Türkiye özlemi

İki ülkenin Batı Trakyalı Türklerinin Keşan’daki iftarında birlik ve beraberlik haykırışı.1960 ve 70’li yıllarda Batı Trakya Türkleri, Türkiye’ye kaçıyorlardı. ‘Anavatan’da yaşamak özlemi ile Meriç’ten geçmek isteyen kim bilir kaç kişi boğularak can vermişti?

Kuran-ı Kerim, Kapalıçarşı üretimi altın, kına, işlemeli terlik ve gelin teli her ev için özlemdi.
Ardından Rumların İstanbul’dan ‘gönderilişi’, Kıbrıs savaşı, Türklere yönelik baskılar ve Soğuk Savaş dönemi iki ülkenin yanlış politikalarıydı. Sonra Yunanistan’ın AB’ye girmesi işleri değiştirdi ve göç büyük ölçüde durdu. Batı Trakya’da yaklaşık 150 bin Türk yaşıyor; Türkiye’dekilerin sayısı da 750 bin olarak hesaplanıyor. Avrupa ve Avustralya’daki nüfus da 15-20 bin olarak veriliyor.
İniş çıkışlı da olsa iki ülkenin ilişkileri bugün iyi yolda sayılabilir.
Ancak geçmişten kalan bir sürü sorun hâlâ yerinde duruyor.
Yunanistan’ın 1.5 yıldır yaşadığı ciddi ekonomik krize karşın Türkiye’nin ‘yıldızının’ parlaması, doğallıkla Batı Trakya Türklerinde bir güven duygusu yaratmış. Türkiye’ye karşı daha bir sevdalı olmuşlar.
Bu özeti, İstanbul merkezli Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği’nin Keşan’ın Ağadayı Tesisleri’nde verdiği iftar nedeniyle yapıyoruz. Yunanistan’ın Gümülcine, İskeçe ve Dedeağaç kentleri ve köylerinden otobüsler ve otomobilleriyle 600’e yakın Batı Trakyalı soydaş gelmişti. Ne ki, Keşan onlara 60-70 km uzakta, arada bir İpsala sınırı var. Böyle bir etkinlik ilk kez oluyor; derin anlamı olduğu açık; birlik ve beraberlik adına... Birkaç saatliğine de olsa, iki tarafın akrabaları, komşuları, arkadaşlar bir araya gelip hasret giderdiler.
1946’da kurulan derneğin barkovizyon gösterisinde; Batı Trakyalının geçmişte, Yunanistan’ın zulmü ve göç baskısına karşı nasıl direndiğini gösteren kareler herkesi hüzünlendirdi; sonundaki mesaj ‘Türk gibi yaşayıp Türk gibi düşünüyoruz; Anadolu insanlığı ile aynı duyguları taşıyoruz’du.

Dernek Başkanı Av. Burhanettin Hakgüder, Lozan Antlaşması ile temel hak ve özgürlüklerin sağlanmış olmasına karşın, Yunanistan’ın bunları tanımadığını eleştirdi.

BASKILAR SÜRÜYOR

Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’ne göre, ‘Hiç kimse vatansız bırakılamaz’ hükmüne karşın AB İnsan Hakları Sözleşmesi’nde bu ‘koruma’ hükmü yer almıyor. 60 bin Türk’ü, Yunanistan, hiçbir gerekçe göstermeden vatandaşlıktan attı. Bu konuda AB’nin çifte standartlı tavrını eleştiren Hakgüder, Türklerin mağduriyetlerini hâlâ Türk vakıf mallarından yararlanamama, ‘eğitmeme, öğretmeme’ politikası, seçilmiş müftülerin görev yapmasının engellenmesi, 60 bin Türk’e hâlâ vatandaşlık verilmemesi olarak özetlerken, “AİHM kararına rağmen İskeçe Türk Birliği’nin, Rodop Türk Kadınlar Birliği ve Güney Meriç Azınlık Derneği’nin faaliyetlerine niye izin verilmiyor?” diye sordu.
Eskiden dış politikamızda Kıbrıs ve Batı Trakya sorunları birlikte anılırdı. Batı Trakya, Kıbrıs’tan neden soyutlanıyor?

Gümülcine ve İskeçe aktı

BAŞTA Gümülcine Başkonsolusu Mustafa Sarnıç olmak üzere, sayıları 90’ı bulan sivil toplum örgütlerinin önderleri, spor kulüpleri başkan ve yöneticileri, Türklerin elindeki Kozlukebir, Mustafçova, Yassıköy belediye başkanları ve meclis üyeleri... İktidara ve muhalefete mensup siyasetçilerle birlikte: Yunan parlamentosundan PASOK’lu Türk milletvekilleri Ahmet Hacıosman (İskeçe) ile Çetin Mandacı (Gümülcine), eski milletvekilleri Galip Galip, Ahmet Faikoğlu ve Ahmet Mehmetoğlu... Ve Türkiye’den, Batı Trakya kökenli AKP milletvekilleri Dr. Mehmet Müezzinoğlu (Edirne) ve Hakan Çavuşoğlu (Bursa) ile CHP’li Edirne Milletvekili Recep Gürkan, Edirne eski milletvekili Cemalettin Uslu, belediye başkanları Mustafa Dündar (Bursa Osmangazi), Mehmet Özcan (Keşan), Mehmet Karagöz (İpsala).
Batı Trakyalı Türkleri Dayanışma Derneği’nin, böyle bir iftarda her görüşte olanları bir araya getirmesi ileride gücüne yeni bir vizyon katacağını gösterdi. AKP’li Mehmet Müezzinoğlu’nun konuşmasında çarpıcı vurgulamalar vardı: “Baktığımda en sağcısından en solcusuna, en dindarından en liberaline, en çocuğundan en yaşlısına, en vatandaşından en seçilmişine, en asilinden en vekiline kadar gerçekten güzel bir fotoğraf bu... Her renk var, her vasıf var, her sıfat var, ama hep bir aradayız. Bu, Batı Trakya azınlığı ve Balkanlar’daki soydaşlarımız adına bence mihenk taşı olabilecek fotoğraftır.”

SEÇİM BARAJI KALDIRILSIN

1991’de merhum Sadık Ahmet’in kurduğu ancak o tarihten beri ‘buzdolabı’nda tutulan Dostluk Eşitlik ve Barış Partisi’nin (DEB) yeni Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş, “Artık siyasette ağırlığımızı göstermek istiyoruz. Yunanistan, 1993’te % 3 baraj getirdi. Gelin bunu kaldıralım; Türklerin hoşgörüsünü Meclis’e yansıtalım. Eğer bugün o mecliste LA.O.S. partisi varsa, D.E.B. Partisi de olmak zorundadır...”
Aşırı milliyetçi LA.O.S partisi % 7 oya sahip... Türklerin 150 bin nüfusla, % 3 barajı aşması olanaksız.

AÇIKLAMA

Silivri’deki Ergenekon duruşmasını izleyip tutuklu gazetecilere destek veren az sayıda meslektaşımızı görüyoruz. Allah kimseyi oralara düşürmesin... Önceki günkü duruşmayı izleyenlerin isimlerini yazarken, bizzat kendileriyle de konuşmamıza rağmen dostlarımız Pınar Türenç ve Zafer Arapkirli’yi yazmayı unutmuşuz. Kendilerinden özür dileriz.

Cemaat yapılandırmasına dikkat

SEÇİLMİŞ müftüler İbrahim Şerif (Gümülcine), Ahmet Mete (İskeçe) yaptıkları konuşmalarda ‘birlik ve beraberlik’ mesajları verdiler. Ama, İskeçe Müftüsü Mete’nin, “Batı Trakya’da belki su yüzüne çıkmamış ama kuluçka döneminde olan veyahut da bazılarının çalışmasıyla yeni yeni filizlenen” cemaat yapılandırmasına dikkat çekmesi iftara damgasını vurdu ve büyük alkış aldı... Mete şöyle konuştu: “Eskiden dini liderler, siyasi liderler olurdu. Meseleler bunların şemsiyesi altında ‘koca kapı’ (Gümülcine Başkonsolosluğu) ile çözülürdü. Şimdi yeni yeni, onun bunun takımı, cemaati, şu bu grup, müftülerin altlarını oymalar, milletvekillerinin arkalarını boş bırakmalar gibi çalışmalarla maalesefBatı Trakya’da önde yürüyecek cesur insanlara yer bırakılmamaktadır.”
Konuştuğumuz bazı kişiler “Türkiye’deki hastalıkların buraya taşınmasını istemiyoruz” dediler. Bazı cemaatlerin, bazı gençleri alıp Türkiye’de eğittikten sonra Batı Trakya’ya gönderdiğini söylediler. Batı Trakya’da cemaatlerin iki özel okulu var; Kuran kursları giderek artıyor. Resmi Celal Bayar Lisesi’nde türbanlı öğrencilerin sayısı artmaya başlamış. Bu sıkıntıları çok kişiden dinledik. Türkiye’den mezun olan imam hatipliler yeni bir dernek kurmuşlar; bu grubun bir de radyosu varmış.
Batı Trakya’da 300 civarında cami var ancak bunların çoğu köylerin boşalmış olması nedeniyle metruk halde... Son yıllarda çok sayıda cami onarılmış, Yunanlıların çeşitli engellemelerine rağmen. Yıkık minarelerin yerine yenisini yaptırmak için izin almak zormuş.
Cemaat yapılanmasını Batı Trakyalı bir bürokratın yürüttüğünü de söylediler.
Batı Trakyalı Türklerden dinlediklerimizi aktarmaya devam edeceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları