Türkiye’de kadın olmak ceza mı?

Sağlık Meslek Liseleri'nde kız öğrencilere bekaret kontrolü uygulanacağı yönünde haberler ortalığa düşüp özellikle kadın milletini delirtirken, posta kutuma bir mail düştü.

Bir kadın, A. E. Güven, bu ülkede mevzuatı, bürokrasiyi bilmediği için başına gelenleri anlatıyordu.

Bu yüzden katlanmak zorunda kaldıklarını...

Okuyunca hak verdim.

Yaşadıkları son derece aşağılayıcı.

Daha hafif bir sözcük bulamadım.

Olacak şey değil.

Tamam kanunlar var, uygulama böyle, mevzuat öyle gerektiriyor ama bir de akıl var mantık var. Üstelik karşınızdaki bir kadın. Ayrıca Tıp ilmi de, yasalar kadar belirleyici bir bilim dalı.

Bir kadın olarak onun başına gelenlerden ben de utandım.

Bakalım siz ne diyeceksiniz?

*

Altı yıl evil kalıyorsun...

Herkesin başına gelebileceği gibi ilişkin bitiyor. Birbirinin boynuna çökmeden, ayrılmaya karar veriyorsun. Ortak alınmış bir karar olduğu için, avukat tutmaya bile gerek duymuyorsun.

Hakimin karşısına çıkıyorsun, şiddetli geçimsizlik falan, boşanıyorsun.

Ya da sen öyle zannediyorsun!

Kimse bilgi vermediği için senin bundan haberin yok.

Gerçekten de onlar boşandıklarını zannederek evlerine gidiyorlar.

Oysa gerçek öyle değil.

Meğer mahkemenin boşanma ilamı ellerine geçmemiş, karar geldiğinde evde değillermiş, her ikisi de ilamı bu yüzden görememiş.

O kağıt olmayınca ne oluyor?

Sen ve eski kocan istediğin kadar kendinizi boşanmış sayın, devlet nezlinde hálá evlisiniz. Nitekim olay, yeniden başkalarıyla evlenmeye karar verdiklerinde patlıyor.

Bunlara ‘‘Ne münasebet siz başkalarıyla evlenemezsiniz’’ deniyor.

‘‘Neden?’’

‘‘Siz zaten birbirinizle evlisiniz?’’

‘‘Yahu boşandık, bir buçuk yıl oldu!’’

‘‘Biz de öyle gözükmüyor’’

Haydiiii, işin yoksa uğraş dur.

*

En büyük engel, iddet müddeti denilen bir illet.

Boşandıktan sonra 9 ay kadar evlenemiyormuşsun.

Neden?

Ya bir önceki kocandan hamileysen?

Haydaaa.

Şimdi de hamile olmadığını kanıtlamak zorundasın.

Öykünün bundan sonra çok sevimsiz.

Neredeyse bekaret kontrolü gibi bir şey bu, hamile olmadığını ispatlamak. Mahkemeye dilekçe vereceksin. Mahkeme seni bir hastaneye sevk edecek. Oradan hamile olmadığına dair rapor alacaksın. Mahkemeye getireceksin, ondan sonra yeniden evlenebileceksin.

Halbuki ev tutulmuş, eşyalar ve ruhun hazır ama sen evlenemiyorsun.

Bürokrasinin boktan gereklerini yerine getirmek zorundasın.

En felaket olan o hastanedeki kontrol bölümü.

Regl olmana rağmen hamile olmadığını bizzat tahlillerle ve tuşe kontrolüyle kanıtlamak zorundasın.

Niye kardeşim?

Mümkün mü adet gören bir kadının hamile olması?

Değil!

Ama işte Türkiye'de yaşıyoruz.

Bunlara katlanmak zorundasın.

Acılar ve kanlar içinde muayenen tamamlanıyor, ‘‘Evet hamile değilmişsiniz’’ deniyor.

İhtiyacın olduğu o rapor elinde dururken, ağlamaktan başka bir şey elinden gelmiyor.

*

Ve sonuçta Türkiye'de yaşayan bir kadın, şöyle düşünmeye başlıyor:

‘‘Bu ülkenin vatandaşı olduğum için bugün utandım. Bir kadın olarak utandım. Bundan sonra devlet kapısına herhangi bir işim düşmesin diye dua edeceğim. Bu kadar mantık dışı ve yobaz bir düzenin içinde olmaktan nefret ettim. Kim ne dersin bu ülkede kadın olmak bir ceza...’’
Yazarın Tüm Yazıları