Türbanlı tasarımcının da olduğu İzmir defilesi

Podyumdan Ahu Yağtu, Didem Soydan, Hande Subaşı gibi ünlü mankenler geçiyor.

Mankenler bu kez tek bir tasarımcının değil, 10 tane genç moda tasarımcısı adayının kıyafetlerini sergiliyor.
Ve her tasarımcı kıyafetleri sergilenmeden önce barkovizyondan izlenen kısa videoyla davetlilere tanıtılıyor.
Sıra ona geliyor. Mehlika Hilal Kırca’ya.
Tasarımlarını yaparken flamingolardan etkilendiğini söylüyor Kırca.
Ama o konuşurken flamingoları değil, türbanlı oluşu ilk etapta ilgi çekiyor.
Çünkü İzmir’deyiz. İzmir sosyetesinin ağırlıkta olduğu, Kaya Oteli’nde düzenlenen bir defilede...
Daha da açarsak, Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen “Moda Tasarım Yarışması”nın finalinde.
Genç tasarımcı Kırca’nın videosu izlendikten sonra mankenler onun tasarımlarıyla podyumda yürüyor.
İzmir’e atfedilenlerden ve malum kamplaşmadan olsa gerek, türbanlı öğrencinin tasarım yarışmasında 350 aday arasından finale kalması dikkatimi çekiyor işte.
İzmir sosyetesinin olgun davranışı da...
Yoksa elbette önemli olan tasarlanan kıyafet.
Tasarımcının koluna yaptırdığı dövme ya da başına bağladığı türban filan değil. Buna bakılmadan tasarımın değerlendirilmesi iyi bir şey.
Ama fikrimi söyleyeyim; Kırca’nın flamingolardan esinlenerek yaptığı tasarımlar fazla caf caflı ve karmaşık geldi bana, beğenmedim.
Bu arada yarışmayı kimin kazandığını da söyleyeyim.
Mevlie Cesur adlı öğrenci.
Yakında onun adını moda tasarımcıları arasında sıkça duyacağız eminim...

Rox’ta dans şovu yapan ünlü fotoğrafçı

Bu yarışmanın bir jürisi de vardı elbet.
Siren Ertan, Sibel Arna, Nihat Odabaşı, Simay Bülbül, Mehmet Turgut gibi isimlerin de olduğu kalabalık bir jüri.
İşte bu jüri dünyası defile sonrası eğlenmek için Rox adlı mekana gitti.
Ben de onlarla beraber tabii... Gerçi önce tutturdum, “1888 ya da Marrakech’e filan gitsek?” diye. Meğer Marrakech kapanmış, Çeşme’deki şubeyi açmışlar çoktan. Hatta İzmirli gençler geçen haftalarda soğuğa rağmen Çeşme’deki Marrakech’te deliler gibi eğlenmiş.
Ama Rox da gayet iyiydi. Zaman zaman demode dans şarkıları çaldılar ama olsun. Türkçe çalınca zaten herkes kop kop koptu.
Özellikle de Nihat Odabaşı. Masanın üstüne çıkarak yaptığı “Gül Döktüm Yollarına” şovu nefisti.
Bir ara resmen Tarkan dans ediyor sandım.
Rox çıkışı ne yapıldı peki?
Bir İzmir klasiği olan kumru yenildi. Gecenin üçünde açık kumrucu bulmak kolay olmadı.
En sonunda Çifte Kumrular’ı söylediler, oraya gittik Sibel Arna’yla.
Kumruları mideye indirirken en çok şaşırdığımız şey ise bize servis yapan garsonun ses tonu oldu.
Öyle bir ses ki, insan ilk duyduğunda bir hayli ürküyor, kendini “Testere” filminde sanıyor. Meğer garson Ali ses tonuyla ünlüymüş. Sonradan Twitter’a yazınca kendisini, böyle söyledi İzmirliler...

Beyoğlu masaları

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, “Tek tip masa ve sandalye” yazısı üzerine aradı.
Sokağa taşan masa ve sandalyenin aynı tornadan çıkması gibi bir amaçları olmadığını söyledi.
“Nitelikli olsun istiyoruz sadece. Kumaşı eskimiş olmasın ya da plastik sandalye ve masa kullanılmasın.
Çünkü Beyoğlu tarihi bir bölge. Niteliksiz masa ve sandalyelerle sokakların kötü görünmesini istemiyoruz. Bütün hedefimiz buydu, başka bir amacımız yok.”
Demircan ayrıca “Kentsel tasarım” ofisi kurduklarından bahsetti. Ve ofisin Beyoğlu’nun estetik görünümü için neler yaptığından.
“Gelip görmelisin” dedi. En kısa zamanda gidip göreceğim.
Yazarın Tüm Yazıları