Tüm garibanların milletvekili adayı

Güncelleme Tarihi:

Tüm garibanların milletvekili adayı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2015 01:17

10 yıldır Avrupa Konseyi’nde Türkiye Romanları temsilciliğini yapıyor. Şimdi Meclis yolunda. Karşınızda Özcan Purçu...

Haberin Devamı

“Arkadaşlar havaya sol yumruklarımızı kaldırıyoruz. Biz solcuyuz!” Bu ‘muhtırayı’ çeken abinin tonlamasını, akabinde kopan kahkahayı duymanız gerek. Çünkü yazarak anlatmak mümkün değil. Burası İzmir’in Roman mahallesi Ege... Sadece Dokuzlar Kahvehanesi’nde değil, her bir yerinde adeta bayram yaşanıyor. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir Roman, seçilebileceği bir yerden milletvekili adayı gösterilmiş, az mı? İşte, kahvedekilerin “Türkiye’nin Çipras’ı” diye hitap ettiği Özcan Purçu.

Bu hayat size ne öğretti?
Mücadele etmeden hiçbir şeyin elde edilemeyeceğini... Hayal kuracak ve bu hayalin peşinde koşacaksın. Bir de yürekten inanman şart.

Tüm garibanların milletvekili adayı


Sizin için atılan başlıklardan biri şuydu: “Naylon çadırdan Meclis’e.” Ne hissettiniz?
Çektiğim çileleri hissettim. Hâlâ naylon çadırda yaşayan çocuklarımız var. Bir onlara bakıyorum, bir kendime. Buraya, bu noktaya nasıl gelmişim, kendime hayret ediyorum. Zordu. Şimdi olsa belki başaramazdım.

Neydi motivasyonunuzu canlı tutan?
Haksızlıktı. Çocukken sürekli “Benim diğer çocuklardan eksiğim ne, annem-babam niye fakir, neden onlara böyle kötü davranıyorlar” diye düşünüyordum. Hep dışlanıyorduk. Bunlar beni kamçıladı. Eksikliğimi okulda bile hep çalışarak kapatmaya çalıştım.

Haberin Devamı

Tüm garibanların milletvekili adayı


Herkesten fazla çalışmanız mı gerekti?
Evet, tabii. Hep kendime saygın bir ortam kurmaya çalıştım. Romanlığımı öyle ötelemeye çalıştım. Bu yüzden liseyi birincilikle bitirdim. Çadırın içinde elektrik yok, su yok, tuvalet yok, banyo yok, böyle bir yer... Yaz-kış, bildiğiniz sera naylonun içindeydik.

Hatta okula annenizin terlikleriyle gidermişsiniz, öyle mi?

Ahhh daha neler neler! Romanlar, çocukları 13-14 yaşına geldi mi, evlendirir. Ama ben dedim ki “Okuyacağım.” Aslında bizim dünyamızda eğitim diye bir şey yok; olamıyor!

ROMAN ÇOCUKLAR OKUYACAK

Haberin Devamı

Tüm garibanların milletvekili adayı


Neden?
Çünkü biz yarın ne yiyeceğiz, onu düşünüyoruz. Romanların yüzde 96.5’i kayıtdışı işlerde çalışıyor. Yoksuluz. Bir de dışlanma, önyargı gibi unsurlarla savaşıyorsun. Hadi git de oku! Olamıyor işte... Roman çocuğu 12’sine geldi mi çalışacak, evine katkı sunacak. Babam sepet yapardı, anam köylerde satardı. O fakirliğin içindeydim, açtık, ne yapacağım, okuyacak mıyım yani? Öğretmenin verdiği defterle okula gidiyordum. Açlıktan ölen Roman çocukları hâlâ var. Biz bu ülkede hiç vatandaş olarak görülmedik.

Mazbatanızı alırsanız ilk ne yapacaksınız?
Bu mahallenin arka tarafına git, bir bak bakalım, sen böyle bir soğukta yaşayabilir misin? Üşüyorsun, görüyorum. Ama biz duruyoruz işte... Barınma sorunu önemli. Kendimi Roman çocukların eğitimine adayacağım. Hepsi okuyacak çünkü bu kısırdöngüyü ancak böyle kırabiliriz. 2005’ten beri Avrupa Konseyi’nde Türkiye Romanları temsilciliği yapıyorum. Mersin’de bir atölye kuruldu, altı aydır 32 Roman kadını kendi parasını kendi kazanıyor. 400 Roman çocuğunun gittiği bir etüt evi açtık.

Neden kamu yönetimi okumak istediniz?
Çadır, naylon, yemek, yiyecek gibi ihtiyaçlarımız için kaymakama giderdik.

Haberin Devamı

Tüm garibanların milletvekili adayı


Siz de kaymakam mı olmak istediniz?
Tabii ki. Yazılıyı kazanıyordum fakat mülakatlarda kalıyordum. “Nerelisin, şuralıyım, annen-baban ne iş yapar, hasır örer, tamam çıkabilirsin.” Mülakat bu kadar. Belki kaymakam olsam sadece kendime faydam dokunacaktı, belki sadece görebildiğim Romanlara yardım edecektim. Ama şimdi hepsine dokunabileceğim.

Peki, seçilebilecek bir yerden aday gösterilmenize şaşırdınız mı?
Hayır, hiç. Bunu 15 yıldır bekliyorduk.

Roman olmayanların bile adaylığınızdan bu kadar heyecan duyması ne hissettiriyor?
Biz damdan düştük, bize damdan düşen birileri lazım. Bu şu demek: Ayrımcılığa uğradık, yoksul bırakıldık. Dolayısıyla şu an sadece Romanların değil, ayrımcılığa uğramış, dışlanmış tüm kesimin, tüm garibanların milletvekili adayıyım.

Haberin Devamı

BİN YILLIK SULUKULE’Yİ YIKTILAR

Kentsel dönüşüm, kentsel felaket oldu. Bin yıllık Sulukule’yi yıktılar. O insanları Taşoluk’a gönderdiler. Öyle uzak ki... Ya benim Roman’ım karnını doyuramıyor, nasıl 500 lira aidat ödesin? Ailenin elinden evini alıyorsun, gidiyorsun 500 lira aidat! Hepsi o evlerden çıktı, şu an dışarıda, kuyu suyu içerek besleniyorlar. Verilen sözler hiç tutulmadı. 300-500 konut vermek derdimize derman değil.

JANDARMA BİZİ KARŞI DAĞA YOLLADI

Bizi sadece çalgı-çengi-oyun sanıyorlar. “Hep gülüyoruz, sürekli göbek atıyoruz” gibi bir şey yok. Avrupa’da bir yazar şöyle demişti: “Biz niye güleriz, niye eğleniriz biliyor musunuz? Açlığımızı unutmak için.” Bir gün bir traktörün arkasında 10 çadır Yatağan’ın Bozarmut kasabasına gittik. Daha çadırları kurarken jandarma geldi. Komutan dedi ki “Hemen bunları ileri, karşı dağın eteklerine götürün.” Halbuki üç tane sepet yapacağız da yemek yiyeceğiz. Aç-susuz bizi oraya götürdüler. İşte benim okumamın sebebi bu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!