Türkiye’de bürokrasi yeniden yapılanmalı

Demokrat Türkiye Partisi'nin yeni Genel Başkanı Mehmet Ali Bayar, Yener Süsoy'a Türkiye’de bürokrasinin yeniden yapılanmak zorunda olduğunu söyledi.

Kültürümüz, bizi geleceğe taşıyacak

Sevgili Mehmet Ali Bayar, ‘‘makul çoğunluk’’ havaalanında Kuran'ı neden öptüğünü pek anlayamadı sanki.

- Amerika'dan Türkiye'ye gelirken arkadaşlarıma tembih ettim; ‘‘Şaşaalı, tantanalı, konvoylu karşılama istemiyorum, kimseyi rahatsız etmeyelim’’ diye. Baba ocağımız Adapazarı ayağa kalkmıştı, onlara da çok sıkı tembih ettim; ‘‘Depremi hálá bütün acılarıyla yaşayan bir şehirde siyasi şov yapılmasın’’ dedim. Babamın 11 yıl önceki vefatından bugüne kadar eşim ve iki küçük çocuğumla hep gittiğimiz gibi yine Adapazarı'na gittik. Gazeteciler var diye ben bunu yapmazlık edersem eğer, toplum benim yalancı olmamı bekliyor demektir. Ben hiç böyle bir insan olmadım, bundan sonra da aynı dürüstlükte olacağım. Bir Türk Müslümanın önüne herhangi bir yerde eline Türk bayrağına sarılı Kuran gelirse onu öpüp başına koyar. İnşallah benim bu hareketimi kimse eleştirmiyordur, aksi halde Türkiye kendine olan inancını kaybetmiş demektir. Geleneklerimiz, kültürümüz, değerlerimiz bizi geleceğe taşıyor. Biz yere düşen ekmeği üç kere öpüp alnımıza koyan gelenekten geliyoruz. Bunun ne sosyal sınıfla, ne dünya görüşüyle, ne inançla ilgisi var, bu bir kültür.


Cuma namazlarına hep gidiyordum, gideceğim

Bir de gelelim cuma namazlarına, tam bitti derken yeniden başa mı dönüyoruz?

- Ben çocukluğumdan beri cuma namazlarına giderim. Arkadaşlarım şaşırırdı, Fransızca eğitim veren bir okulu bitiren, Amerika'da okuyan, modern, çağdaş, dünyevi bir insan nasıl olup da camiye gider diye. Babam, Uğur'la beni camiye ilk götürdüğünde 12 yaşındaydım. Marmaris'te tatildeyken bile sessizce camiye giderdik. Orada bayram namazına giderken arkadaşlar bizimle dalga geçerdi; ‘‘Taş yağmurundan kurtulacağız sayenizde’’ diye. Dışişleri'ndeki arkadaşlara sormuşlar, hepsi benim camiye gittiğimi bilmediğini söylememiş. İşte mesele bu, kimsenin bilmesi gerekmiyor, ibadet gizli yapılır. En büyük yalancılık ‘‘Gitmiyorum’’ demem olurdu. ‘‘Siyasete girdim, artık cumaya gitmiyorum’’ dememi mi bekliyor insanlar? Bir insanın başka bir insan olmasını istiyorsanız, o zaman gidip aslında öyle olan insanı bulun. Bugüne kadar Amerika'da da olduğu gibi bundan sonra da cuma namazına gideceğim. 11 Eylül’den sonra Türkiye'nin model ülke haline gelmesinin sırrı burada. Hayatını çağdaşlıkla bildiği gibi yaşayan insan-ların aynı zamanda şahsi inançlarına, değerlerine de kendi bildiği gibi sahip çıkmalı. Dini siyasete alet etmek, Türkiye'yi çatışmalara götürür. Çağdaşlığı dinsizlik haline getirirseniz, Türkiye'de demokrasinin istikrarı, huzuru ortadan kalkar.


Türkiye vatandaşlığı imrenilecek bir şey olmalı

- Küçüklüğümden beri Türkiye'yi karış karış dolaştım, hatta lisede okuldan atılacak derecede devamsızlık yaparak babamın seçim gezilerine katıldım. Çankaya'daki Dışişleri Müşavirliği dönemimde de ülkemin dört bir yanını gezme imkanım oldu. Türkiye'nin her vilayetinde, her yerinde telefonu kaldırdığımda konuşabileceğim arkadaşlarım var. Sayın Süsoy, ben son derece ileriye dönük, gayet açık fikirli bir adamım. Her türlü yeniliğin denenmesine taraftarım. Bütün bunlardan dolayı bürokrasiyi kabullenemedim, bürokrasiden sıkıldım, bürokrasiden şikayetçiyim. Türkiye'de siyasetin birinci vazifesi bürokrasiyi yeniden yapılandırmak. En büyük ideallerimden biri de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını çevremiz coğrafyasının en imrenilen vatandaşlığı haline getirmek. Liderlik benim için kararları 100-0 değil, 51- 49, hatta 50-50' ye yakın bir noktada vermektir.
Yazarın Tüm Yazıları