Turp gibiyim

Güncelleme Tarihi:

Turp gibiyim
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2001 01:37

"Sağlığım çok iyi. Ama hasta olmamı isteyenler var. Amaçları benden kurtulmak. Önümüzdeki aylarda Allah izin verirse Türkiye’yi bir hayli dolaşacağız. Köykentleri yaygınlaştıracağız."

Başbakan Bülent Ecevit, önceki akşam Hürriyet'in Ankara Temsilcisi Sedat Ergin'i Başbakanlık'taki makamında kabul ederek, 2001 yılının genel bir değerlendirmesinı yaptı ve yaklaşan 2002'ye bakışına ilişkin sorularını yanıtladı. Ecevit, bir saati aşkın süren mülakat sırasında iki hafta sonra Washington'a yapacağı ziyaret, ABD'nin Irak'ı vurma planları ve Afganistan'la ilgili gelişmeler gibi dış politika konularındaki görüşlerini açıkladı. (Yarınki bölümde)

Ecevit, bugünkü bölümde ise ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın seçim barajının düşürülmesine ilişkin önerisini değerlendirdi. Yakın çalışma arkadaşı Hüsamettin Özkan'ın mesaisi ile Devlet Bakanı Kemal Derviş'in performansına bakışını da anlattı. Ecevit, mülakatta bir gününü nasıl geçirdiğini, gazete okumaya ne kadar zaman ayırdığını, medya hakkındaki görüşlerini de aktarırken, sağlığıyla ilgili iddialara da yanıt verdi ve ‘‘Sağlığım çok iyi’’ dedi.

Mutlu yıllar

Başbakan Bülent Ecevit, dün yayınladığı yeni yıl mesajında umut mesajları verdi. 2001 yılının, hem Türkiye, hem de bütün dünya için ekonomi açısından zor bir yıl olarak geçtiğini belirten Ecevit, ‘‘2002'de ekonomiye kazandırılacak canlılık, her alanda sosyal adaletin de gelişmesine yol açacaktır’’ dedi.



11 Eylül 28 Şubat'ın haklılığını gösteriyor

11 Eylül sonrası ortaya çıkan durum sizce 28 Şubat sürecinin haklılığı açısından bir anlam taşıyor mu?

Tabii, haklılığını gösteriyor. Hükümetimiz döneminde laiklik bağlamında attığımız adımlar, aldığımız önlemler kısa sürede çok olumlu sonuçlar verdi. Toplumun dine bağlı kesiminde de büyük tedirginlikler uyandırmaksızın kendiliğinden çok olumlu gelişmeler oldu. Hatta bu 1997 ortalarından, o zamanki hükümet dönemimizden başlıyor. Bir kere 8 yıllık zorunlu ilköğretim, okula giden kız öğrenci sayısında büyük artış meydana getirdi. Bu çok önemli bir gelişmeydi. İkincisi, laiklik karşıtı akımların yurtlarının hemen hemen tümüne yakını kapatıldı, bunun yerine devlet yurtları artırıldı. Kuran kursları büyük ölçüde Diyanet İşleri'ne bağlandı. Türban olayı kendiliğinden sona erdi sayılır. Bütün bunlar kendiliğinden oluştu. İmam Hatipler'e başvuranların sayısı normal ölçülere, gereksinimleri karşılayacak ölçülere indirgendi. Yani çok olumlu sonuçlar alındı. Bunda 28 Şubat olayı denen olay ne kadar etkili olmuştur, bilemem. Ama bizim hükümetimizin tutumu herhalde çok etkili oldu. Demokrasiye hiçbir gölge düşürmeden bunlar sağlandı.

Villa işine karışmak istemiyorum

Sayın Demirel Cumhurbaşkanı iken haftalık olağan görüşmeleriniz bir saati bulurdu. Şimdi Sayın Sezer'le 25 dakikayı geçmiyor...

25-30 dakika diyelim.

Görüşmelerin kısalığı aranızda çok kapsamlı bir diyaloğun yürümediği şeklinde yorumlara yol açıyor.

Gerçek şu... Ben aslında kısa konuşurum kendi halime bırakıldığım zaman. Fakat Sayın Demirel'in Cumhurbaşkanlığı döneminde ilişkilerimizde şöyle bir özellik vardı: Sayın Demirel, çok sayıda heyeti kabul ederdi. Ve o heyetlerde belirtilen bütün istekleri bu haftalık görüşmelerimizde bize ayrıntılarıyla aktarırdı. O nedenle özellikle bu görüşmelerimiz 1 saati bulurdu. Fakat Sayın Sezer o kadar çok heyet kabul etmiyor veya bize o kadar çok sayıda istek iletmiyor. Yine bazı istekler iletiyor ama o kadar çok sayıda değil, o nedenle kısa sürüyor. Başka bir nedeni yok.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın Gölbaşı'nda aldığı villa konusundaki tartışmaları nasıl karşılıyorsunuz?

Buna karışmak istemiyorum...

Kemal Derviş Türkiye'ye uyum sağladı

Sayın Kemal Derviş'in geçen 10 aylık dönemdeki mesaisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok iyi çalıştı. Tabii, Türkiye'deki koşulları, siyasal ortamı değerlendirmesi biraz zaman aldı. Bu da doğal; ama fazla uzun zaman da almadı. Türkiye'deki koşullara kısa sürede uyum sağladı. Ve yararlı çalışmalar yapıyor.

Bu sözlerinizle ilk dönemde verdiği siyasal içerikli demeçlerin yarattığı tartışmaları mı kast ediyorsunuz?

Evet...

Sağlığınız nasıl?

Bütün iddialara rağmen çok iyiyim. Hiçbir sıkıntım yok. Ama bu iddialar 10 yıldan, hatta bir bakıma 30 yıldan beri devam ediyor. Bir çok kimseler doktor kesildiler ama teşhislerini bana söylemiyorlar. Çünkü, ortada birşey yok.

O zaman bu iddialar neden çıkıyor?

Bazılarının temennileri var. Ecevit hasta olsun, işini yapamaz hale gelsin ve siyaseti hemen bıraksın diye isteyenler var. Kurtulmak isteyenler var. O nedenle kampanyayı sürdürüyorlar, sonuç alamadıkları halde. Ben en az yılda bir kapsamlı bir check-up yaptırıyorum. Hiç bir sorun şimdiye kadar çıkmadı.

Şikayetçi olduğunuz bir konu?

Hayır, yok.

Kendinizi fizik olarak nasıl hissediyorsunuz.

Fizik olarak iyi hissediyorum. Önümüzdeki aylarda da Allah izin verirse, bir hayli dolaşacağız, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki köy-kentleri yaygınlaştıracağız.

BANKALAR

Geçmişte sahipleri bankalarını kaybederken, şimdi benzer durumdaki bankalara devlet yardımda bulununca, bir eşitsizlik, adaletten uzaklaşan bir uygulama olmuyor mu?

Görünürde bu izlenim uyanıyor. Bizde de aynı duraksamalar var. Fakat bu önlem alınmazsa doğabilecek sonuçların maliyetinin bütün kamuya, topluma maliyetinin çok daha ağır olacağını düşünüyorum.

Peki geçmişte bankalarını kaybedenler ne olacak?

Artık bazı şeyler olup bitti.

2-3 yıldır hiç şiir yazamadım

Başbakan Bülent Ecevit, son dönemde daha çok sanatla ilgili kitaplar okuyor. Özellikle de, en çok beğendiği ressamlar arasında yer alan ünlü Rus ressam Kazimir Maleviç'i konu alan eserleri... ‘‘Şair’’ Ecevit, son dönemde Türk şiiri ile fazla ilgilenememiş. ‘‘Olağanüstü yoğun bir siyasal çalışma sürecinden geçiyoruz. Onun için fazla ilgilenemedim’’ diye konuşuyor. Son iki-üç yıldır hiç şiir yazamadığını da belirtiyor. Her sabah güne saat 07.00'de başlıyor. İlk iş, gazete okumak:

‘‘Gazete okumaya bir hayli zaman ayırıyorum. En az 20 gazeteyi sürekli olarak okumaya çalışıyorum. Bütün yazarları okuyamıyorum, ama olabildiğince okumaya çalışıyorum.’’

2 SAAT GAZETE OKUYOR

‘‘Sabahları gazete okumaya bir saat kadar zaman ayırdığınız oluyor mu’’ diye soruyor, ‘‘Daha fazla...’’ karşılığını alıyoruz. ‘‘1.5-2 saati bulabiliyor mu?’’ sorusu üzerine, ‘‘Gününe göre, konularına göre oluyor. Bu arada görsel yayınlar da çok zaman alıyor. Görsel yayınları daha çok akşamları izleyebiliyorum’’ diye konuşuyor.

Eski bir gazeteci olarak izlemeye bu kadar çok zaman ayırdığı Türk medyasını ise şöyle değerlendiriyor:

‘‘Çok canlı tabii. Ekonomiye eskisine oranla daha fazla yer ayırıyor medya. Bu önemli. Dış ilişkilere de çok zaman ayırıyor. Önde gelen televizyonların, bu arada TRT dahil, bir kere dünya olaylarını yerinde çok etkili bir şekilde izlediklerini görüyorum. Çok yetenekli, iyi yetişmiş muhabirler var. Dolaşan muhabirler. Afganistan olayları çıktığı vakit görsel basındaki gazetecilerin gözlemlerinden çok yararlandım.’’

TV kanallarından söz ederken, kendisine, ‘‘Biri Bizi Gözetliyor, adlı programı izlediniz mi hiç?’’ diye soruyoruz. ‘‘Ben görmedim, hangi televizyonda?’’ diye karşılık veriyor.

Barajı düşürmek sıkıntı yaratır

ANAP lideri Sayın Yılmaz'ın, ‘‘Ya baraj düşürülsün ya da seçim ittifaklarına izin veren bir düzenlemeye gidilsin’’ dedi. Bu öneriyi nasıl karşıladınız?

Biz içinde bulunduğumuz koşullarda barajın indirilmesine karşıyız. Aslında indirilmesi gerekir. Ama şu sırada, şu aşamada bunu indirme rejim açısından bazı sakıncalar doğurabilir. Onun için yanlış olduğunu değil, zamanı gelmediğini düşünüyoruz.

Rejim açısından ne gibi sıkıntılar olabilir?

Yani, laik demokratik rejim bakımından olsun, bölücü akımların siyasetteki etkisi bakımından olsun sakıncalar doğurabileceğini düşünüyoruz. İttifaklar konusunda ise biz DSP olarak öteden beri karşıyız. Hükümette görüşülmedi bu.

Ergin sordu, Ecevit yanıtladı

DSP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit, önceki akşam Başbakanlık'taki makamında Hürriyet'in Ankara Temsilcisi Sedat Ergin'i kabul etti. Ecevit, bir saat boyunca Sedat Ergin'in çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı.

Hüso çok başarılı

Başbakan Yardımcısı Sayın Hüsamettin Özkan sizle çok yakın bir mesai içinde. Kendisinin mesaisini nasıl buluyorsunuz? Üstlendiği rol, hükümetiniz, koalisyon ve başbakanlığınız açısından ne kadar kritik?

Çok başarılı, çok uzlaştırıcı buluyorum. Hem koalisyon ortaklarıyla, hem muhalefetle yakın ilişkileri var. Yalnızca hükümet içindeki değil, Meclis içindeki uzlaşılar bakımından da etkili bir durumu var.

DEVAM EDECEK
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!