Türkiye neden batmadı?

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Bilimsel kelimesinin anlamı sıkça ‘‘akademik’’ kelimesinin anlamıyla karıştırılır. Bilimsel, ‘‘evrende kanıtı var’’ demektir. Doğruluk referansı, en geniş anlamıyla doğanın ve dolayısıyla hayatın kendisi olmayan hiçbir ifade, bilimsel değildir. Akademik çalışma, daha önce yazılmış ve genellikle doğruluğu kabul görmüş kitapları (makaleleri) okumak, bunları incelemek ve karşılaştırmaktır. Bilimsel çalışma ise, doğayı ve hayatı incelemektir. Bilim adamı, laboratuvarda veya sahada çalışır. Akademisyen ise kitap okur. Kütüphanede çalışır. Akademisyen için en ayıp şey, muteber bir kitaba atıf veren bir dipnot yazmadan hüküm cümlesi kullanmaktır. Bilim adamı için en ayıp şey, doğruyu ve gerçeği idrak etmeden, hipotezi test etmeden, varsaydığı fenomeni, ölçmeden, biçmeden, irdelemeden konuşmak ve yazmaktır.

* * *

Türk ekonomisi için kitaplarda yazan pek çok şey akademiktir, ama bilimsel değildir. Bilimsel olarak yanlış (mesela enflasyona göre düzeltilmemiş) bir sürü kaydi finansal rakam ‘‘veri’’ kabul edilip bir alay çalışma yapılır. Bu rakamlar, bilgisayarlara yüklenir, matematik modellerle işlenir ve sonunda hiçbir tarafı tutmayan ‘‘UDİDEM’’ filan gibi deli zırvası projeler ortaya çıkar. Günün sonunda da ‘‘televole’’ kültürüne uygun bir şekilde ‘‘Vallahi, bu ülkenin işine akıl sır ermiyor; aslında çoktan batmış olmamız lazım, ama bak hálá ayaktayız’’ gibi saçmalanır. Bilim bir şeyi izah etmek içindir. Sebep-sonuç ilişkisini saptamaya yarar. Bir şeyi izah edemeyen bilgiye hiç ‘‘bilim’’ denir mi?

* * *

Ülke ekonomilerinin ne zaman krize gireceği tahmin edilmeye çalışılırken, iki açık üzerinde durulur. Biri ‘‘iç açık’’, diğeri ‘‘dış açık’’tır. İç açığın ölçüsü, ‘‘Kamu Kesimi Finansman Açığı/Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’’, dış açığın ölçüsü ise ‘‘Cari İşlem Açığı/Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’’dır. Geçen günkü yazımızda, Türkiye'nin bürokratlar, akademisyenler ve onların yalancıları tarafından ifade edildiğinin aksine, iç açığı olmadığını ispatladık. Dış açığın olmadığı ise, iki yıl önce ‘‘bavul ticareti’’ tediye muazenesine katılarak resmen kabul edilmişti. Eğer bir ülkenin ikiz açığı yoksa, o ülkenin makro dengeleri ‘‘sürdürülebilir’’ konumdadır. Türk ekonomisinin niçin klasik anlamda batmadığının sebebi bu kadar basittir. Bunu IMF bile anlayabilir.

Gelgelelim, ‘‘ekonominin hayatın kendisi’’ sadece ‘‘ikiz açık’’la izah edilebilecek kadar basit bir fenomen değildir. Ekonomimiz sakattır. Çünkü ‘‘para’’sı yoktur. Yani ‘‘para birimi’’ mevcut değildir. Türk Lirası, dört işlevden üç buçuğunu kaybetmiş bir enstrümandır. Bir daha da bu işlevleri geri kazanması mümkün değildir. Allah'tan dolar ve mark, Türk ekonomisinin ‘‘para’’sız devrinde imdada yetişmiş ve ekonomide ‘‘paranın işlevine duyulan ihtiyacı’’ kısmen gidermiştir. Bu sefer de karşımıza, ‘‘hacmine’’ hákim olamadığımız bir ‘‘para arzı’’ ile, ulusal ekonomiyi işletme problemleri çıkmıştır. Türkiye'nin yaşadığı ve yaşayacağı ekonomik krizlerin kök sebebi budur.

SON SÖZ: Ekonomi, her şeysiz olur, parasız olmaz.



Yazarın Tüm Yazıları