Tütün ve Alkol Kurumu bağımsız olacaktı ama

TÜTÜN ve Alkollü İçkiler Düzenleme Kurumu’nun aldığı alkol satışlarına ilişkin son karar bir süredir tartışılıyor.

Açıklanan yönetmeliği kimisi zorunlu bir düzenleme olarak görüyor, kimisi bazı kurallar gerekli iken bazıları yersiz diyor, kimisi ise tümüyle reddediyor.
Hangi açıdan bakarsanız bakın, bazı iktidar yanlılarının zorlama bir savunma ile “İktidarın kararı değil bağımsız kurulun kararı” demelerine rağmen, yönetmeliğe hakim olan hava ideolojik bir hava. Yani gerekli olan düzenlemeler bile bu genel ideolojik havanın, bir siyasi karakterin kaygılarıyla hazırlanmış.
Gelinen noktaya baktığımda, bir kez daha bağımsız kurumların kuruluş amaçlarına ne kadar ters bir noktaya geldiğini düşünüyorum. Halbuki Tütün ve Alkollü içkiler piyasasını düzenleyecek bu kurum dahil, tüm bağımsız kurumlar, başka bir amaçla, bir anlayışla gündeme gelmiş, hayata geçirilmeye çalışılmıştı.
Aslında bu kurumlara bağımsız kurumlar diyoruz ama asıl işi regülasyon olan, ilgili piyasayı düzenleme ve denetleme kurumlarıdır.
Sermaye Piyasası Kurulu, Rekabet Kurumu örnekleri de göz önüne alınarak, 2000 yılındaki büyük ekonomik dönüşüm sırasında, özellikle da bankacılık ile ilgili ihtiyaçlar nedeniyle gündeme gelmiş, çağdaş bir mekanizma amaçlanmıştı.
Bir başka deyişle küresel ekonomiye entegre olan Türkiye ekonomisinin çağdaş kurallar ve düzenlemeye olan ihtiyacı ve entegrasyonun bir gereği idi. Küresel ekonomideki genel ve sektörler bazındaki entegrasyonu düzenleyen kurumlardı. Çağdaş dünyada vatandaş ve tüketici birlikte ele alınır olmuş, tüketicinin “en iyi malı en ucuza satın alması” için, rekabeti de düzenleyecek biçimde; sektörlere yön vermek ve uluslararası entegrasyonunun da katkısıyla sonunda tüketiciye yarayacak bir düzenleme ihtiyacı idi...
Bir başka açıdan bakıldığında, “ekonomik düzenlemelerin oy kaygısıyla hareket eden politikacıların iki dudağı arasına bırakılmaması, böylece istikrarın sağlanması ve sonuçta yine vatandaşın kazanması” için oluşturulan kurumlardı.

KURUMLAR YENİDEN OLUŞTURULMALI

2000 ve 2001 yılındaki bu düzenleme kurumlarına ilişkin yapılması planlananlar mevcut bürokrasinin büyük direnciyle karşılaşmış ama küresel ekonomiye entegre olan ve kendini yeniden yapılandıran ekonominin kalıcı istikrarı için şart olduğuna karar verilip, üçlü koalisyon hükümeti tarafından bile kabul görmüştü.
Mevcut iktidar önceleri bu bağımsız kurumları “iktidarımı zayıflatıyor” diye reddetmiş ama IMF başta olmak üzere, uluslararası tepkisinden korktuğu için kaldıramamıştı. Bunun üzerine iktidar, diğer alanlarda olduğu gibi, düzenleyici ve denetleyici kurumları da siyasi otoritesine boyun eğecek bir yapıya getirdi.
Sadece tütün ve alkollü içkiler ile ilgili kurum değil, şu anda adına “bağımsız” denilen tüm düzenleme ve denetleme kurumları siyasi otoritenin emri altında. Sadece adı geçen kurul değil diğer kurumların yönetimlerine de bakın; iktidar partisinden milletvekili adayı ya da aday adayı olmuş kişiler, iktidar partisi milletvekili ve bakanlarının yakınları, iktidar partisi yönetimindekiler ile daha önce birlikte çalışmış kişilerin ağırlıkta olduğunu görürsünüz. Yani “teknik yönü önde olması” gereken bu kurumlar birer siyasi organ haline geldi. Bir bakana bağlı değil “ilgili” kılındılar ama o Bakana, Başbakana bağlı çalışıyor, parti organları ile yakın ilişki içinde kararlar alıyorlar. Bağımsız kurumlar tümüyle amaçlarından uzaklaştı. İleride bu kurumların hangi kararı, kime yarayacak biçimde, kimin isteğiyle aldıkları da ortaya çıkacak.
Gelinen noktada; mutlaka bu kurumların, özellikle de atama yöntem ve kurallarının gözden geçirilmesi şart. İktidarın uygulamaları, bu kurumların tümüyle siyasete açık hale gelebilme tehlikesini açığa çıkardı. Bu parti ya da başka parti; kesinlikle bu kurumları kullanamamalı. Halkın çıkarı için “bağımsız” olması gereken bu kurumların, yeniden oluşturulması şart.
Yazarın Tüm Yazıları