Türkeş: Boş bir itham

Güncelleme Tarihi:

Türkeş: Boş bir itham
Oluşturulma Tarihi: Nisan 06, 2017 10:38

Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" iddialarına ilişkin, "Darbe girişimi, darbe girişimidir. Bunun kontrollüsü, kontrolsüzü olmaz. Bunun üzerinden şike yaparak ikbal elde etmeye kalkana 'ruh hastası' denir. Ben Türkiye'de böyle ruh hastaları olduğunu düşünmüyorum. Onun için bu boş bir ithamdır." dedi.

Haberin Devamı

Türkeş, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.

Kamuoyunda konuşulan anketlere ilişkin değerlendirmede bulunan Türkeş, seçmenin kendini saklamak istemesi halinde hiçbir şeyin yapılamayacağını vurguladı. Türkeş, bu konuya ilişkin bir hatırlatmada bulunmak istediğini belirterek, şunları söyledi:

"2007 seçimiydi, hiç kimse 'Ben AK Parti'ye oy verdim.' demiyordu. 2007 seçimlerinde, kime sorsanız 'Ben AK Parti'ye oy vermedim.' diyordu. AK Parti, en ciddi oyunu aldı, 341 milletvekili ile Meclis'e geldi ama vatandaşa soruyorsun, o karşı tarafın saldırısına karşı kendini korumaya aldığı için 'Ben vermedim.' diyor.  Bir gün ben Siteler'e gittim, bir işim var. Bir odada oturuyoruz, bir kumaşçıda oturup çay içiyor ve sohbet ediyoruz. Bir usta var, dükkanın sahiplerinden biri var ve bir kişi daha var. 'Abi, ne olacak, bu işler, seçimin sonucu?' falan dediler. Ben dedim ki, 'Siz oy verdiniz AK Parti iktidara geldi. Biri 'Ben vermedim', öbürü 'ben de vermedim.' dedi. Öbürü 'Ben de vermedim.' deyince dedim ki 'Ben burada kavga çıkartırım.' Ben o zaman MHP milletvekiliyim. Dedim ki 'Benim vermediğim açık. Bir taneniz daha muhtemelen vermemiş olabilirsiniz ama odada 4 kişi olduğumuza göre ikiniz AK Parti'ye oy verdiniz. Şimdi bana burada yalan söylemeyin. Burada bu yalanın alemi yok.' dedim. Ben yarı tatlı, yarı sert girince dedi ki o arkadaş 'Abi, doğru söylüyorsun. Ben AK Parti'ye oy verdim.' Dedim ki 'Niye söylemiyorsun?' Dedi ki 'Abi çok tepki oluyor, söylemiyoruz.' Şimdi bu, kamuoyu yoklamalarına cevabımdır. 'Ben kararsızım' diyor. 'Sandığa gider misin?' diye soruyorsun 'Gitmeyebilirim.' diyor ama sonra ertesi gün adam saat 8'de sandığın başında duruyor. Bilemezsin. Onun için ben bu kamuoyu yoklamalarına sempati ile bakmam."

Haberin Devamı

"(KONTROLLÜ DARBE) DEMEK, ÇOK VAHİM ŞEYLERİ ORTAYA ÇIKARTIR"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" açıklamalarına ilişkin soruya Türkeş, şu yanıtı verdi:

"Darbe girişimi, darbe girişimidir. Bunun kontrollüsü, kontrolsüzü olmaz. Bunun üzerinden şike yaparak ikbal elde etmeye kalkana 'ruh hastası' denir. Ben Türkiye'de böyle ruh hastaları olduğunu düşünmüyorum. Onun için bu boş bir ithamdır. İkincisi, geçen gün bir konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanı da zikretti. Bu konuda anamuhalefet dediğimiz, alternatif iktidar sorumlusu demektir. Elinde herhangi bir bilgisi, belgesi varsa, hükümete, hukuğa bir şekilde intikal ettirmesi gerekir. Yani, bu söylenip de sonra omzunu silkip yanından yürüyüp gideceğin bir laf değil. Çok ciddi bir laf, çok ağır bir itham. 'Kontrollü darbe' demek çok vahim şeyleri ortaya çıkartır. Bunun için ben bugünün siyasetçilerinin daha beyanlarında sorumlu, ciddi olmaları gerektiğini düşünüyorum. Tabii bunun üzerine birçok şey söylenebilir ama bunu burada keselim."

Haberin Devamı

"BİR SAYGISIZLIK OLARAK ALIYORUM"

Türkeş, "Muhalefetin 16 Nisan sürecinde izlediği politikaya 'kafa karıştırma siyaseti' şeklinde değerlendirmelerde bulunuluyor. Sizce de öyle mi?" şeklindeki bir soru üzerine, "Bir kere mevcut siyasi parti seçimlerinde bundan sonrakiler farklı olacak. Niye? Cumhurbaşkanı olmak isteyen şahsiyet yüzde 60-65 hatta 70'i hedefleyerek bir siyaset kampanyası diyen bir siyaset gütmesi lazım. Kampanyayı öyle yapması lazım." ifadesini kullandı.

"Yani, 'Ben AK Parti siyaseti yaparım, AK Parti'ye gönül verenler bana oy versinler.' MHP'ye gönül verenler öyle diyebilir, CHP öyle diyebilir ama şimdi yeni cumhurbaşkanlığı sisteminde, muhalefettekilerin çoğunluğunun gözünden kaçırdığı odak budur." diyen Türkeş, şöyle devam etti:

Haberin Devamı

"Yüzde 60-65'i,70'i hedeflemen lazım cumhurbaşkanı olabilmek için. Niye? Çünkü, 50 artı bir alacaksın, 50 artı biri hedeflersen alamazsın. Daha üstünde bir şey yüzde 60, yüzde 70 dediğinde toplumun birçok kesimini hedef alan bir siyaset yürüteceksin. Orada da en önemlisi saçmalamayacaksın. Öyle bir sabah kalkıp, lokantayı kapatıp öbür sabah kalkıp muhtarları fesheden adamın, Türk siyasetinde bana göre yeri olmaz. Bir kere muhalefetin anlaması, görmesi gereken budur.

Bir de birçok yerde söylediğimi söyleyeyim. Türkiye, 90 yıllık cumhuriyet tarihi içinde hiç deli seçmedi. Hangi parti olursa olsun istisna yok, bütün partilerden gelen, kendilerine göre siyaset yapan ama aklı başında insanlardır. Türk milletinin yüzde 50'den fazlası, belki yüzde 60'ı bir cumhurbaşkanını seçecek, o da akar akıl bir şey olacak. Yani bir sabah kalktığında kahve kapatacak, öbür sabah fal kapatacak. Bu Türk milletine saygısızlıktır, Türk milletinin irfanına saygısızlıktır. Türk milletinin demokrasi kültürüne saygısızlıktır. Şahsa değildir saldırı. Ben bunu Türk milletine bir hakaret, bir saygısızlık olarak alıyorum."

Haberin Devamı

"BAŞKANLIK SİSTEMİNİ KUVVETLE SAVUNUYOR"

Geçen pazartesi günü Alparslan Türkeş'in ölüm yıl dönümünde mezarı başında anıldığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da ziyarette bulunduğu hatırlatılarak, "Babanız hayattayken başkanlık sistemine ilişkin düşüncelerini dillendirmişti ve kamuoyuyla da paylaşmıştı. Bu kapsamda sizinle özel olarak paylaştığı hususlar oldu mu?" şeklindeki bir soru üzerine Türkeş, "Bu tarz yani kategorik olarak böyle bir konuşmayı hatırlamıyorum. Olduysa bile üzerinden zaman geçtiği için hatırlamıyorum." dedi.

Alparslan Türkeş'in 20 Nisan'da vefatının 20'inci yılı olduğunu belirten Türkeş, şunları kaydetti:

"Rahmetlinin kitaplarında benim bulabildiğim 78-79 yıllarındaki Temel Görüşler, 9 Işık Kitabı'nda o dönemdeki bu koalisyonların uzun ömürlü olmayışını dikkate alarak, başkanlık sistemini kuvvetle savunuyor. Bunun halk oymasıyla yapılması gerektiğini savunuyor. Yani, direkt tek dereceli, halka sorularak bir başkanın seçilmesini ve cumhurbaşkanı, başbakan gibi ikili sistemin giderilmesi gerektiğini savunuyor. Bu gayet net. Bunun ötesinde hatta gazeteci yazar Taha Akyol, bir yazısında 1973'teki bir kitabında da olduğundan bahsediyor. Benim bulduklarım 78-79'daki yayımlananlarda var ama ondan 5-6 sene önceki makalelerinde, yazılarında da olduğunu söylüyor Taha Bey. Doğrudur, o iyi bir araştırmacıdır.

Haberin Devamı

1980'de işin çarpıcı tarafı, Türkeş 12 Eylül ihtilalinden sonra 'tek adam rejimi istiyor ve bunun için anayasa değişsin' diyor diye idamla yargılandı. Türkiye ne gariplikler yaşadı geldi bugüne kadar. Bunu düşünebiliyor musunuz? Bugün bizim 'özgürce halka soralım, halk istiyorsa böyle yapalım.' dediğimiz şeyi 1978-79'da rahmetli Türkeş kitabında yayınladı diye, başkanlık sistemi ki, o da 'ihtilal olsun da böyle kural getirelim.' demiyor, gayet açık kitapta 'bunun mutlaka halka sorulup referandum yoluyla gerçekleşmesi gerekir.' diye yazdığı halde idamla yargılandı bundan sebep. Ama Türkeş'in aramızdan ayrılmasının 20. yıl dönümü. Onun için bugünün şartlarında şık bulmuyorum 'yaşasaydı şöyle derdi, böyle derdi' demeyi ama elimizde deliller var, kitaplar var, yazılar var. Artı bundan sebep de yargılandı."

Başbakan Yardımcısı Türkeş, "Sayın Cumhurbaşkanımız dün Bursa'ya gitmeden önce, biliyorsunuz Külliye'ye yakın mezar. Kendi başına sadece oradan Millet Camisi'nin imamını yanına almış, gitmişler orada Kur'an okumuşlar, dua etmişler. Çok saygın, çok güzel bir davranıştır. Sizin aracılığınızla Sayın Cumhurbaşkanımıza da zarif jesti için ailem adına da çok teşekkür ediyorum." diye konuştu.

"SURİYE'DE SİVİLLER KATLEDİLDİ"

Başbakan Yardımcısı Türkeş, Esad rejiminin kimyasal silah saldırılarına ilişkin de şu açıklamalarda bulundu:

"Hakikaten çok vahşice bir şey, savaşın ötesinde kalkışmayı bastırmak denemez, savaş denemez. Kimyasal silah ile sivil insanlar katledildi, 'nokta'. İkincisi, savunmalar da doyurucu değil. Rejim yapmıştır ve maalesef sivil insanlara karşı yapmıştır. Çocuk ve kadınlar öncelikli olarak maalesef hayatlarını kaybetmiştir. Bu tespiti yapmak lazım.

Bizim Suriye'deki Esed rejimiyle ilgili menfi kanaatimiz zaten başından beri vardı. Biz bunu muhafaza ediyoruz." diyen Türkeş, "Bu yönetimle Suriye'nin yönetilemeyeceğini çok uzun süredir hem Cumhurbaşkanımız hem Başbakanımız dile getirdi. Biz aynı katı tavrımızı muhafaza edeceğiz diye düşünüyorum." 

BAKMADAN GEÇME!