Türkiye’de şirketler

MERKEZ Bankası 1990 yılından bu yana her yıl şirketlerin mali tablolarına dayanan sektör analizi çalışması yapıp bulgularını kamuoyu ile paylaşıyor. Bu çalışmanın 2004 yılına ait verileri geçenlerde yayınlandı.

Çalışma 6 bin 632 kamu ve özel sektör şirketini kapsamaktadır. Bunlardan 6 bin 628 adedi özel sektör şirketidir. Özel sektör şirketlerinin yüzde 51’i imalat sanayinde, yüzde 22’si ticaret sektöründe ve yüzde 10’u inşaat sektöründe faaliyet göstermektedirler.

Çalışma ekonominin yapısını anlamaya yönelik olarak ilginç bulgulara ulaşıyor. Kimi bulgular tahminlere paralel rakamsal değerler verirken, kimi bulgular ise birçok kişi için yeni sayılabilecek nitelikteler.

DEĞİŞEN YAPI

Daha ayrıntılı yorumları daha sonra yapmak üzere bazı sonuçları satır başlarıyla özetlemekte fayda var:

Şirketlerin dövizde açık pozisyonu
(döviz yükümlülükleri ile döviz varlıkları arasındaki fark) dolar olarak da, yurt dışı satışları içindeki pay olarak da artıyor. Çalışmada kapsanan şirketlerin dövizdeki açık pozisyonu 2003 yılında 2 milyar doların altındayken, 2004 yılında 3.5 milyar dolar civarına gelmiş. 2004 yılında şirketlerin dövizdeki açık pozisyon toplam yurt dışı satışlarının yüzde 29’una yaklaşmış.

Çalışmanın kapsadığı özel sektör şirketlerinin 2004 yılında toplam banka borçlarının yüzde 37’si kısa vadeli, yüzde 63’ü uzun vadeli kredilerden oluşuyor. Bu dağılım şaşırtıcı. Ayrıntılara girildikçe, şirketlerin banka borçlarının yüzde 76’sının yabancı para kredilerden olduğunu öğreniyoruz. Yani, şirketlerimiz TL kredisi fazla kullanmıyorlar. Kullandıkları TL kredilerinin yüzde 80’i kısa vadeli kredilerden oluşuyor.

Toplam banka kredilerinin yüzde 59’una yakın bir bölümünü imalat sanayindeki şirketler kullanıyor. İmalat sanayi içinde banka kredilerinden en fazla pay alan alt sektör ise tekstil. Tekstil sektörünün bankalardan kullandıkları kredilerin yüzde 85’i döviz kredileri. Ama, döviz kredilerinin ancak yüzde 37’si uzun vadeli krediler. Bu sektördeki TL kredilerinin ise yüzde 12’si uzun vadeli. Kısacası, tekstil sektörü döviz kredilerine yaslanmış durumda, ama kredilerin vadeleri tüm ekonomiye göre daha kısa. Tekstil sektöründeki bu dağılım şirketlerin büyüklüğüne göre de çok radikal bir farklılık göstermiyor.

İmalat sanayindeki yapı değişmesini şirketler bazında yapılan çalışmada da görmek mümkün. Çalışmada kapsanan şirketlerin toplam yurt dışı satışlardan aldıkları paylar sektörlere göre ciddi boyutta farklılıklar gösteriyor. Örneğin, toplam yurt dışı satışlardan aldıkları pay tekstil sektöründe 2002 yılında yüzde 28.7 iken, 2004 yılında yüzde 21.1’ düşmüş. Buna karşılık, bu pay ulaşım araçları sektöründe aynı dönemde yüzde 20.9’dan yüzde 27’ye fırlamış.

ÖLÇEK EKONOMİSİ

Genelde ekonomik faaliyetler büyük ölçekli şirketlere doğru kaymaktadır
. Büyük ölçekli şirketler kredi piyasasından daha fazla pay alabilmekte, tedarikçilerine ödeme şartlarını kabul ettirebilmekte ve satışlarını küçük ve orta ölçekli şirketlere göre daha fazla artırıp daha kárlı olarak çalışabilmektedirler.

Bu konulara gelecek hafta yer vereceğim.
Yazarın Tüm Yazıları