Türkiye’nin dışardaki algısı

FINANCIAL Times’ta yeralan son Türkiye değerlendirmelerini okuyunca, geçen hafta bir işadamı arkadaşımın söyledikleri geldi aklıma.

Haberin Devamı

Arap ülkelerinde iş yapan arkadaşıma Türkiye’nin o ülkelerde nasıl algılandığını sordum. O bölgedeki işadamlarının görüşlerini aktarırken, “Bizim de sanayileşmede bölgenin odağı olmak gibi bir hedefimiz var, bu nedenle Türkiye aynı zamanda bizim rakibimiz” dediklerini belirtti.

Bu iş odaklı, rekabetçi bakışın yanında, özellikle Hükümetin son dönemde artırdığı “Yeni Osmanlı” söyleminden büyük rahatsızlık duyulduğunu kaydederek, dolayısıyla siyasi olarak da Türkiye’nin son dönemde bölgede tepki çekmeye başladığının rahatlıkla söylenebileceğini ifade etti.

Belki izlemişsinizdir; konuttan sorumlu Devlet Bakanı Erdoğan Bayraktar birkaç gün önce Akşam’da İsmail Küçükkaya’ya yaptığı açıklamada, “Suudi Kralı’nın 10 milyar dolar hibe ettiğini” söylemişti. Daha sonra bu paranın nerede olduğu sorgulandığında, Bakan “Suudi Kralı’na boğazdaki arsasında konut yapma imkanı verince, buraya gelecek sermayeden söz ettiğini” söyledi. Bu açıklamanın hangisi doğru bilmiyorum ama aynı işadamı arkadaşıma, bu demeç çıkmadan önce, Hükümetin Arap ülkelerinden 2B ve Mütekabiliyet yasası kapsamında çok büyük kaynaklar beklediğini hatırlatıp, oradaki havayı sormuştum. Arap işadamlarının, zaten, özellikle İstanbul’da kendi adlarına olmayan çok sayıda konuta sahip olduklarını hatırlatarak, “Elbette yeni satın almalar olacak ama yönetimlerin Hükümetin beklediği kadar büyük alımlara izin vereceğini sanmıyoruz” dediklerini aktardı.

Buna ek olarak Arap işadamlarının Türkiye ekonomisinde köpük olup olmadığını, varsa ne zaman alınacağını sorguladıklarını da öğrendim.

Son dönemde, en çok güvenilen Arap ülkelerinde bile Türkiye’ye bakış değişirken, yakın komşularımızla son dönemde yaşadıklarımız da ortada.

Bu arada Arap ülkelerinin, başta ABD olmak üzere Batı’nın etkisinde olduğunu, stratejik olarak çok farklı konumlara savrulmayacaklarını da hatırlamamız gerek.

Bunların üzerine Financial Times gibi, Batının sesi olan, bir simge gazetede yer alan değerlendirmeler ise bence Türkiye’nin işinin zorlaştığını gösteriyor.

Haberin Devamı

İNCE BUZ ÜZERİNDEKİ YILDIZ PATENCİ

Haberin Devamı

Gazetenin Türkiye ekinin Daniel Dombey imzalı manşetinde “Yükselen Güç, Artan Sorunlar” başlığıyla Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin parlayan profili ile asker-sivil ilişkileri, hak ve özgürlükler tartışmaları, Başbakan’ın politik hırsları çerçevesinde işlenmiş. Aynı yazıda Türkiye’de Erdoğan’ın pek çok kurulu düzene meydan okuduğu iddia edilerek, “Başbakanın karşısındaki esas zorluğun pek çok devlet kurumunda örgütlü Fethullah Gülen cemaati olduğu”nun belirtilmesi, Bölgedeki ‘yeni yumuşak güç’ olma iddiasının ‘kendi arka bahçesindeki sorunların tehdidi’ altında olduğuna dair değerlendirmeler de dikkat çekiyor.

Gazetenin Türkiye özel ekinde Gideon Rachman’ın yaptığı analizde ise, “Yeni Osmanlıcılık” fikrinden bahseden hükümet yetkililerine karşılık, Arap Baharı ve özellikle Suriye’deki ayaklanmaların, Türkiye’nin “bölgesinde eşsiz bir nüfuza” sahip olma iddiasını tehdit ettiği ifade ediliyor.

“Ekonomi büyüyor olabilir ama manevra alanı sınırlı” başlıklı Stefan Wagstyl imzalı analizde ise, Avrupa bankalarına bağımlılığın büyümeyi belirsiz kıldığı konusunda uyarıda bulunulup, fon yöneticileri açısından Türkiye ekonomisinin “ince buz üzerinde kayan bir yıldız patenciye” benzetildiği yazıyor. Analiz kapsamında “Buz dayandığı sürece gösteri iyi görünüyor. Ancak buzun kırılacağına dair sürekli bir korku hâkim” yorumuna yer veriliyor.

Gerek Batı’da gerek Doğu’da Türkiye’ye bakışın son dönemde değişmeye başladığını, herhalde Hükümet de görüyordur. Mutlaka görülmeli ki; ekonominin bu kadar dışa bağımlı ve kırılgan olduğu bir süreçte, siyasi ve diplomatik hatalara yer olmadığı anlaşılabilsin.

Yazarın Tüm Yazıları