Türban...

PEKİ, niçin sadece türban sorun oluyor?Çünkü o kafanın üstünde ve gözüküyor...Öbürleri kafanın içinde ve gözükmüyorlar. Nasıl göreceksiniz; niyetleri, amaçları, hedefleri, tasarıları, planları...Bunları kimse bilemez.Ama türban?...Daha uzaktan bakınca, allı-yeşilli işte orada, kafanın tam üstünde ve apaçık.Her şeyi saklamak olası da, türbanı nasıl saklayacaksınız?Saklansa zaten gözükmez.*Ben her zaman kadınların daha mert, daha yiğit, daha dürüst olduğunu bilirim.Bu sorunda dahi niçin bakmıyorsunuz; erkekleri bir anda çağdaş-liberal ve hatta Atatürkçü kılığına giriverdiler.Bir anda ikiyüzlü olabildiler.Dönekler.Ama kadın öyle değil.Uzaktan bakınca gözüküyor; kimliği, rengi, amacı, düşüncesi, nerede ve neye ait olduğu.Nitekim; Çankaya erkekleri ayırt edemediği için hepsini çağırıyor da, kadınları taa uzaktan ayırt edebiliyor çağırmıyor...*Ne diyor Cumhurbaşkanı:‘‘Bazılarının cumhuriyetin yasalarına meydan okumak için saptırılmış bir din özgürlüğü fikrinin arkasına sığınmaları kabul edilemez...’’Bunu önceki gün söyleyen cumhurbaşkanı, ama bizimkisi değil... Söyleyen Fransa Cumhurbaşkanı Chirac.Niçin?..Çünkü şu günlerde onlar da türbanı tartışıyorlar ve demokrasinin beşiği Fransa, türbanı bir dinci dayatmanın simgesi olarak görüyor.Kamu alanında istemiyorlar.*Türban erkekler için olsaydı, neyse...Şimdi iktidardaki erkeklerin tümü atmışlardı türbanları. Lüle lüle saçları vardı; at kuyruğu, topuz, lepiska, perma, meçli, röfleli...Devlet Bakanı merdivenlerde postişini düzeltirken, Ekonomi Bakanı'na soracaktı:‘‘Rengini bir ton açtırsam mı?...’’Ve tümü resepsiyondaydı. Sorun yoktu...