Türkçe rock ve Bulutsuzluk Özlemi

Geçtiğimiz hafta yazdığım ‘Türkçe Rock Nerden Nereye’ başlıklı yazıma çeşitli tepkiler geldi. Her zaman olduğu gibi hepsini okudum.

İçinde küfür barındırmayan, saygı sınırları içinde kalan ve ilgili konuda fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olma nezaketini göstermiş tüm okurlara kısa da olsa yanıt verdim.

Daha önce çeşitli yazılarımda dikkat çektiğim bir konu da, bizim memlekette takım tutar gibi müzik türü, hatta grup tutuluyor olmasıydı. Konuya bu eksende bakan kimi sevgili okurlar ‘Vay falanca gruptan nasıl bahsetmezsin’, ‘filanca gruba garezin mi var da onu yazmıyorsun’ türünde eleştiriler yapmışlar.

Bu eleştirilerin belki en enteresanı ise bir meslektaşımdan geldi. Milliyet Gazetesi televizyon eleştirmeni sevgili Sina Koloğlu geçtiğimiz salı günü yazdığı yazısında benim yazıma da değinme nezaketini göstermiş. Satırlarını aynen alıntılıyorum:

‘Geçtiğimiz hafta Hürriyet’in Cumartesi ekinde ‘Popvirüs’ köşesinde Tolga Akyıldız ‘Türkçe Rock Nereden Nereye’ diye bir yazı yazmış. Bulutsuzluk Özlemi’nden tek satır yok. Burada net bir şekilde söylüyorum; seversin, sevmezsin, dinlersin, dinlemezsin ama ‘Türkçe rock’ yapılıyorsa bu ülkede, bu işin başında bu grup vardır. İstedikleri kadar görmezden gelsinler, bu gerçeğin değiştirilmesi maalesef mümkün değil. Bu kadar da net konuşuyorum. Çünkü yeter artık yani!’

Şimdi sevgili Sina Koloğlu bir televizyon eleştirmeni olarak bu konuyu niye bu kadar üzerine alınmış diye düşünebilirsiniz. Bilmeyenler için açıklayayım; Sina Koloğlu aynı zamanda Türkiye’nin köklü rock gruplarından Bulutsuzluk Özlemi’nin klavyecisidir.

Demek ki, epeyce sinirlenmiş. Baksanıza ‘Çünkü yeter artık yani’ diye bitirmiş yazısını. Siniri ne düzeye gelmişse; ben ve benim gibilerin Bulutsuzluk Özlemi’ni görmezden gelerek Türkçe rock’la ilgili kimi gerçeklerin üzerini örtmek gibi gizli amaçlarımız olduğuna inanmış kendisi.

SİNA KOLOĞLU ÇOK SİNİRLENMİŞ

Siz sevgili okurları pek ilgilendirmez belki ama konuyla ilişkisi olduğu için kısa bir hikaye anlatacağım. Bundan yıllar önce ben tıfıl bir rock müzik sevdalısı iken, beni elimden tutup Bulutsuzluk Özlemi konserine götürmüş, en önden kıyak bir koltuğa yerleştirip sonra klavyesinin başına geçmiş çok sevdiğim bir ağabeyimdir Sina Koloğlu.

Ağabey-kardeş ilişkimiz bununla da sınırlı kalmaz. Galatasaray Lisesi sıralarından kaynaklanan bir başka ağabeylik durumu daha vardır benim için. Yani bu dünyada Bulutsuzluk Özlemi’ni ne kadar sevdiğimi, Türk rock’ı içindeki yerini gayet iyi bildiğimi yakınen bilir Sina Koloğlu.

Peki niye böyle bir şey yazmış? Cevabı çok basit: Sinirlenmiş... Televizyon eleştirmeni olduğunu unutacak kadar hem de. O yazıda sadece Türkçe rock’ın bir kesitini, diğer bir deyişle belirli bir satış bantının üzerinde satmaya başladığı dönemi ele aldığımı göremeyecek kadar sinirlenmiş. Sanki, Türk rock tarihi üzerine kapsamlı bir araştırma yapmışım da, maksatlı olarak Bulutsuzluk’u görmezden gelmişim gibi davranmış... ‘Bu adam, bize gelene kadar Erkin Koray’dan, Moğollar’dan, Cem Karaca’dan bile bahsetmemiş, dur şu yazıyı bir daha okuyayım belki yanlış anlamışımdır’ deme ihtiyacını duymamış.

Evet, Bulutsuzluk Özlemi’nin Türk rock’ı içindeki önemini gayet iyi biliyoruz. Ve kendilerinden yine o eski yıllardaki gibi güçlü şarkılar yazmalarını, çağın koşullarına uygun kayıtlar yapmalarını bekliyoruz. Ama maalesef bir süredir kendilerini tekrarlamaktalar. Ve -grubun klavyecisinin görüşlerini referans alarak söylüyorum- birilerinin onları yok etmeye çalıştığına dair komplo teorileri geliştirmekle meşguller sanıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları