‘Türkiye Gazze şartından vazgeçmedi’

Güncelleme Tarihi:

‘Türkiye Gazze şartından vazgeçmedi’
Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 2015 15:16

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin, Gazze Şeridi’ne yönelik ablukayı kaldırmadığı sürece İsrail ile ilişkileri normalleştirmeyeceğini açıkladı.

Haberin Devamı

İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Anadolu Ajansı’na göre Gazze konusunda Kalın şunları söyledi:

"(Türkiye ve İsrail arasındaki müzakereler) İsrail 3 şartı yerine getirmediği müddetçe Türkiye-İsrail ilişkilerinde bir normalleşme olmayacaktır. Mefhumu muhalifinden değerlendirdiğinizde, yani cümleyi tersinden kurduğunuzda bu şu demektir, 3 şart yerine geldiğinde ilişkilerin normalleşmesi için bir zemin oluşacak demektir. Birinci şart yerine getirildi, özür dilendi. İkinci şart, yani tazminatla ilgili bir mesafe alındı ama henüz imza koyacak noktaya gelmiş değiliz. Bununla ilgili müzakereler devam ediyor. Bir de üçüncü şart var. Gazze ablukasının kaldırılması, hafifletilmesi, yani Gazze'ye giden insani yardımların ulaştırılması noktasında da bir üçüncü şartımız var. Türkiye bu şartlardan vazgeçmiş değil, bu şartları değiştirmiş değil."



"(Türkiye ve İsrail arasındaki müzakereler) Türkiye'nin özellikle Filistin konusunda, Filistin halkının özgürlük mücadelesi, adalet ve onur mücadelesi konusundaki tutumu açık ve net bellidir. Anlaşma imzalansa da imzalanmasa da Türkiye, Filistin halkının kendi devletine kavuşana kadar bu mücadelesinin yanında olmaya devam edecektir. İki devletli formül hayata geçene kadar Türkiye bu konuda üzerine düşen görevi yapmaya devam edecektir. Bu noktada bizim pozisyonumuzda herhangi bir değişiklik söz konusu değil."      

Haberin Devamı


TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE

Haberin Devamı

Kalın, basın toplantısında, terör örgütleri PKK ve IŞİD ile mücadele başta olmak üzere farklı konulara da değindi. Terör örgütünün son dönemdeki hem Türkiye içindeki terör faaliyetleriyle hem de yurt dışındaki propaganda faaliyetleriyle aslında bölgede önüne gelenin hizmetine girmeye hazır bir taşeron olduğunu ilan ettiğini bildiren Kalın, "Türkiye karşıtlığını, siyaset yapmak zannedenler, ancak başka ülkelerin ve örgütlerin piyonu olduklarını ilan etmektedirler. Bunların ne bizim toplumumuzda, ne Türkler, ne Kürtler, ne toplumumuzun diğer katmanları, kesimleri arasında herhangi bir karşılığı elbet yoktur" diye konuştu.

Türkiye'nin birlik ve beraberliğine kasteden bu tür girişimlerin, bugüne kadar boşa çıkartıldığını, bundan sonra da boşa çıkacağını vurgulayan Kalın, "Bu çerçevede de Güneydoğuda 3-4 noktada devam eden terörle mücadele operasyonları kapsamlı bir şekilde devam edecektir. Bundan hiç kimsenin en ufak bir tereddüdü, şüphesi olmasın" dedi.

Kalın, terörle mücadele eden bir ülke olarak Türkiye'nin aynı zamanda bölgedeki terör sorunuyla da yakından irtibatlı olduğuna değinerek, bu kapsamda Suriye'de yaşanan savaş çerçevesinde ortaya çıkan güvenlik risklerinin Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiğini ifade etti.

Özellikle Suriye bağlamında yaşanan insani dramın devam ettiğine işaret eden Kalın, "370 binden fazla insanın ölümünden sorumlu olan bir rejimi ayakta tutmak için mücadele edenler tarihin yanlış tarafındadır. Bugün itibarıyla da insanlığın vicdanında mahkum edilmişlerdir" diye konuştu.

'SURİYE'DE FARKLI BİR SİYASETİ HAYATA GEÇİRMEYE ÇALIŞIYORLAR'

İbrahim Kalın, Suriye savaşının ortaya çıkardığı ‘şer aktörleri’nden birisi olan IŞİD ile mücadele bahanesiyle bölgede yeni bir siyaset inşa etmeye çalışıldığını bildirdi.

"Bu çok açık" diyen Kalın, şöyle devam etti:

"Farklı ülkeler, örgütler, DAİŞ'le mücadele, DAİŞ terörüyle mücadele bahanesiyle Suriye'de farklı bir siyaseti, Suriye üzerinden farklı bir bölge siyasetini hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bu bağlamda, DAİŞ'le mücadelede gerçekten kimin samimi olup olmadığını da her gün daha net bir şekilde görüyoruz. Burada özellikle bir noktanın altını ısrarla çizmek isterim. Çünkü bu doğrudan Suriye siyasi geçiş süreciyle de ilgili bir konu olması nedeniyle önem arz ediyor. Bugün DAİŞ'i bahane ederek Suriye'de Esed rejimini ayakta tutmaya çalışan, onun ömür süresini uzatmaya çalışanlar, aslında bilerek ya da bilmeyerek, doğrudan ya da dolaylı bir hesabın parçası olarak veya olmayarak DAİŞ'in emellerine hizmet etmektedirler."

"Bugün Esed rejimi ayakta kalsın diye mücadele edenler, aslında DAİŞ'le mücadelede samimi olmadıklarını, tam tersine DAİŞ canavarı üzerinden kendilerine siyasi alan açmaya çalıştıklarını da açık bir şekilde ortaya koymaktadırlar. Yine DAİŞ'le mücadele bahanesiyle Rusya'nın yaptığı hava saldırılarına baktığımızda evvelsi gün Sayın Başbakanımız da bunu açıkladı, 4 bin 200 civarında yapılan hava saldırılarının sadece 191 tanesi doğrudan DAİŞ hedeflerine yönelik olmuştur. 30 Eylül'de Rusya'nın başlattığı hava saldırıları, bugüne kadar yüzlerce sivilin de ölümüne neden olmuştur. Ortada DAİŞ'le mücadele değil, Esed rejiminin verdiği koordinatlar çerçevesinde ılımlı Suriye muhalefetine ve sivillere yönelik bir hareket yürütülmektedir. Bunun DAİŞ'le mücadeleyle, terörle mücadeleyle en ufak bir ilgisi yoktur."

"Daha önce de ifade ettiğimiz gibi özellikle Bayırbucak Türkmenlerinin de bulunduğu Türkmen Dağı, Cisr Eş Şuğur, İdlib hattı üzerinde DAİŞ vs. yoktur, buradaki insanların DAİŞ'le bir ilgisi yoktur. Bunlar, onurlu, özgür bir şekilde yaşamaya çalışan Suriye vatandaşlarıdır. Bunların bir kısmı Bayırbucak Türkmenleri olması itibarıyla bizimle de özel ilişkileri var. Ama buraya dönük askeri operasyonların, hava saldırılarının DAİŞ'le mücadeleyle uzaktan yakından en ufak bir ilgisi yoktur."

'TÜRKİYE'NİN MÜCADELESİNDE TABLO NET'

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Türkiye'nin IŞİD ile mücadele bağlamında neler yaptığına bakıldığında ortada çok daha net bir tablonun olduğunu görüldüğüne işaret etti. Bugüne kadar 123 ülkeden yaklaşık 34 bin kişiye, IŞİD terörüyle ilişkili olduğu şüphesinden hareketle ülkeye giriş yasağının konulduğunu bildiren Kalın, aynı şekilde, 89 ülkeden yaklaşık 2 bin 800 şüphelinin, sınır dışı edildiğini belirtti. Kalın, bu çerçevede Türkiye'de yapılan operasyonlarda bin civarında kişinin yakalandığını, bunların önemli bir kısmının yargıya sevkedildiğini söyledi.

İbrahim Kalın, zaman zaman hala dile getirilen, "Türkiye, DAİŞ'le mücadele etmiyor ya da yabancı terörist savaşçıların geçişine izin veriyor" gibi iftira ve yalanların ne kadar asılsız temelsiz olduğunu görmek açısından bu rakamları hatırlatmakta fayda gördüklerini belirtti. Türkiye'nin, IŞİD ile mücadele uluslararası koalisyonunun bir parçası olduğunun altını çizen Kalın, "Hava sahasını ve üslerini uluslararası koalisyona açmıştır ve DAİŞ'e karşı yürütülen operasyonlar, aynı zamanda bizim hava sahamız ve üslerimiz üzerinden yürümektedir. DAİŞ'le mücadeleye Suriye bağlamında, Irak bağlamında destek veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz" dedi.

'EN UFAK BİR TEREDDÜT YOK'

Özellikle Irak'ta son günlerde gündeme gelen Başika kampı ile ilgili tartışmayı da bu bağlamda ele almak gerektiğini ifade eden Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü: 

Haberin Devamı

"Türkiye, eğitimci askerlerini, muharip değil bunlar, eğitimci askerlerini buraya Irak hükümetinin ilgili bakanlarının bilgisi dahilinde, Musul valisinin bilgisi dahilinde DAİŞ'le mücadele için göndermiştir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi bizim hiçbir ülkenin toprak bütünlüğü ya da egemenliği ile ilgili en ufak bir tereddüdümüz, sorunumuz yoktur. Hatta tam tersine hatırlarsanız 2008, 2009, 2010 yıllarında 'Irak artık parçalansın, bölünsün, böyle yürümüyor' denildiği zamanlarda da Irak'ın toprak bütünlüğünü en fazla savunan ülke Türkiye olmuştur ve ilkesel duruşumuz elbette değişmemiştir. Bu konu ile ilgili Irak hükümeti ile yürüttüğümüz müzakereler devam ediyor. Bu sorunun çözümü ve daha doğru bir çerçeveye oturtulması için de ilgili birimlerimiz temaslarını sürdürüyorlar."

Haberin Devamı

Kalın, IŞİD ile mücadele bağlamında Suudi Arabistan'ın başkanlığında başlatılan bir İslam Ülkeleri Koalisyonunun gündeme geldiğini ve bununla ilgili bir çalışma başlatıldığını ifade etti.

Kalın, "Özellikle bunun iki temel ayağının olduğunu ifade etmek isterim. Birincisi, askeri güvenlik ve istihbarat noktasında işbirliğinin artırılması, ikinci olarak da terörle özellikle DAİŞ, El-Kaide gibi İslam inancını istismar eden örgütlerle dini, fikri ve toplumsal düzeyde mücadele bağlamında iki önemle ayağa sahiptir bu. Her ülke, DAİŞ ve El-Kaide gibi terör örgütleriyle kendi bireysel imkanları çerçevesinde mücadele ediyor. Ama bunlar arasında tam bir koordinasyonun sağlanması, ortak stratejilerin geliştirilmesi ayrıca önem arz ediyor."

"İkinci olarak da dini, fikri ve toplumsal düzeyde bu tür örgütlerin inancımıza yönelik istismar faaliyetlerini önlemek ayrıca önem arz ediyor. Bu bağlamda da bir dizi faaliyet şu anda planlanıyor" diye konuştu.      

'NASIL BİR MÜCADELE ORTAYA KOYUYORLAR'

Haberin Devamı

Konuşmasında 123 ülkeden 34 bin kişinin sadece Türkiye'ye girerken yasak konulup gönderildiğine işaret eden Kalın, "Şu soruyu sormak lazım. Acaba bu insanların geldiği bu kadar ülke DAİŞ'le mücadele konusunda nasıl bir mücadele ortaya koyuyor, ne tür tedbirler alıyor, kaç kişiyi sınır dışı etmiş, nasıl bir istihbarat paylaşımı yapıyor? Bunları hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda var. Zira tek taraflı olarak Türkiye'ye yönelik bu tür ithamları, zaman zaman duyuyoruz, duymaya da devam ediyoruz. Bunları reddettiğimizi ifade etmek isterim" değerlendirmesinde bulundu.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin vatandaşların ziyaretlerine açıldığını belirterek, "Yoğun talebi karşılamak için de arkadaşlarımız gerekli çalışmaları yaptılar. Burası milletin evi olarak bütün vatandaşlarımıza açıktır. Vatandaşlarımız, internet sayfamız üzerinden başvurmak suretiyle burayı ziyaret edebilirler. İnşallah bu sayıyı artırarak devam ettireceğiz" açıklamasını yaptı.


5 YIL SONRA YENİ GELİŞME

Mavi Marmara katliamından beş yıl sonra Türkiye ve İsrail heyetleri ikili ilişkileri onarmak için İsviçre’de bir araya gelmişti. İsrail basını iki hafta önce, görüşmede beş maddelik bir yol haritasının kabul edildiğini öne sürmüştü. Reuters haber ajansına konuşan bir Türk yetkili, İsrail ile görüşmelerde nihai tabloya yaklaştık. Çok uzun sürmez diye düşünüyoruz" demişti. Hürriyet’e konuşan Ankara’dan bir yetkili de “Gazze’ye ablukanın kaldırılması yolunda ilerleme var” ifadesini kullanmıştı.


Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail’de yayınlanan Haaretz gazetesinde çıkan bir habere göre, geçen hafta mecliste partisi Likud’un milletvekillerine Türkiye ile varıldığı iddia edilen mutabakatla ilgili açıklamalarda bulundu. İsrail Başbakanı görüşmelerin Gazze’ye yönelik abluka ve Hamas’ın Türkiye’deki faaliyetleri nedeniyle geciktiğini kaydetti. 


Netanyahu’nun milletvekillerine, Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi için şart koştuğu Gazze’ye yönelik ablukanın kaldırılması konusunda geri adım atmayacaklarını söylediği iddia ediliyor. Söz konusu yetkili Netanyahu’nun “Denizden ablukayla ilgili politikamızı değiştirmeyeceğiz. Gazze’ye ekipman geçiriyoruz ve kentin yeniden imarını destekliyoruz ancak güvenliğimizden ödün veremeyiz” dediğini belirtti.

BAKMADAN GEÇME!