Tufan Türenç: Cumhuriyet çocuklarının ihaneti ve susanlar...

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Her zaman mazlum milletlerin umut meşalesi olan cumhuriyet, kendi çocuklarının bu ihanetini unutmaz.

Merve Kavakçı ile onu maşa olarak kullanan Erbakan...

Her ikisi de cumhuriyet çocuğu!

Gazete patronu kocası sayesinde tepeden inme gazeteci olan Nazlı Ilıcak da cumhuriyet çocuğu!

Erbakan'ın memurları olduklarını bir kez daha kanıtlayan Fazilet Partisi milletvekilleri de...

Laik, demokratik cumhuriyet, pazar gecesi kendi çocukları tarafından boğulmak istendi.

Türban olayının bir tek amacı vardı. O da devlete meydan okumaktı.

Ondan sonraki hedef ise laik, demokratik cumhuriyeti yıkıp yerine bir İslam cumhuriyeti kurmaktı.

Bu kafaların düşlerinde yatan budur.

Cumhuriyete ve Atatürk'e düşman olarak yetiştirilmiş bu beyinlere karşı cumhuriyet kendini korumasını bilir.

Cumhuriyete başkaldıranlar, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bunun faturasını öderler.

* * *

Ben, Fazilet Partisi takımından başka bir davranış beklemiyordum.

Onların laik, demokratik cumhuriyete karşı olmaları doğaldır.

Ama esas düşündürücü ve acı olan, o gece, cumhuriyet meclisinde devlete meydan okunduğu sırada susanların işledikleri günahtır.

Ben, ANAP milletvekillerinin topluca ayağa fırlamalarını bekliyordum.

Tansu Çiller dışında DYP'lilerin de aynı davranışı göstereceklerine inanıyordum.

MHP'ye gelince, Devlet Bahçeli başta olmak üzere çoğunun tepki göstereceğini umuyordum.

Ama bu üç partiden bir tek Kamer Genç yüreklilikle çıktı ortaya ve cumhuriyeti, Atatürk'ü savundu.

Gerisi susup yerlerinden bile kımıldamadı.

Kamer Genç dışında hiçbiri, cumhuriyet çocuğu olmanın yükümlülüğünü yerine getirme yürekliliğini gösteremedi.

Cuma günü çıkan yazım nedeniyle ANAP Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu aramıştı.

Aramızda geçen konuşmayı içim burkularak anımsıyorum.

Ben o yazıda laik, demokratik cumhuriyetten, Atatürk ilkelerinden yana olan bir sürü insanın Meclis dışında kalmasından bir seçmen olarak duyduğum rahatsızlığı anlatmaya çalışmıştım.

Onların yerlerine de bir sürü cumhuriyet karşıtı, eli, beli silahlı insanın Meclis'e girdiğini vurgulamıştım ve bir özeleştiri yapmıştım.

* * *

Yılmaz Karakoyunlu telefonda kırgın bir sesle sitem ediyordu:

‘‘Yazınıza alındım. Yanlış mı anladım diye karıma okuttum. O da aynı değerlendirmeyi yaptı. Bu Meclis'te başta ben olmak Atatürk'ü savunacak çok sayıda insan var. Saydıklarınız olmayınca Atatürk sahipsiz mi kalacak? Olur mu öyle şey? Biz bu kadar aciz miyiz? Doğrusu çok kırıldım.’’

Ben yazıyı yazarken bu açıyı hiç düşünmemiştim.

Karakoyunlu'yu tanırım. Atatürk'e, cumhuriyete bağlı bir aydındır.

Bu haklı sitem beni üzdü.

Yazımdaki bu eksikliği ilk fırsatta düzelteceğimi söyledim ve kendisinden özür diledim.

Ama düzeltmeye fırsat kalmadan hepimizi kahreden o geceyi yaşadık.

O gece, malum cumhuriyet çocuklarının cumhuriyete nasıl ihanet ettiklerini hep birlikte gördük.

Demokratik, laik rejimi nasıl dinamitlediklerine tanık olduk.

O gece daha da acısı, bazı cumhuriyet çocuklarının bu ihaneti sessizce seyrettiklerini görüp kahrolduk.

Ama ne yazık ki o sessiz kalanlar arasında bana sitem eden Yılmaz Karakoyunlu da vardı.



Yazarın Tüm Yazıları