Trendy Köşesi

Güncelleme Tarihi:

Trendy Köşesi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 20, 2006 00:00

Sürünün bir parçasıyım

"Bak Gidersem Dönmem" şarkısıyla ünlenen Sadık Karan, sürünün bir parçası olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Maalesef sürü gibiyiz. Ben de o sürünün bir parçasıyım. Her gün yeni bir insan çıkıyor. Kimin kalıcı olduğunu da zaman gösterecek."

- "Bak Gidersem Dönmem" şarkısının, Sadık Karan’ın önüne geçtiğini düşünüyor musun?

Böyle bir problem yaşıyorum. Bu problemin nedenleri de bizim şirketimizin biraz aile şirketi oluşu ve promosyon maliyetlerinin yüksekliği... Bilhassa Aykut Gürel’in karakteri, duruşu ve medyayla ilişkileri... Minnet etmeyen bir adam çünkü. Minnetten kastım, doğru işin bir şekilde bir yere ulaşacak olduğunu ve bunun da zaman aldığını söyler her zaman. Aslında promosyon adına yapılması gereken her şeyi yapıyoruz.

- Promosyon adına yapılması gereken şeyler nelerdir?

Bütün gazete ve dergilere albümümüzü, fotoğraflarımızı yolladık. Ancak benim önümü kapatan bir sürü problem oldu ilk günden bu yana.

- Ne gibi problemler oldu?

Klibimin çekildiği hafta, müzik kanallarında yeni kliplerin yayınlanması durduruldu. Yaz dönemine girildi. Bütün TV programları tatile girdi. Albüm kapağıma bakıp, özellikle üzerimdeki iğrenç ekose cekete takılıp, beni türkücü zannedenler oldu! "Kurtlar Vadisi"nden fırlamış biri gibi göründüğüm için, yanımda neden iki koruma taşımadığımı soranlar oldu.

- Seni rahatsız eden şeyler konusunda söz hakkın olmadı mı?

Bunların hepsi maliyetle alakalı. Tüm bunlara ilaveten klibim de çok kötüydü. Sanki şaşıymışım gibi ya da yüzümde gösterilmemesi gereken bir yer varmış gibi çok karanlık bir klipti.

- Montaj sırasında da mı hiçbir söz hakkın olmadı yani?

Oldu. Sonradan klibi geri çektik. Başka bir yönetmenle yeniden montaj yapıldı. Bu kez eski yönetmen kırıldı, bozuldu. Onu halletmeye çalıştık. Klibi toparladıktan sonra da kanalla anlaşmanın zamanı bitmişti.

- Sen de oldukça şanssızmışsın!

Öyle gerçekten de... Eğer birine laf atmıyorsan, televizyonda kendini gösterebilme şansın yok! Mesela magazin muhabirleriyle oturup sohbet ediyorum. Ama buna rağmen onlar tarafından bir görmezden gelme sorunu yaşıyorum. Benimle aynı dönemde çıkan ve şarkıları benimkiler kadar tanınan insanlar benden çok biliniyorlar. Ben es geçiliyorum. Sanırım bu biraz da benim yapımdan kaynaklanıyor. Albümüm 7 aylık ama benim İstanbul piyasasında altıncı yılım. Birçok tanıdığım var müzik camiasından. Bundan beş yıl önce Aykut Gürel’le bir arkadaşımın evinde pijama-terlik oturan bir insanım. Ama, "Ağabey bana albüm yap" demedim. Öyle bir insan değilim. Bana söylenen, "Kapıdan kovsalar, bacadan gir..." Ancak ben bu şekilde var olamam!

- Albümünle ilgili aldığın eleştiriler neler?

"Biraz daha hareketli parçalar koysaydın" dendi. Sadece bir ay ertelemeye bakardı. Ama ben şarkıcıyım. Zaten şarkılarım benim en samimi halim. Onlarla bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Piyasaya uygun bir iş yapmayı tercih etmedim.

- "Böyle bir şeyi tercih ederek yanılmışım" diyor musun?

Hayır demiyorum. Çünkü şunu anladım: Türkiye’de müzik kültürü yok. Şarkı söyleyen insanları kimse ciddiye almıyor. Gerek şarkı söyleyenler tarafından, gerekse halk tarafından bu böyle!

- Neden böyle peki?

Çünkü para her şeyin önüne geçti. Tamam ticari bir sektör ama her parası olanın da "Ben albüm yapacağım" demesi çok yanlış. Ailem, dostlarım sesimi beğeniyorlardı. Benim istediğim, bu sözleri işi bilen birinden duymaktı. Ben Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunuyum. Okuluma devam ederken konservatuar öğretmeni Müfit Bayraşa’dan dersler almaya başladım. Sorduğum ilk soru şuydu: "Hocam, insanlar sesimi beğeniyor. Ya edebiyat öğretmenliği yapacağım ya da müziğe devam edeceğim. Ne yapmalıyım sizce?" Onun desteğiyle de buraya geldim ve bir şekilde hikaye başladı. Sonuçta bu hikayenin olumlu ya da olumsuz yazılması gerekiyordu.

- Gerçekten yeteneksiz ama parası olan biri gidip, kolaylıkla şarkıcı olabilir mi?

Aynen öyle. Aslında şarkıcı olamıyor, şarkıcı olduğunu zannediyor! Adam evinde, geçmiş saksısının önüne poz vermiş. Bu fotoğrafı çizgili defter kağıdının üstüne yapıştırmış. Kendi kayıt cihazıyla şarkısını kaydetmiş. Kaydederken bir yandan da yorumlar yapmış "Burada ud çalınacak" diye. Aranjörlüğünü de kendi yapmış anlayacağınız. Öyle bir güven var ki kendine, bunu müzik şirketine yollamış. Güler misin, ağlar mısın!

- Şu anki durumundan memnun musun?

Kendi hayatını özgürce yaşayıp, sadece işinin olduğu anlarda ön planda olmak bir tercih meselesi. Belki ailesine bakmak, bir şekilde bu işten para kazanmak zorunda olan bir insan olsaydım, çarkın içinde ezilmeyi göze alabilirdim. Allah’a şükür sağlam bir ailem var. Altı yıl önce İzmir’den İstanbul’a geldim. Bana maddi, manevi çok destek oldular. Durum böyle olunca, ben de kendi uygun bulduğum doğrultuda hareket etme özgürlüğüne sahip oldum. Belki de bundan üç sene sonra adı sanı duyulmayan, tek şarkılık bir adam da olabilirim. Ya da yine bundan üç sene sonra duruşuyla, tavrıyla, yaptığı işle farklı bir kategoride değerlendirilen bir adam da olabilirim. Çünkü biz maalesef sürü gibiyiz. Ben de o sürünün bir parçasıyım. Her gün yeni bir insan çıkıyor. Kimin kalıcı olduğunu da zaman gösterecek!

BAY AŞK UZMANI

Gitmediğim psikolog kalmadı

SESİL: 16 yaşındayım. Benim derdim, eski erkek arkadaşımla! Geçen sene üç aya yakın bir süre çıktık. İkimiz de çok mutluyduk. Erkek arkadaşım su topu oyuncusu. Bir gün milli maçı vardı ve Yunanistan’a gitti. Yunanistan’dan döndüğünde hemen onu aradım, konuştuk. Aradan iki saat geçti. Ondan bir mesaj geldi: "Dersler başlıyor. Çok yoğunum. Sana ayıracak vaktim yok. Bu yüzden bu ilişki burada biter!" Kahroldum! Aradan bir sene geçti. Aynı kulüpte olduğumuz için onu her gün görüyorum. Bazen göz göze geliyoruz. Onu unutmak için gitmediğim psikolog kalmadı! Bana yardım ederseniz çok sevinirim.

BAY AŞK UZMANI: Erkek arkadaşının yaptığı büyük kabalık! Elbette ilişkiyi sonsuza dek sürdürecek değil. Ayrılmak isteyebilir. Ama ne olursa olsun, bunu sana nedenleriyle etraflıca anlatıp, karşılıklı konuşma kibarlığını gösterebilirdi. Zaten bu kadar düşüncesiz biriyle doğru düzgün bir ilişki yaşanmayabilirmiş. Madem onu her gün görüyorsun. Olabildiğince neşeli ol, hayatın tadını çıkar ve onu unut. Hatta bunu da ona belli et!

AJANDA

21 ŞUBAT

"Avrupa Yakası", reklam filmleri derken, Engin Günaydın milleti kırıp geçiriyor! Bir de onu tiyatro sahnesinde izlemeye ne dersin? Engin, Kenter Tiyatrosu’nda...

23 ŞUBAT

80’li yılların kralı Michael Jackson’ı özleyenlere duyuru! Balans Music & Performance Hall’de Michael Jackson karaoke gecesi düzenlenecek.

24 ŞUBAT

Türkiye’nin önemli vokallerinden Sertab Erener, pop, caz, akustik temalı özel bir performans ve kendine özgü yorumuyla ilk kez Babylon’da. Bu konser kaçmaz!

Evi yaktım

Annem erkek çocuk beklerken, beni doğurmuş! Dört buçuk yaşına kadar da erkek çocuklarını aratmamışım. Aklıma çocukluk yıllarımla ilgili bir utanç anı geldi. Bebeğimin elbisesini ütülemek için ütünün ucunu prize sokamamışım. Aklıma dergileri parçalayıp onları kibritle tutuşturmak ve üzerine de ütüyü tutup ısıtmak gelmiş! Ardından da alevleri hatırlıyorum. Kapının önünde itfaiyeler, ambulanslar, polisler... Çok üzülmüştüm. Fena halde de utanmıştım. Komşuya kaçtım hemen. Utancımdan aklıma gelen ilk bahane şu oldu: "Yangını soranlara çingeneler girmiş de yakmış deyin. Benim olduğumu söylemeyin!"
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!