Turizm yüzümüzü tam güldürmüyor

İHRACATTAN sonra, ikinci önemli döviz kaynağımız olan turizmde, özellikle son birkaç yıldır sevindirici gelişmeler oluyor.

Bacasız fabrika olarak adlandırılan turizm; minimum maliyetli döviz girdisi ve istihdam sağlaması, 37 sektörü doğrudan etkilemesi ve nitelikli işgücü talep etmesi nedeniyle ekonomik açıdan, lokomotif bir sektör olarak göze çarpıyor.

Turizm, 2004 yılında da yüzümüzü güldürdü. Turizm Bakanlığı verilerine göre; 2004 yılı Ocak-Aralık aylarında, ülkemizi ziyaret eden yabancı sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25’lik artışla 17 milyon 517 bin 610’a ulaştı. Ülkemize gelen yabancıların yüzde 61’i OECD, yüzde 28’i Doğu Avrupa ülkelerinden, kalanı da diğer ülkelerden geliyor.

Ülkemize en çok ziyaretçi gönderen ülke sıralamasında Almanya yüzde 23 (4 milyon turist) ile birinci geliyor. İkinci yüzde 9 (1 milyon 605 bin) ile Rusya Federasyonu, üçüncü sırada ise yüzde 8 (1 milyon 388 bin) ile İngiltere yer alıyor. İngiltere’yi Bulgaristan, Hollanda, İran, Fransa, Yunanistan, Avusturya, Belçika, Azerbeycan, İtalya, İsrail, Ukrayna ve ABD izliyor.

TANITIM YETERSİZ

Turizm sektörü, halen çok sayıda sorunla içiçe. Çözümlenemeyen sorunlar nedeniyle bacasız fabrika yeterince tütmüyor.
Özellikle tanıtım stratejimiz yeterli değil. İstanbul başta olmak üzere Kapadokya, Efes, Pamukkale, Antalya, Aspendos, Nemrut, Bodrum, Datça, Karadeniz, Ege, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, özellikleri olan turizm alanları. Türkiye’de turizm markası olabilecek özellikli bölgelerin sayısı oldukça fazla. İstanbul, Londra ve Paris gibi sağlam ve bilinen bir imaja sahip marka haline getirilebilir. Kapadokya ve Pamukkale Dünyada eşi olmayan doğal bölgeler. Öte yandanEfes, Aspendos veNemrut gibi tarihi değerler de, özel alan niteliğini taşıyor.

Klasik (deniz-kum-güneş, tarih-kültür turizmi gibi) turizm türlerinin yanısıra, pazarlardaki eğilim ve taleplere göre; sağlık, golf, yat turizmi ve macera turizmi yeterince değerlendirilemiyor.

KDV VE ÖTV

Turizmin bir de vergi sorunu var. KDV yönünden, Akdeniz ülkelerinin çoğunun gerisindeyiz.
Turizmde KDV Fransa’da yüzde 5,5, İtalya’da yüzde 10, Portekiz’de yüzde 5, Yunanistan’da yüzde 8 olmasına karşın Türkiye’de yüzde 18. KDV doğrudan turiste buna bağlı olarak da fiyatlara yansıtıldığı için, turizmi olumsuz etkiliyor.

Turizmle ilgili bir sorun da Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artışı ile ilgili...

Son ÖTV artışı ile bira, şarap ve yüksek alkollü içkilerde, yüzde 26’dan yüzde 120’ye kadar değişen zamlar, en çok all-inclusive (herşey dahil) uygulamasını yapan turizm sektörünü ve özellikle, Antalya yöresi turizmcilerini etkiledi.

Turizm sektöründe, uygulanacak fiyatlar, Ekim-Kasım aylarında belirlenmekte ve turizm fuarlarında, kataloglarda bu fiyatlar belirtilip, anlaşma yapılmaktadır. Antalya yöresine 2004’te 6 milyon 400 bin turist geldi. 2005’te ise 7 milyon turist bekleniyor.

Antalya yöresinde Turizm şirketlerinin yüzde 75’i her şey dahil fiyatı belirliyor. ÖTV artışı ile yapılan zamların, alkollü içkilerin fiyatlarına yansıtılması sonucu ortaya çıkacak artışlarının kişi başı yaklaşık 5.20-5.50 Euro arası olacağı tahmin ediliyor. Böyle bir durumda Antalya turizm sektörünün, yaklaşık 45-50 milyon Euro kaybı olacağı hesaplanıyor.

Beklenmeyen bu maliyet girdisinin uygulanması yerine, bunun sektör temsilcileri ile paylaşılması daha uygun olurdu. ÖTV artışı konusunda geriye dönüş olmayacağına göre, turizm sektöründe ‘KDV oran indirimi’ şeklinde yapılacak bir düzenleme, hem KDV konusunda diğer ülkelerle olan haksız rekabeti önler hem de ülkemize gelen turist sayısını ve turizm gelirini artırır.
Yazarın Tüm Yazıları