Türkiye için ne diledim

Güncelleme Tarihi:

Türkiye için ne diledim
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 2010 00:00

Bild Gazetesi’nden Claudia WEINGAERTNER Hürriyet için yazdı.

Haberin Devamı

DÜNDEN beri kalbim Türkiye için çarpıyor. Şimdi yazacaklarım ise bir aşk itirafı olacak. Bu da sizin ülkenize sevgili Türkler. Konukseverliğinize, mükemmel yemeklerinize ve bir futbol maçını seyrederken oluşan mükemmel atmosfere.
Benim adım Claudia, gazeteciyim ve Berlin’den geliyorum. Bild Gazetesi için çalışıyorum. 2 aylık bir süre için İstanbul’a geldim. Almanya’daki Sarrazin tartışmalarının ardından yabancı bir ülkeye uyum sağlamak ne kadar zormuş görmek istedim. Sarışın Alman kadını olarak, tam anlamıyla buraya uyum sağlamaya çalışacağım. Buna da futbolla başlamak istedim. Düşündüm ki, herkesle birlikte aynı takım için sevinmek, heyecanlanmak güzel olur herhalde? İstiklal Caddesi’ne gidip kırmızı beyaz renklerde göğsünde ay yıldız olan bir Türk Milli Takım’ı forması aldım. Hürriyet Gazetesi’nden arkadaşım Cenk ile birlikte Beyoğlu’na maçı izlemeye gittik.

Olgun Türkler

Haberin Devamı

Almanya’da sadece forma taşırsanız bu az görünürdü. Orada birçok erkek atkıları, bayraklarıyla maç izlemeye gider. Kadınlar ise yüzlerini boyar,
makyaj yapar.Bizim gittiğimiz yerde sadece ben forma ile oturuyordum. Yüzümün adeta formanın rengini aldığını sanıyorum. Pek hoş bir görüntü olmadı herhalde! Garson beni görünce güldü ve nedenini sordu. Ardından da Türkiye’de geçirdiğim ilk hafta sonunda onlarsız yapamayacağımı anladığım mezeler ve aperatifler getirdi. Ve ilk yarı oynanırken yan masada oturan Mehmet, Yasin, Atilla, Zafer ve Ramazan’la tanıştım. Eğer adları, Jürgen, Peter, Wolfgang ve Detlev olsaydı ilk golün ardından havamız hiç de iyi olmazdı. 2. ve 3. gollerin ardından ise Jürgen, Peter, Wolfgang ve Detlev erkenden evlerine gider, eşleriyle tek kelime konuşmadan yatağa girerlerdi.

Çok zor bir şey

Ama Mehmet, Yasin, Ramazan, Atilla kaldılar. Maçtan sonra futbol ve 3-0’lık yenilgi üzerine hiç konuşmadılar. Sadece çok lezzetli yemekler ve yanında rakı içerek eğlenceli bir akşam geçirmişlerdi. Ayrıca yan masadaki takım elbiseli bir avukat olan Mehmet, bana kahve falı da bakıp geleceğimi söyledi. Fincanımın içine baktı ve bana daha önce Türklere karşı çok önyargılı olduğumu söyledi (ki bu doğru). Ama bunların büyük bir kısmının bu gece yok olduğunu anlattı (bu da doğru). Benden bir dilek tutmamı istedi. Bizim oralarda dileğini söylememen gerekir. Ancak dileğim kişisel olmadığı için söyleyebilirim. Gözlerimi kapattım ve Türkiye’nin Avrupa Şampiyonu olmasını diledim. Mehmet “Çok zor bir şey dilemişsin. Bunun için sabırlı olmalısın ama bu bir süre sonra herhangi bir zamanda gerçekleşecek” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!