Uçuş boyunca kemerleriniz bağlı olsun

Kabin ekibinin yani hosteslerin ikazlarını çoğumuz tebessümle izler geçeriz. Sonra uçakta bildiğimizi okuruz. Kabin ekipleri yolcu oturduğu sürece ve bütün uçuş boyunca kemerlerin bağlı kalmasını öneriyorlar. Ama kalkıştan hemen sonra yolcuların yüzde 90'ı ilk iş olarak kemerlerini çözüyor.Bir koltuğa bağlı olarak yaşama hissi belki pek hoş değil ama uçuşta tek kelimeyle buna mecbursunuz. Yaşamınızın tehlikeye girmesini istemiyorsanız bütün uçuş boyunca kemerlerinizi bağlı tutunuz.Uçağın ne zaman bir bulutun içine gireceği, ne kadar sallanacağı önceden biliniyor. Ama yine de gücü tam olarak saptanamayan dikey türbülanslar yaşanıyor. Böyle bir durumda uçaklar bazen 150-200 metre, bazen çok daha fazla yükseklik kayıplarına uğruyorlar. Hızla düşüyor ve yine hızla yukarı doğru fırlıyorlar. Maksimum ağırlığı 350 tonu geçen bir jumbo uçağı bazen gökyüzünde bir oyuncak gibi savruluyor. Tonlarca ağırlıktaki bir uçağın bu ani hareketi doğal olarak içinde şok yaratıyor. Kemerleri bağlı olmayan yolcular koltuklarından fırlayıp başlarını tavana çarpıyor, sonra da koltuklarına ya da koltuk kollarına, koridorlara inanılmaz bir hızla düşüyorlar. Uçağın içinde savrulan ikram troleyleri sağı solu parçalıyor. Uçuşan meşrubat şişeleri tavana ya da uçağın çeşitli bölümlerine çarparak patlıyor. El bagajları dolaplardan fırlayabiliyor. Oksijen maskelerinin bulunduğu kapaklar kırılıyor. Bir kaç saniye içinde koca uçağın içi savaş alanına dönüyor. Yaralananların iniltileri, acı ile bağrışanlar, korkudan gözleri yuvalarından fırlamış insanlar ürkütücü bir manzara sergiliyor. Boyunları kırılıp ölenler, heyecandan kalp krizi geçirenler...Ve uçak yolculuğu zehir oluyor. Çok ender de olsa bu kaçınılması güç durumlarda zarar görmek istemiyorsanız bütün uçuş boyunca kemerlerinizi bağlı tutun. Bunu yapmakla o uçaktan sağ ve yaralanmadan inme şansınız yüzde 90'dan fazla oluyor.Pasifik’te yaşanan olayAmerikan United Havayolları'na ait Boeing 747 tipi yolcu uçağı Pasifik Okyanusu üzerinde yakalandığı türbülansta 300 metrelik irtifa kaybına uğradı. Sonra uçak hızla yükseğe fırladı. Ve bir yolcu öldü, 102 yolcu da yaralandı. Yaralılardan 10'unun sağlık durumu ise son derece endişe verici. Tokyo'daki Narita Havalimanı yetkilileri, Tokyo-Honolulu seferi yapan uçağın Pasifik Okyanusu üzerinde 10 bin metre yükseklikte iken meydana gelen olay sırasında yolculardan çoğunun emniyet kemerlerinin bağlı olmadığını bildirdiler.374 yolcu ile 19 mürettebatın bulunduğu uçak olaydan sonra Narita Havalimanı'na geri döndü. Hastane kayıtlarına göre ölen Japon yolcunun olay sırasında başını büyük bir hızla tavana çarptığı belirlendi. Bu arada uçakta ikramda kullanılan servis troleylerinin bile tavana çarptığı, uçağının tavanının iç kaplamalarının bir çok yerinin kırıldığı görüldü. Tavana fırlayan bazı troleylerin de yolcuların üzerlerine düştüğü belirlendi. ÖNLEMLER ARTIRILACAKUçuş güvenliği ile ilgili tüm kuruluşlar öncelikle yolcuların uçuş boyunca kemerlerini bağlı tutmalarını öneriyorlar. Yakın gelecekte bu öneri olmaktan çıkıp zorunlu hale getirilecek.Servis troleyleri raylı olacak. Uçağın koridoruna döşenecek raylar üzerinde yürüyecek olan troleyler sarsıntılarda hareket etmeyecek. Kabin memurları mutfak önüne gelince bir pedala basarak troleyi raydan ayıracaklar.Troleyler üzerine bir kapak ya da çok hareketli bir metal ağ yapılacak. Servis sırasında troley üzerinde duran meşrubat, içki şişeleri, çay ve kahve termosları ani sarsıntıda yerlerinden oynamayacak.Türbülans sırasında koltuğundan fırlayan yolcuların çoğu kafalarını baş üstü bagaj dolaplarının altına çarpıyor. Bu bölüm ya çok yumuşak bir plastikten yapılacak ya da otomobillerdeki gibi bir hava yastığı oluşturulacak. Kalkıştan sonra şişecek olan bu yastıklar inişten sonra indirilecek. Ancak bunun çok dekoratif olmayacağı görünüşünde olan bazı firmalar ise baş üstündeki bölümlerin silikon yumuşaklığında kalın bir madde ile kaplanmasından yanalar. Uçağın tavan kaplamaları tümüyle yumuşak malzemeden yapılacak. Böylece çarpmalarda daha az zarar görülmesi sağlanacak.HAVA BOŞLUĞU VAR MIAslında gökyüzünde hava boşluğu diye bir şey yok. Havada uçağın istek dışı sallanmasının nedeni havanın bitmesi değil çeşitli meteorolojik veya coğrafi olaylardan dolayı meydana gelen türbülanstır. Uçakları yatay olarak etkileyen türbülans genelde 9 ila 12 bin metre arasında görülen jet stream rüzgarlarıdır. Hızları saatte 200 kilometreye kadar çıkabilen bu rüzgarlar bir anda uçağı rotasından savurabiliyor. Oluşma nedeni ise atmosfer katlarından troposfer ve strotosfer arasındaki basınç farkı. Pilotlar uçuş rotaları üzerinde bu tür rüzgarları genelde arkadan alacak şekilde uçuyorlar. Uçakları dikey olarak etkileyen türbülans ise yağmur getiren ve havacılıkta Cumulonimbus (CB) adı verilen elektrik yüklü hırçın bulutlar. Oldukça kuvvetli sarsıntılara neden olan CB'ler uçakları bir anda vakum gibi içine çekebiliyor. Küçük uçaklar için CB'lerin içine girmek çok tehlikeli. Büyük yolcu uçakları bulut içi türbülanslardan daha az etkileniyor.Bir başka türbülans çeşiti ise yeryüzü engebeleri nedeniyle oluşan mekanik türbülans. Yüksek binalar ve coğrafi engebeler de rüzgarın esiş yönünü etkiledikleri için türbülans oluşturabiliyor. En tehlikelisi ise özellikle yüksek dağların üzerinde kuvvetli rüzgarlarla oluşan dağ dalgası. Pek çok uçak yolcusu türbülans nedeniyle uçaklarının düşeceğini zanneder. Bu yersiz bir endişedir. Uçak gövdesi ve kanatları çok sağlam ve esnek imal edilmiştir. En ağır türbülansta kanatlar aşağıya ve yukarıya rahatça esner. [Ana Sayfa] [Gündem] [Ekonomi] [Dünya] [Yaşam] [Dizi] [Spor] [Yazarlar] [Ekler] [Standart karakterler]
Yazarın Tüm Yazıları