Uğur Dündar’ın gösterdiği bir başka gerçek

TELEVİZYONLARDA ve gazetelerde "entegre tesislerde sağlıklı tavuk üreticilerinin", kuş gribi nedeniyle batma noktasına gelen sektörü kurtarmak için başlattığı öğretici bir kampanyanın ilanları yayınlanıyor.

Bu tür kampanyaların inandırıcılığı, kampanyanın sözcüsü olarak kamuoyunun önüne çıkan kişinin inandırıcı ve güvenilir olabilmesiyle mümkün.

Tavuk üreticileri bu açıdan doğru bir seçim yapmış ve Uğur Dündar ile anlaşmışlar. Dündar, herhangi bir ücret talep etmeden toplumsal sorumluluk gerektiren bu görevi kabul etmiş.

Yıllardır Türkiye’de medyanın bozulması, gazetecilerin güvenilirliklerinin azalması ile ilgili bir başka kampanya yürütülüyor.

Basına karşı bu kampanyanın yürütülme amacı çok açık: Basın, Türkiye’de siyaseti, kamu düzenini ve görevlilerini denetleyen en önemli güç. İstiyorlar ki bu gücün inandırıcılığı kalmasın ve onlar da bu denetimin baskısından kurtulabilsinler.

Ne yazık ki bu kampanyaya katılan gazeteci arkadaşlarımız da var. Kendilerinin ne kadar dürüst ve güvenilir olduklarını kanıtlamak için başka gazetecilerin şaibeli oldukları inancını yaymaya çalışıyorlar.

28 Şubat’tan sonra bu koroya şeriatçı çevreler de katıldı. Onlar da 28 Şubat’ta basının rolünün ne olduğunu gördüler ve basınla mücadelenin "inandırıcılığı zedeleme" zemininde yapılmasından çok hoşnutlar.

Geçmişte bu kampanyanın şampiyonluğunu yapan siyasetçilerin, son seçimlerde düştükleri durum, basının halkı bilgilendirme görevini hakkıyla yaptığını ve halkın da basına inandığını ortaya koydu.

Ve bunca yaygaraya rağmen görüyorsunuz ki günün birinde "halkın güvenebileceği bir isim" arandığında, bulunan isim yine bir gazeteci oluyor.

Meslek odaları ne iş yapar

HÜRRİYET binasına gelmeden hemen önce TEM Otoyolu-Havaalanı bağlantısı üzerinde bir köprülü kavşak var. Geçtiğimiz yıl uzun süren bir inşaatla bu kavşak yenilendi, yan yol bağlantısı genişletildi. Yapılmasının üzerinden bir yıl geçmeden bu bağlantının bir tarafındaki görüntü şu: Eğer şiddetli yağmur ya da yoğun kar yağışı olursa bu yolda küçük bir otomobili yutacak kadar su birikiyor!

Bu yolun planını çizenler mühendis. İmalatı yapan firma da mutlaka bir mühendisi bu inşaatı denetlemekle görevlendirmiş olmalı. Ve herhalde Karayolları Genel Müdürlüğü de inşaatı kontrol için bir mühendis görevlendirmiş olmalı.

Ama sonuç gerçek bir rezalet!

Şunu çok merak ediyorum: Meslek odaları her konuda fikir beyan ediyorlar; ama kendi üyelerinin halkın parasını, can güvenliğini bu derece tehlikeye atacak hatalarına karşı nasıl bir işlem yapıyorlar?

Gerçek katilleri istiyoruz

HERHALDE 16 yaşında, kıt kanaat geçinen, altı çocuklu, iki "anneli" bir ailenin çocuğunun, 4 bin dolarlık bir silah satın alarak "karikatür intikamı" almaya kalkıştığına inanmamızı kimse beklemiyor.

Böyle olacağını umanlar varsa şimdiden söyleyelim: Bunu kimseye yutturamazsınız!

Bu silahı, bu çocuğun eline kim verdi? Nereye gidip, hangi hedefe ateş edeceğini kim söyledi?

Bunları öğrenmemiz, bu cinayetin ardındaki gerçek failleri bulmamız gerekiyor.

Hürriyet Ankara Temsilcisi Nur Batur, katil zanlısının yakalanmasının ardından operasyonu yöneten üst düzey bir yetkiliyle konuşmuş. "Üst düzey yetkili" şöyle diyor: Cinayetin arkasında kesinlikle örgüt bağı yok.

Biraz erken varılmış bir yargı gibi geliyor bana.

Soruşturmanın bu ilk önyargılardan kurtularak derinleştirilmesinin şart olduğunu düşünüyorum.

Katil zanlısının köyünde çok güçlü bir Kadiri Dergáhı’nın varlığı, çocuğun ideolojik olarak Haydar Baş’ın savunduğu fikirlerden etkilenmiş olması gibi gerçekler, "örgüt bağlantısının" bir kalemde kestirilip atılamayacağını ortaya koyuyor.

Bu kez yaşının küçüklüğü nedeniyle cezası hafifletilecek bir katilin bulunmuş olmasıyla yetinmeyelim ki, gelecekte başka çocukların ve başka değerli insanların da canları yanmasın.
Yazarın Tüm Yazıları