Turkuaz'da siyah-beyaz

TURKUAZ, yeşile çalan mavisiyle değerli bir taş.

Haberin Devamı

TOKİ de Eskişehir Yolu 28. kilometredeki konutlarına bu ismi verdi.

 

Ama orada hayat mavi-yeşil değil henüz, siyah-beyaz.

 

Bir çok ortahalli insan tüm birikmelerini, umudunu bu evlere bağladı.

 

Gecikmeli olarak, kışın taşındılar evlerine.

 

Ve ilk bayramlarını yaşadılar kendi evlerinde.

 

Elektrik yok, kalorifer yok, elektrik sobası yok, su yok...

 

Elektriklerin iki gün kesildiğini yazıyor Turkuaz sakinlerinden bir okurumuz.

 

Haberin Devamı

Kış ortasında ne bayram ama...

 

Kurban Bayramı artık o dondurucu anılarıyla yerleşecek belleklerine:

 

Karanlıkta oturduğumuz, donduğumuz "bayram"!

 

* * *

 

İleti yağıyor, Turkuaz sakinlerinden. (Gerçi artık pek sakin sayılmazlar ama...)

 

Orada oturan bir okurumuz aynen şu satırlarla aktarıyor haleti ruhiyesini:

 

"Ankara soğuğunda insanlar Aralık ayına yanmayan kalorifer ile giriyorlar... İmdat demek istiyorum.

 

Teslim edilen evlerin ne elektriği, ne suyu, ne de doğalgazı var.

 

Ama Ekim ayından beri ayda 56 TL aidat, 230 TL yakıt parası toplanıyor.

 

Olmayan hizmetin bir de parasını veriyoruz, kredi taksitleri hariç..."

 

* * *

 

Haberin Devamı

Canlandırın gözünüzde.

 

Yeni bir eve taşınıyorsunuz.

 

Hem de kendi evinize.

 

O yeni muhite, o yeni eve ısınacaksınız.

 

İlk hatıralarınızla, artık beton bir daire değil sıcak bir yuva olacak orası.

 

Ama elektrik de yok, su da.

 

Dört yanınız soğuk, karanlık duvarlarla çevrili...

 

Halil Cibran "ev-yuva" ve "beton" arasındaki farkı, yüz yıl önce şöyle yazıyor:

 

"Eviniz sizin büyümüş gövdenizdir.

 

Güneş altında büyür ve gecenin sessizliğinde uyur.

 

Üstelik düşsüz de kalmaz.

 

Sorarım size evleriniz düş görmüyor mu?

 

Evleriniz bir yarayı örten parlak bir perde değil, gözünüzü koruyan bir gözkapağıdır."

 

Ayıptır...

 

Yazarın Tüm Yazıları