken buluyor.

Pek çok konuyu konuştuk. Sohbeti tamamlarken arkadaşım, sevgili dostum Uğur Mumcu, ruhunu verdiği yerde özlemle anılıyordu. Ben de çok özledim.

Ecevit ile birlikte, aziz anısı önünde, saygıyla eğildik!



Yazarın Tüm Yazıları