Türk sineması eleştiriye muhtaç

Sevgili Fatih Altaylı, bir gazetenin başında olsam, şu anda gazetelerde sinema eleştirmenliği yapanlara satır yazırmazdım diye yazmış. Şansız bir yazı olmuş.

Belli ki yazıyı, acelesi olduğu bir anda, gazete yazarlığının ve eleştirmenliğin fonksiyonları üzerinde fazla düşünmeden kaleme almış.

Fatih Altaylı’ya göre, son yılların en çok seyirci toplayan filmlerinin hepsi Türk filmiymiş. ‘Millet bu filmleri beğeniyor olmalı ki’ diyor, ‘milyonlarca kişi salonları dolduruyor. Son yıllarda ciddi bir patlama yapan Türk sinema sektörünün üretimini beğenmeyen ise sadece eleştirmenler.’

***

Bir kere eleştirmenlik ve makale yazarlığı halkın beğenisini yansıtmak için yapılmaz. Bu konuya birazdan yine geleceğim.

Ama hadi şimdilik diyelim ki, herkesin beğendiği bir filmi eleştirmen de övmek zorundadır. Öyle olsa bile Türk filmlerini herkes beğenmiyor ki. Beğense, Türk filmleri yurtdışında da izleyici rekorları kırar, uluslararası saygın yarışmalarda ödüle boğulurdu.

Fatih Altaylı’nın başarı kriterinin yerellikle sınırlı olmadığına inanıyorum. Türk filmleri yerel başarılarını, küresel arenaya taşıyamadıklarına göre uluslararası standartları henüz yakalayamadılar. Herkes tarafından değil sadece bazı Türkler tarafından beğeniliyorlar. İşte bu noktada, devreye eleştirmenin girmesi gerekiyor. Yani sinemayı halkın beğenisinin üstünde kavrayabilen, yönetmenin ve yapımcının becerisinin üzerinde yorumlayabilen uzmanların.

***

Eğer gazete eleştirisi, halkın beğenisine tercüman olmak ve yönetmenin, yapımcının becerisine alkış tutmaktan ibaret olursa, Türk sineması işte asıl o zaman hapı yuttu demektir. Türk sineması bugün eğer dününü, bir ölçü aşmayı becerebildiyse bunu eleştirmenlerin de varlığına borçlu.

Buraya kadar yazdıklarım işin ticari başarı boyutuyla ilgiliydi. Yazdıklarımın tümü sadece sinema için değil diğer tüm sanat dalları, bilim ve fikir eserleri için de geçerli.

Ticari başarının yanı sıra işin bir de sanatsal, bilimsel, fikri başarı boyutları var.

Eğer başarı, halkın beğenisiyle sınırlı kalsaydı dünya ve insanlık hiç ama hiç ilerleyemezdi. Akvaryumundan memnun balıklar, kafesinden memnun maymunlar gibi yaşayıp giderdik.

***

Halkın beğenisini küçümsüyor değilim. Uzun vadede halkın beğenisi de sonunda genellikle doğruyu bulur. En doğru yönetim biçiminin demokrasi olmasının nedeni de bu uzun vadeli haklılıktır. Halk kısa vadede yanılabilir, yanlış bir kişiyi lider olarak seçebilir. Hatta hatasını bir, iki seçim dönemi boyunca tekrarlayabilir de. Ama uzun vadede doğruyu bulacaktır. Doğruyu bulmanın garantisi de fikir özgürlüğüdür.

Eleştirilerini beğenmediği yazara satır yazdırmayan yayın yönetmeni deverinin artık çok gerilerde kaldığına inanmak isterim.

Ne o? ‘Quis custodiet ipsos custodes?’, yani ‘Gardiyanların bekçiliğini kim yapacak?’ sorusunun cevabını düşünmediniz mi yoksa?

En iyi 10 Türk şarabı

Geçen hafta ünlü Wine Spectator dergisinin Dünyanın En İyi 100 Şarabı listesinden ayıkladığım, 25 şaraplık bir liste vermiştim. Wine Spectator jürisinin önem verdiği bir kriter ‘X’ faktörü olarak adlandırdıkları şarabın verdiği ‘excitement’ duygusu. Yani ‘can’ faktörü ve şarabın verdiği ‘heyecan’. Aşağıdaki listeyi hazırlarken de ‘can’ faktörüne önem verdim.

Örneğin Doluca DLC Cabernet Sauvignon-Merlot 2002 bence, listede önüne koyduğum iki şaraptan da içim olarak daha güzel bir şarap. Ama tamamen Türkiye’ye özgü bir üzüm türü olan Boğazkere ile yapılmış şaraplar bana çok daha heyecanlı geliyor. Listenin sonunda yer alan şarabı ise Ertuğrul Özkök geçen gün yazısında övdüğünden, yazarlık kariyerimi tehlikeye atmamak için listeye dahil ettim.

1. Doluca ‘Karma’ Boğazkere-Merlot 2002

2. Kavaklıdere Boğazkere 2000

3. Doluca ‘DLC’ Cabernet Sauvignon-Merlot 2002

4. Şato Kalecik Fransız Kupaj 2002

5. Kavaklıdere Kalecik Karası 2001

6. Sarafin Fume Blanc 2002

7. Sarafin Chardonnay 2002

8. Şato Kalecik Kalecik Karası 2002

9. Kavaklıdere Narince 2001

10. Doluca ‘DLC’ Öküzgözü 2002

Fiyat Performans Kontenjanı

Tekel Buzbağ 2002 (5 YTL’ye daha iyisi yok)

Ertuğrul Özkök Kontenjanı

Denizli Şiraz

Mehmet Ali site açtı

Yıllar öncesinin unutulmaz İnternet reklamında ‘Benim sitem var’ diye övünen Banu Alkan’ın sitesinin temelleri çürüye dursun, Mehmet Ali Erbil bomba gibi bir siteyle hayranlarının karşısında. mehmetali.com bugüne kadar gördüğüm en iyi Türk ünlüsü sitesi.

Sitenin siz bu yazıyı okurken resmen açılmış olması gerekiyor. Henüz açılmadan önce özel izinle gezdiğimde en beğendiğim yönü, tasarımının Mehmet Ali Erbil’in renkli ve deli dolu kişiliğini çok iyi bir şekilde yansıtıyor olmasıydı. Zadaca Digitalmedia tarafından hazırlanan sitenin en büyük eksisi sadece Flash oynatıcısı ile izlenebilmesi (Flash sitenin ruhuna çok uygun bir seçim onu da belirtmek gerekir), standart versiyonunun olmaması. Ancak Zadaca’dan Cüneyt Devecigil, bu eksikliğin farkında olduklarını ve çok kısa bir süre içinde HTML versiyonunun da yayına gireceğini müjdeliyor.

Site içeriği, ziyaretçilerini memnun edecek kadar zengin gerçi ama bir ay sonra açılması planlanan ‘Fan Club (hayran kulübü)’ bölümüyle iyice renklenecek. Bu bölüm açıldığında, üyeler Mehmet Ali Erbil’in evinden yayın yapan video kameraya bağlanabilecek, onunla buluşabilecek, evini gezebilecek, sohbet edebilecekler.
Yazarın Tüm Yazıları