Türkiye’den kovulunca Türkçeye bile küsmüştüm ama vatandaşlık istiyorum

· Kendisi İstanbul doğumludur.
Hemen Vatopoulos’a sorduk:
- Hangi ilçe veya semtte doğdunuz?
· Yeniköy’de doğdum. Babam Robert Kolej mezunu döşemelik malzeme tüccarıydı. Bir dönem Gümüşsuyu’nda oturduk. Ben İstanbul’daki Avusturya Lisesi mezunuyum.
Necmettin Bitlis, kendisine “Elias” diye hitap ederken, adını not defterime yazmasını istedim:
- Adınızı “İlias” diye yazdınız. Aslında “İlyas” değil mi?
· Evet, öyle...
Avusturya Lisesi’den mezun olduktan sonra Avusturya’da kimya makinelerine dönük mühendislik öğrenimi gördüğünü vurguladı:
· 10 yıl kadar Avusturya’da kaldım. Sonra Yunanistan’a döndüm.
Lise yıllarında Türk Genç Milli Basketbol Takımı’nda oynadığını, sayı krallığı bulunduğunu belirtti:
· Ailece Türkiye’den kovulunca Türkçe’ye küstüm. 38 yıl hiç Türkçe konuşmadım.
- Türkçe konuşmaya Polisan Hellas operasyonuyla birlikte mi başladınız?
· 4 yıl kadar Adana’da Sasa’nın yönetiminde bulundum. O zaman yeniden Türkçe konuşmaya başladım.
Kullandığı kelimelerin eskilerde kaldığını kaydetti:
· Örneğin ben “tayyare” derdim, siz şimdi “uçak” diyorsunuz. Sizin şimdi “sözlük” dediğinize ben “lugat” derdim.
- Polisan Hellas işiyle birlikte Türkiye’ye geliş-gidişleriniz artacak değil mi?
· Öyle olacak.
- Türkiye’ye kırgınlığınız, Türkçe’ye küskünlüğünüz küllenmeye başladı mı?
Duraksadı, yutkundu:
· Ben artık doğduğum ülkenin vatandaşı olmak istiyorum. Bana Türkiye vatandaşlığı verilsin.
Necmetin Bitlis’e döndüm:
- İlias Bey’in Türk vatandaşlığına dönüşü konusunda yardım edecek misiniz?
· Elimizden geleni yaparız.
Polisan, çoğunluk hisseleri İspanyon Artenius’un elinde bulunan PET granül ve preform tesisini kuruluş değeri olan 55 milyon Euro’nun epey altında, 7.5 milyon Euro’ya alarak yeni bir fırsat kapısı açmış oldu.
Bu operasyon, artık Polisan Hellas’ın Genel Müdürü olan İlias Vatopoulos’a Türk vatandaşlığı kapısını açar mı?

Paris’te çok meşhur oldun artık bizi de tanımazsın

PARİS Moda ve Tekstil Fuarı Premiere Vision Başkanı Philippe Pasquet, görevli kadın ve erkeklerin kıyafetlerini işaret ederek şu anonsu yaptı:
- Fuarımızın bu güzel kostümlerini Türk modacı Atıl Kutoğlu tasarladı.
O sabah Premiere Vision’un gazetesinin arka kapağında yer aldığını görünce heyecanlanan Kutoğlu, Başkan’ın anonsuyla dünya basının önüne çıkarken Yünsa ve Deri Tanıtım Grubu’nun (DTG) katkısını unutmadı:
- Kostümlerin kumaşını Yünsa üretti. DTG de o kostümlere eşlik eden ayakkabı ve çantalar için destek verdi.
Premier Vision’da 250 görevli, onun tasarladığı kıyafetlerle etrafta dolaşırken, ocak ayı sonunda tanıtılan Vodafone Red’e dönük projesini düşündü:
- Vodafone Red’in özel müşterilerine hizmet veren 100 görevlinin kıyafetlerini tasarladım. Vodafone Red’e hazırladığım deri iPhone ve iPad kılıfıyla endüstriyel tasarıma da yöneldim.
Onu en çok duygulandıran da iki çocukluk arkadaşı, Dice Kayek markasını Paris’te yaratan Ece ve Ayşe Ege kardeşlerin gönderdiği mesaj oldu:
- Atıl, buralarda çok meşhur oldun. Artık bizi tanımazsın. Kreasyonların çok güzel.
Kutoğlu’na övgü mesajını atan arkadaşları, Dice Kayek imzasıyla ortaya koydukları “İstanbul Contrast” koleksiyonuyla Londra’daki Victoria&Albert Museum’un Jamel Prize’ının kısa listesine girmişti. Koleksiyon geçen aralık ayında Victoria&Albert Museum’daki törende ödüle layık görülmüştü.
Dice Kayek’in “İstanbul Contrast” koleksiyonundan seçilen “Ayasofya”, “Kubbe” ve “Kaftan”, diğer finalsitlerin eserleriyle birlikte Victoria&Albert Museum’da 11 Aralık 2013’ten itibaren sergilenmeye başlandı. 21 Nisan 2014’e kadar sürecek Jamel Prize 3 Sergisi’ni bugüne kadar 100 bine yakın ziyaretçi gezdi.
New York Times’a, “Türkler yeni dizisini buldu” yorumuyla yansıyan telefon dinleme kayıtları karşısında reytingi düşük olsa da modacılarımızın başarılarını yansıtmak istedim.