Türkan Sultan yeniden beyazperdede

Güncelleme Tarihi:

Türkan Sultan yeniden beyazperdede
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2013 06:00

İlk kez 1982 yapımı “Seni Kalbime Gömdüm” filminde birlikte çalışan Türkan Şoray ve Selim İleri, 31 yıl sonra yeni bir film için bir araya geldi. Şoray, İleri’yi uzun bir aradan sonra senaryo yazmaya ikna etti ve ortaya “İlk ve Hep Aşkım” filmi çıktı. Ünlü sanatçı, yakında bir starın yalnızlık öyküsünü anlatan bu filmle beyazperdede boy gösterecek.

Haberin Devamı

İlk olarak “Seni Kalbime Gömdüm” filminde birlikte çalışmışsınız. Sizi biraz geçmişe götüreyim. Neler hatırlıyorsunuz o döneme dair?
Türkan Şoray: Benim filmografimde çok farklı bir yerdedir o film. Senaryosu beni inanılmaz etkilemişti. Çok severek oynamak istedim ve orada Selim Bey’in dünyasını anlamaya başladım. Romanlarında yarattığı dünyada da o kadar müthiş ki, Selim Bey’in sinema yeteneğinden nasıl yaralanırım diye düşündüm. Böylece daha sık buluşmaya başladık. Ortak sinema aşkımız dolayısıyla bizim için o buluşmalar ve sinema sohbetleri vazgeçilmez bir hale geldi.
Selim İleri: Ayvalık’ta bir film çekiminden gelmiştim. Atıf Yılmaz ve Deniz Türkali bana Türkan Şoray’ın benden bir senaryo yazmamı istediğini söyledi. Bizim Türkan Hanım’la tanışıklığımız çok eskilere dayanıyor ama hiçbir yakınlığımız yoktu. Sadece ben onun çok koyu, çılgın noktasında bir hayranıydım. Böyle bir teklif alınca çok sevindim. Sonra buluştuk. Yaptığımız film, çok etkileyici ve önemli bir film oldu. Çok da iyi bir hâsılat elde etti. Ama sonra Türkan Hanım’la aramızda bir kopukluk oldu. Birçok proje üretilmek istendi, olmadı.

TÜRKAN ŞORAY SELİM İLERİ FOTOĞRAFLARI 

Türkan Hanım, Selim Bey’le birçok ortak noktanız var sanırım...
Türkan Şoray:
Hüzne yatkınlığımız, mizacımız ve duygusallığımız aynı. Giderek bir ruh kardeşliği oldu aramızda. Ben onun bir bakışından duygularını anlayabiliyorum.

Selim Bey, bir de siz o dönem “Asker Mektubu”nun senaryosunu yazmış ama filmini çekememişsiniz, neden?

Selim İleri: Sinemanın o günkü koşulları... “Asker Mektubu” çekmeyi çok istediğim bir filmdi ama o yıllarda bu tarz filmler hiç ilgi çekmiyordu. Olmadı. Ardından “Ayda Yıkanan Kadın”a çalıştık, o da olmadı. Sonra ben zaten senaryodan uzaklaştım...
Türkan Şoray: Evet, “Asker Mektubu”nun çok güzel bir hikâyesi vardı ama o dönem bu filmlerin hiç seyircisi yoktu. Biliyorsunuz, sinema bir sanat ama diğer tarafı ticari oluşum. O dönem cesaret edemedik. Gişe de çok önemli. Birçok güzel projeyi içimiz acıyarak erteledik.

“ARTIK SENARYO YAZMAM” DİYORDUM
Şimdi yeni bir film için bir aradasınız. Yeniden birlikte çalışmak için neden bu kadar beklediniz?
Türkan Şoray:
Selim Bey, “Artık film senaryosu yazmayacağım” diyordu. Ben de üstüne gitmek istemedim.
Selim İleri: Size yazmayacağım demedim. Teklif ettiğinizde ne dedim? “Sizin için seve seve yazarım” dedim. Ben 20 yıl aradan sonra ilk kez senaryo yazıyorum. Türkan Hanım olmasaydı zaten böyle bir şey düşünmezdim. Senaryo yazmayı kafamdan silmiştim. Çünkü sinema çok değişti. Ben Yeşilçam tadına bağlı kalmış bir insanım. Hele dizi yazmayı bir daha hiç düşünmüyorum.

Bir sinemacı ve edebiyatçının işbirliği nasıl?
Selim:
Türk filmleri esinli, Fransız filmleri tadında...
Türkan Hanım, yeniden seyirciyle buluşacak olmanız neler hissettiriyor size?
Türkan Şoray: Tekrar sinema yapacağım ve seyircimle buluşacağım için mutluyum. Farklı duygular içerisindeyim. Bir de bir film yapmanın en güzel tarafı, ön heyecanı. Üretme aşaması ve onun hayali, heyecanı, aşkın ilk dönemindeki heyecanlarına benzer.

STAR SONSUZDUR
Peki, yeni film fikri nasıl oluştu?

Türkan Şoray: Aslında önce başka bir film projesi vardı aklımda. Bir gün balkonda otururken, kendi yaşamımdan, annelik duygusundan yola çıkarak bir dünya kurmuştum...
Selim İleri: Sonra bana telefon etti, “Bir film yapmak istiyorum, bana yardımcı olur musun?” dedi. Ben artık senaryo yazmadığımı söyledim ama projesini anlatınca çalışmak istedim. Zaten kendisi başımın üstünde yeri olan, hayatımda en sevdiğim insan. Çalışmaya başladık.
Türkan Şoray: Sonra bir gün Selim Bey’e bir izleyicimden gelen mektubu okuttum, çok etkilendi.
Selim İleri: Okuyunca “İşte hikâye bu!” dedim.
Türkan Şoray: “Ben öbür hikâyeyi yazmayacağım, bunu yazmak istiyorum” dedi. Ben de “peki” dedim.
Sizi neden o kadar etkiledi bu mektup?
Selim İleri: Mektubu okurken şunu düşündüm; bir starın anlamı nedir? Kaç kuşak üzerinde etkisi vardır? O etki ne kadar güçlüdür ki aradan uzun zaman geçse de devam etmektedir? Dünyada starlık sistemi çöktü diyorlar ama bence öyle değil. Star diye bir şey var ve Türkan Şoray dünya çapındaki önemli bir örneğidir. İçeri girdiğinde kalabalığın donup kaldığı bir insan tipidir star. Türkan Hanım da bunun Türkiye’deki en önemli temsilcisidir. Ben her ne kadar senaryo yazmayacağımı söylesem de kafamda hep bu star imajından yola çıkarak bir şey yazmak vardı. Yeni nesilden birinin hayranlık mektubu okuduğumda da “star sonsuzdur”dan bir hikâye üretebilirim diye düşündüm.

Türkan Hanım’ın koyu bir hayranı olduğunuzu söylediniz az önce. Peki o hayran mektubunu kıskandınız mı?
Selim İleri:
Hayır, tam tersine Türkan Şoray’a âşık olduğum yılları anımsattı bana. O mektupta biraz da kendi maceramı gördüm, ondan da cesaret alarak “Buradan bir şey çıkarabiliriz” dedim.
Tükan Şoray: Son derece hüzünlü, kalplere dokunacak, insanın içini acıtacak bir hikâye oldu.

FİLMDE KENDİMİ OYNAMAYACAĞIM
Türkan Hanım kendisini mi oynayacak bu filmde?
Selim İleri:
Bu film, bir sinema oyuncusunun hayatı değil. Bir starın yaşamla boğuşması. Dışarıdan bakıldığında tanınmış biri ama iç dünyasında sonsuz bir yalnızlığın içinde. Senelerce özverilerle yaşamış olması etrafında kurulu bir hikâye.
Türkan Şoray: Bu filmdeki karakterde, bütün dünya starlarından esinlenilmiş. Evrensel bir star hikâyesi. Bu karakter yalnız ben değilim yani.
Selim İleri: Bu, Elizabeth Taylor ya da Sophia Loren de olabilirdi. O insanların iç dünyalarını deşen ve toplum tarafından neden bu kadar sevildiklerini anlatmaya çalışan bir hikâye...

Türkan Hanım, geçtiğimiz yıl “Sinemam ve Ben” kitabınız çıkana kadar sevenlerinizden uzak kaldınız. Neden böyle bir mesafe oluştu?
Türkan Şoray:
O kitap, 1,5 senemi aldı. Çok haklısınız, onun öncesinde çok uzun bir ara oldu. Sebebi de şuydu; benim hikâye yaratma yeteneğim var. Bunu övünerek söylerim ama senaryo yazamıyorum. Uzun sinema yolculuğumda çok güzel senaryolarda oynama şansım oldu. Erdoğan Tünaş, Bülent Oran ve sevgili Safa Önal’ın yazdığı unutulmaz senaryolar sinema kariyerimde bana çok şey kattı ama her zaman böyle güzel senaryolar yazılamıyor, bulunamıyor. İstediğim senaryo ekibini kuramadım. Aslında beni deli gibi heyecanlandıracak bir senaryo yazdıramadım. Bir de gişe sorunu vardı. Komediler ya da çok ağlatan filmler gişe yapıyordu. Bu kararsızlık beni film yapmaktan alıkoydu. O yüzden bir duraklama dönemi oldu ama hep içimde “Ne yapsam?” diyordum, sonunda bu filmi yaptık. Bu arada Osman Şahin de benim için bir hikâye yazıyor. Sırada o film var.

Sinemadan emekli olmak gibi bir düşünceniz olmadı, değil mi?
Türkan Şoray:
Hayır, hiç öyle düşünmedim. Fiziğim sinemaya elverişsiz hale gelse bile, yönetmen olarak devam edebilirim. Benim sinemadan uzak durabilmem mümkün değil.

Filminizin ismi ne olacak?

Türkan Şoray: Kızım Yağmur’un bana Sevgililer Günü’nde yazdığı karttaki “İlk ve hep aşkım” kelimeleri beni çok duygulandırdı, hatta okurken ağladım. O yüzden filmin ismi de “İlk ve Hep Aşkım” oldu.

Filmdeki starın ismi ne olacak?
Selim İleri:
Süreyya Koral.

Ne zaman çekmeyi planlıyorsunuz?
Türkan Şoray: Hüzünlü bir hikâye olduğu için sonbahar mevsimini uygun gördük. Eylül-ekim gibi çekmeyi planlıyoruz. Hikâyede bomboş bir ada var, yağmurlar, şimşekler var, kadının fırtınalı, inişli çıkışlı dünyası var... Şimdiden heyecanlanmaya başladım, içim kıpır kıpır.

Yıllar sonra bu film için bir araya geldiniz ama bu son filminiz olmayacak, değil mi?
Selim İleri:
İnşallah bu son değildir. Türkan Hanım’la bir şeyler daha yapmak isterim.

Türkan Hanım, bu filmde yeniden yönetmen koltuğuna da oturmak ister misiniz?

Türkan Şoray: Hayır, hayır. Başkası yönetecek ama kim olacağı henüz kesinleşmedi.

Haberin Devamı


HÜRRİYET, YOL ARKADAŞIM GİBİ
Bu yıl, Altın Kelebek’in 40’ıncı yılı. Ödüller 11 Haziran’da sahiplerini bulacak. Siz de yıllarca üst üste Altın Kelebek ödülü almışsınız...
Türkan Şoray:
Evet, 27 kez her sene üst üste canım seyircim beni onurlandırdı. Bu kelebekler beni hep mutluluğa uçurdu. Hürriyet gazetesinin benim dünyamda başka bir yeri vardır, yol arkadaşım gibidir.

Haberin Devamı


DEĞİŞMEYEN AŞKIM SEYİRCİM YAĞMUR DA O AŞKA RAKİP
Son olarak size şunu sormak istiyorum Türkan Hanım; kızınız Yağmur’un size “İlk ve hep aşkım” dediğini söylediniz. Peki sizin ilk ve hep aşkınız sinema mı, yoksa kızınız Yağmur mu?
Türkan Şoray:
Benim yıllardır değişmeyen aşkım seyircim ama o aşka bir rakip geldi; Yağmur. Evlat aşkı tarifi imkânsız bambaşka bir şey. Bu iki aşk da karşılıksız sevgi hayatımı dolduran.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!