Uçakta bir eksik yolcu

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan dün Davos'a uçarken, uçakta bir kişi eksikti.

Cüneyd Zapsu'nun eşi Beyza Zapsu, Davos uçağında yoktu.

Oysa benim kulağıma, Başbakan'ın geçtiğimiz haftalarda Beyza Zapsu'nun da gelmesini özel olarak istediği yolunda duyumlar gelmişti.

Öyleyse Beyza Zapsu niye uçakta yoktu?

* * *

İnsanın aklına gelen ihtimalleri yazalım.

Acaba Başbakan Erdoğan, gelmemesini istemiş olabilir mi?

Başbakan'ın karakterini artık hepimiz çok iyi bildiğimiz için, buna hiç ihtimal vermiyorum.

Ulaştırma Bakanı'nın eşiyle ilgili fotoğraflar yayınlandıktan sonra ilk işi, bakanı ve eşini Yeni Zelanda gezisinin kadrosuna eklemek olmuştu.

Cüneyd Zapsu, gelmemesini istemiş olabilir mi?

Zapsu'yu da tanıdığım için, buna da ihtimal vermiyorum.

Bazı yakınlarından şunu öğrendim:

Beyza Zapsu, bizzat kendisi Davos'a gitmek istememiş.

Adı etrafında bunca yayın varken, bütün Davos gezisinin bu tartışmanın gölgesinde kalmasını istememiştir.

Bu da çok anlaşılabilir bir karar.

Başbakan Erdoğan'ın dün uçağa binmeden önce söylediği sözlere bakıyorum.

Tipik bir Erdoğan tavrı...

Önce haklı olarak danışmanına destek veriyor.

Yani iki gün önce, danışmanıyla yüz yüzeyken benimsediği "Üzme canını" diyen tavrını, kamuoyu önünde de sürdürüyor.

* * *

Bence bu, Başbakan'ın olumlu yanlarından biri.

Ama nedense yakınlarına gösterdiği bu anlayışı, işi haber vermek olan bir mesleğin, yani medyanın mensuplarından esirgiyor.

Sadece esirgemek değil, tam aksine bütün faturayı medyaya kesiyor.

Meselenin kim tarafından ve nasıl ortaya çıktığına bakmıyor.

Bu olayda da sanki hiçbir şey yokmuş da medya durup dururken böyle bir şeye başlamış havasında konuşuyor.

Sanki kendi partisinin grup başkanları, milletvekilleri bu konuda hiç konuşmamış, fikir beyan etmemiş, sadece bizler atıp tutmuşuz.

* * *

Gazetelere bakıyorum, bu konuda görüş belirtmeyen kimse kalmamış.

Belirtecekler de...

Batı'da kilise hemen her gün haber ve yorum konusu oluyor.

Bu tartışmaya sinirlenen Başbakan Erdoğan'a sormak istediğim bir soru var.

Acaba Türkiye'de din üzerindeki tartışmaları başlatan kim?

Cumhuriyetin kurduğu laik rejim üzerinde geniş bir mutabakat sağlamış olan insanlar mı?

Yoksa imam hatip okullarını oraya buraya sokuşturmaya çalışan, Kuran kurslarını her mahalleye yaymaya uğraşan, her fırsatta türban meselesini gündeme getiren çevreler mi?

Evet bu tartışmayı kim başlattı?

Gazetelerin arşivleri ortada.

Üstelik köklü gazetelerin bazıları, bütün arşivlerini dijital ortama geçirdiler.

Yani incelemek için ille de Milli Kütüphane'ye gitmek, gazete bürolarına uğramak gerekmiyor.

Türkiye'de cumhuriyet kuşaklarının dinle meselesi yoktur.

Onların anlayışı, Anayasamızda geniş bir mutabakat haline dönüşmüştür.

Meselesi olan onlar değil, "sokuşturma" ihtiraslarını her gün toplumu kaşıyan bir sorun halinde önümüze getirenlerdir.

* * *

Tartışmalara gelince...

Bizim gazetelerimizde her fikir serbestçe söylenebiliyor.

Benim gibi, üniversitede türbana izin verilmesinden yana olanlar da var, buna şiddetle karşı çıkanlar da...

Namaz tartışmasında, erkeklerle kadınlar birlikte namaz kılsalar ne olur diyen de var, hayır kesinlikle kılınamaz diyen de.

Hepsi bu sayfalarda kendine yer buluyor.

Acaba bu medyayı eleştirmek yerine, AKP'yi de, bu meselelerin rahatça söylenebildiği bir platforma çevirmek daha doğru olmaz mı?..
Yazarın Tüm Yazıları