Üçte üç yaptım

Özcan Deniz ile Naz Elmas... Ya da Havin ile Baran. Milyonları Kanal D ekranına bağlayan ‘Haziran Gecesi’nin kavuşamayan iki tutkulu aşığını, Kelebek biraraya getirdi.

Pazartesi günü 5’inci bölümü yayınlanacak olan dizi, 7’nci bölümden itibaren soluk soluğa izleyeceğimiz bir hikaye ile seyircisiyle buluşacak. Özcan Deniz, ‘Üçte üç gidiyorum. ‘Aşkın Dağlarda Gezer’ yaptım beğenildi, ‘Asmalı Konak’ yaptım beğenildi, şimdi mis gibi ‘Haziran Gecesi’ne devam ediyorum’ diyor.

DRAM DAHA DA AĞIRLAŞACAK

‘Haziran Gecesi’nde her şey 7’nci bölümden sonra değişecek. Zaten farkındaysanız dört bölümdür hikaye çok hızlı bir şekilde gelişiyor. Bu kadar hızlı gitmesini de bilinçli olarak yaptık.

Şimdi 7’inci bölümde her şey yavaşlayacak ve kazanılmış, kaybedilmiş bir aşkı göreceğiz. Yıpratıcı bir hayatın içinden çıkmış olan Havin ile Baran’ın hayatında beş yıl geçecek. Ve bu karakterler, hayata tutunmaya çalışan iki insanken, şimdi hayatın kitabını yazmış iki insan olarak seyircinin karşısına çıkacaklar.

POLİTİKANIN GÜNDEMİNE DÜŞECEK

Neler mi olacak? Peki biraz ipucu vereyim... İnsanların hayalleri, hayattan beklediği bazı şeyler vardır.

İzleyici ‘Haziran Gecesi’nin 7’nci bölümünden sonra, sahip olmak istedikleri ama hiçbir zaman olamadıkları ve olamayacakları bir politikacıyı görecekler. 33 yaşında, genç, başarılı bir politikacı olan Baran ve onun aşkını yaşayacaklar.

Bildiğiniz gibi politika, çok disiplinli ve çok katı kuralları olan bir dünya. Aşk da tam tersi... Hiçbir disiplini, kuralı olmayan, delice bir duygu. Bu ikisinin birarada olmasından çıkan yangını izleyeceksiniz.

Bence bundan sonraki hikaye, politikanın gündemine bomba gibi düşecek.

KİMSE TEBRİK ETMİYOR

Ben kendimi anlatmayı sevmiyorum. Fakat öyle pozisyona düşüyorum ki, bazı şeyleri anlatmak zorunda kalıyorum. Çünkü her şey yanlış aktarılıyor.

Bir albüm yaptım, satmıyor denildi. Ben de çıkıp, ‘Hayır satıyor’ dedim. Daha albüm piyasaya çıkalı bir hafta olmuş, tutmadı, yattı şeklinde bin tane yazı okuyorum. Yahu bir şans tanıyın. Kötü bir şey olduğunu hissetsem ben bu albümü yapar mıyım?

Çok değil, askerden geldiğim yıllarda, ‘Bu çocuktan bir şey olmaz’ diyerek beni TV programlarına çıkarmadılar. Yine hikayesi bana ait olan ‘Aşkın Dağlarda Gezer’ dizisini çektim, üzerime gelmeyen kalmadı.

‘Türkücüden oyuncu mu olur’ denildi. Kimse tebrik etmedi....‘Çocuğa bak hikayeler yazıyor, filmler çekiyor, şarkı söylüyor ve bütün bunları ciddiye alıyor’ denilmedi...

Ben dizilerimde şarkı söylemesini bilmez miyim? Ben dizilerde şarkı söylememe furyasını başlatanlardan biriyim.

Ayrıca ağa filmleri formatını da, ‘Aşkın Dağlarda Gezer’le yine ben başlattım. Dizi, çok ciddi ses getirdi ama yine de yaranamadım. Sonra aradan yıllar geçti. Kolay Para filmini çektim. Burada kendimle dalga geçtim. Bir türkücüyü canlandırdım ve eğlendim. Tipimi değiştirdim, küpe taktım, bıyık bıraktım, saçımı boyadım.

Dünyada böyle bir şey yapılsa, ‘Kendini aşmış’ derler. Bizde yok gay dediler, yok bilmem ne dediler.

NE İSTİYORLAR ANLAMADIM

Üçte üç gidiyorum. ‘Aşkın Dağlarda Gezer’ yaptım beğenildi, ‘Asmalı Konak’ yaptım beğenildi, şimdi mis gibi ‘Haziran Gecesi’ne devam ediyorum.

Filmler de aynı şekilde. O şimdi Asker, Asmalı Konak, Firuze... Üçü de gişe yaptı ve taş gibi gitti. Hiçbirini elime yüzüme bulaştırmadım.

Her şeyi ahlakımla yapmaya çalışıyorum, söylemediklerini bırakmıyorlar. Herhalde tökezlenip, düşmemi bekliyorlar.

NAZ ÇOK KARİZMATİK

Halk Naz’ı daha önce hiçbir yerde izlemediği için bilmiyor. Bilmedikleri için de tanımaya, kabul etmeye çalışıyorlar. Bu da zaman alacaktır.

Naz, 200 kişi arasından seçildi. Görüntü anlamında bizi çok mutlu etti. Zamanla oyunculuğunu çok daha pekiştireceğine inanıyorum. Seyirci ilk başta hep önyargılı yaklaşır, sonra kabul eder. Naz’ın da önyargıyı yıkması için biraz zamana ihtiyacı var.

Nurgül Yeşilçay da İkinci Bahar’da seyirciyi oturttu, Asmalı Konak’ta da golü attı. Naz da daha ısınma turlarında. Bu dizi içinde seyirci onu kabul edecek, sevecek ve bağrına basacaktır.

Sonuç olarak Naz, çok yetenekli ve çok karizmatik bir yüze sahip. Michelle Pfeiffer ve Angelina Jolie karışımı bir yüzü var.

Ağlayarak okudum

Haziran Gecesi benim ilk başrolüm. Ve bu dizide yer almayı çok istedim, sabırsızlıkla bekledim. Senaryoyu ağlayarak okudum.

Havin çok dişi bir karakter ve bu kız üzerine çok konuşabilir, çok karakter analizi yapabilirsiniz. İnsanlar beni izledikleri zaman tedirgin ya da soğuk bulabilirler.

Ama tabii ki bu ben değilim. Ben orada Havin’i canlandırıyorum ve bu kızda bütün duygu biçimlerinden birer parça var. Yani hayata, öyle çok büyük kahkalar atarak bakan bir kız değil. Gelecek kaygısı var ve her şeyden korkuyor. Temiz bir kalbi olan, çok doğal bir kız.

İlk oyunculuk deneyimimde Özcan Deniz gibi birisiyle oynamak benim için gerçekten çok büyük bir şans... Özcan, çok profesyonel, çok yetenekli bir oyuncu. Onunla oynarken elektriğimiz inanılmaz tutuyor.

Ondan iş ahlakı konusunda çok şey öğrendim. Biliyor musunuz, okul yıllarında Özcan Deniz hayranı bir genç kızdım. Asmalı Konak’ı hiç kaçırmadan izlerdim. Şarkılarını da zevkle dinlerdim. Çok iyi yorumcu, yakışıklı...

Yani her türlü özelliğe sahip. Aşk dedikodularına gelince, Özcan ile gerçekten aramızda bir şey yok. Onu çok seviyorum ama bu başka bir sevgi. Aşkla ya da birliktelikle ilgisi yok bu sevginin... Özel hayatımda ise kimse yok. Mutlu muyum, orası tartışılır!
Yazarın Tüm Yazıları