Türkiye algısındaki hasar yokuş aşağı gidiyor

BRÜKSEL
Karşımızda bütün berraklığıyla duran olgunun adını koyalım.

Haberin Devamı

Taksim Gezi Parkı’ndaki direniş ve sonrasında meydana gelen olaylar, uluslararası camiada Türkiye denince akla gelen ilk başlık oluyor. Dünya, Türkiye’yi Taksim olayları ile birlikte algılıyor artık.
Ve penguen... Galiba o da süratle uluslararası bir simgeye dönüşmek üzere.
     
Dün Avrupa Birliği Komisyonu’nun Brüksel’deki merkezinde düzenlediği “Batı Balkanlar’da ve Türkiye’de İfade Özgürlüğü ve Medya/Sesini Çıkart” konulu konferansı gün boyu izledikten sonra varabileceğim en önemli sonucu bu şekilde özetleyebilirim.
  Bir önceki “Sesini Çıkart” (2012) konferansı 2011 yılı mayıs ayında yine aynı merkezde yapılmıştı ve o toplantıyı da baştan sona izlemiştim. Dolayısıyla her iki toplantıdaki Türkiye algısını karşılaştırabilecek durumdayım.
Türkiye, 2011 toplantısında o sırada daha çok Batı kamuoyunda da tartışma konusu olan gazeteci tutuklamaları çerçevesinde gündeme gelmişti. Ama bu pürüz bir tarafa konursa, ağır bir imaj sorunu söz konusu değildi Türkiye açısından.
Yaklaşık 450 kadar gazeteci, yazar, siyasetçi, akademisyen ve sivil toplum temsilcisinin katıldığı dünkü konferansın açılış konuşmalarında, daha sonra düzenlenen panellerde Taksim olaylarına yapılan vurgular ve buradan yola çıkılarak basın özgürlüğü konusunda getirilen eleştiriler, Türkiye’nin dünyadaki görüntüsü üzerinde ciddi bir gölgenin düşmüş olduğunu bir kez daha gösterdi.
Bu haliyle 31 Mayıs 2013’ün Türkiye’nin algısı bakımından bir milat haline geldiğini kabul etmemiz gerekiyor.
     
Durumu anlatabilmek için açış oturumundan bir-iki alıntı vermemiz yeterli olabilir. İlk konuşmacı Avrupa Parlamentosu’nun bir önceki başkanı, eski Polonya Başbakanı Jerzy Buzek’ti. Avrupa’nın en saygın politikacılarından biri olan Buzek, konuşması sırasında ifade özgürlüğünden söz ederken, konuyu birden Türkiye’deki son gelişmelere getirdi ve “Sosyal medyadan bir tehlike diye söz edildi” diyerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ismini vermeden bir göndermede bulundu.
Buzek, ardından “İstanbul’da bazı olaylar oldu, ancak insanlar bunu radyo ve televizyonlardan
öğrenemedi”
diye ekleyerek sosyal medyanın üstlendiği role değindi. Buzek, Türkiye’de ifade özgürlüğünün içinde bulunduğu durum konusunda “Kaygılıyız” diye konuştu ve ayrıca polisin gösterilerin bastırılmasında aşırı güce başvurmasını eleştirdi.
Avrupa Birliği’nin dönem başkanlığını yapan İrlanda’yı temsilen katılan bu ülkenin Devlet Bakanı Fergus O’Dowd da konuşmasında Buzek gibi sözü Taksim’deki olaylara getirdi ve “Olayları izlemek isteyen vatandaşların penguenlerle karşılaşınca başka mecralara yöneldiklerini, sosyal medyanın bu anlamda belirleyici bir rol oynadığını” belirtti.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Medya Temsilcisi Dunja Mijatoviç’in konuşması da Türkiye’ye dönük kuvvetli eleştirilerle doluydu. Mijatoviç, bütün Balkan ülkelerinde ve Türkiye’de de “medyanın durumunun kötüleştiğini” söyledi, bu arada Taksim olaylarına değinerek, “Bugünlerde Türkiye’de gazetecileri hedef alan yeni bir taciz kategorisi görüyoruz. Göstericileri izleyen gazetecilere karşı neredeyse hiçbir ayrım gözetilmeden aşırı güç kullanılmıştır” dedi.
AGİT Medya Temsilcisi, “Türkiye’de ifade özgürlüğü alanında büyük boyutlarda sorunlar” bulunduğunu belirterek, 60 tutuklu gazetecinin durumunu ve 30 bin internet sitesinin bloke edilmesini somut sorunlar arasında sıraladı, “Hükümet kuvvetli bir siyasi irade göstermediği takdirde bu sorunların hiçbiri düzelmeyecek” diye konuştu... Mijatoviç, ayrıca bütün hükümetlere “Ellerinizi medyadan çekin” çağrısında bulundu.
     
Toplantının ev sahibi olan AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle de “Ben çocukken hastalandığımda annem ateşimi ölçmek için koltuk altıma termometre koyardı. Bir demokrasinin termometresi de medyadır. O demokrasinin durumunu öğrenmek istiyorsanız medyasına bakmalısınız” diye başladığı ilginç bir konuşma yaptı.
Ancak çocukluğuna yaptığı bu atıftan sonra konu Türkiye’ye geldiğinde eleştirisini sakınmadı Füle: “İstanbul ve diğer yerlerdeki son olayların ilk günlerinde ana akım medyanın sağırlaştırıcı sessizliği ve medyayı hedef alan kaygı verici polis eylemleri aslında böyle bir konferansa ne kadar ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor”.
Dün öğleden sonraki son panelde konuşan Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Kenan Özdemir de üçüncü ve dördüncü yargı paketleriyle ifade özgürlüğü alanında sağlanan gelişmeleri anlatırken, salondaki bazı Türk ve yabancı katılımcıların ayağa kalkıp “Duran Adam” pozisyonuna geçmeleri de Türkiye’deki protestonun Brüksel’e düşen bir izdüşümüydü.

Yazarın Tüm Yazıları