Türk tekstili artık AB’nin tam üyesi

Verheugen ile Mandelson, Bülent Başer’i "High Level Group" (Yüksek Düzey Grubu) üyeliğine davet ediyor: "Türk tekstil sektörünün büyüklüğü ve sizin Euratex’teki pozisyonunuz gereği sizi High Level Group’un tekstil ve hazır giyim konusundaki çalışmalarına şahsen katılmanızı arzu ediyoruz."

Mektupta bütün üyelerin hazır bulunacağı bir toplantının 23 Şubat 2006’da Brüksel’de gerçekleşeceği Başer’e bilgi olarak veriliyor.

Verheugen ile Mandelson, Başer’e High Level Group’un neden ve ne zaman kurulduğunu şöyle hatırlatıyor: "High Level Group, 2004 başında AB Komisyonu’nun 29 Ekim 2003’ten itibaren Avrupa’da tekstil ve hazır giyimin geleceği üzerine rekabet koşulları konusunda öneri formülleri üretmek amacıyla kuruldu. High Level Group komisyon üyeleri, Parlamento’dan 2 üye, vekillerin yanı sıra tekstil şirketlerinin yöneticileri ve derneklerin yöneticilerinden oluşuyor."

Mektuba göre, High Level Group ilk tavsiye raporunu 30 Haziran 2004’te yayınlamış. Raporda ticaret politikası, patent hakları, araştırma-geliştirme, eğitim-öğretim gibi sektörde rekabeti etkileyen çok sayıda değişik konuya yer verilmiş.

Verheugen ile Mandelson, raporun önemini şöyle vurguluyor: "AB Komisyonu, ’2005 Yılından Sonra Tekstil ve Hazır Giyim-High Level Group’un Tekstil ve Hazır Giyim Konusunda Önerileri’ adlı bildirisinde bu tavsiyelere, Avrupa’da kullanılacak ölçülerin listesiyle birlikte yer verdi. Ayrıca, High Level Group’un hem daha önce derinlemesine tartışılmayan bu sorunları çözmek, hem de 1 Ocak 2005’ten sonra elimine edilen ihracat kotalarının etkilerini gözlemek için çalışmalarına devam etmesini tavsiye etti."

Avrupa’daki tekstil ve konfeksiyon şirketlerini çatısı altında toplayan, AB nezdinde de önemli ağırlığı olan Euratex’in yönetiminde Türkiye’yi Umut Oran, Bülent Başer, İzzet İlle ve Ruşen Çetin temsil ediyor. Dört Türk tekstil ve konfeksiyoncusu Euratex’in kararlarında etkili oluyor.

Bülent Başer, AB Komisyonu High Level Group üyeliğine çağrılmasını, "Türk tekstil ve hazır giyim sektörü AB’ye tam üye oldu bile" diye yorumluyor.

Bu başarı, Türk tekstil sektörünün Avrupa’daki gücünü gösteriyor...

Ancak, sektör son iki-üç yıldır kendini "gözden çıkarılmış" hissediyor. Bu, TL’nin güçlenmesi üzerine dışarda kaybettikleri rekabet avantajını ikame edecek desteği görememekten kaynaklanıyor.

İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Yönetim Kurulu Başkan Vekili Yaşar Acar, bir seyahatte kendini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a tanıtırken, "Ben yıldızı sönen sektördenim" diyerek, içinde bulundukları durumu özetliyor.

Erdoğan’dan şakayla karışık, "Benim sönen yıldızlarla işim olmaz" yanıtı alıyor...

Türk tekstil ve konfeksiyon sektöründekiler şimdilerde "ayakta zor duruyoruz" havasındayken Başer’e AB’den gelen "tam üyelik" gibi davet, hiç de yıldızlarının sönmediğini ortaya koyuyor...

Zaman kaybetmemek için Tüpraş’ı gece devraldılar

KOÇ Grubu, perşembe gecesi 4 milyar 140 milyon dolarlık ödemeyi hem de tek kalemde gerçekleştirerek Tüpraş’ın yüzde 51 hissesini devraldı. Cuma sabahı da Tüpraş’ın yönetimi, hızla Koç’a geçti...

Böylesine büyük tek bir kalemde ödeme için özel tören düzenlenmesi planları, ağır kış koşullarına takıldı. Koç Grubu, bunun üzerine gece-gündüz demeden Enerji Grubu Başkanı Erol Memioğlu ve Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci arasında sade bir imza töreniyle Tüpraş’ı devralmayı yeğledi.

Peki Koç Grubu neden böyle yapmıştı? Soruma yanıtı, Koç Grubu’nun en tepedeki yöneticilerinden birinden aldım: "Artık fazla zaman kaybetmek istemiyorduk. Peşin paramız, hazır bekliyordu. Bir an önce ödemeyi yapıp, Tüpraş’ı devralarak yola koyulmak istedik. Perşembe öğleden sonra başlatılan para aktarımı akşam saatlerine kadar sürdü. Bu yüzden arkadaşlarımız imzayı gece atmak zorunda kaldı. Biz de hemen Tüpraş’ta işe koyulduk."

Koç Grubu, 4 milyar 140 milyon doları peşin yatırırken özelleştirmede "tek kalemde ödeme rekoru"nu da ele geçirdi... Koç, Tüpraş’la dünyanın ilk 200 şirketi arasındaki yerini de aldı...

Sıra yeni başarılara geldi...