"Transgenik tarım ürünleri dünyada rekabet şansımızı artırabilir"

Güncelleme Tarihi:

Transgenik tarım ürünleri dünyada rekabet şansımızı artırabilir
Oluşturulma Tarihi: Eylül 24, 2005 02:18

Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selim Çetiner, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar’ın insan sağlığı ve çevre üzerine olumsuz etkisinin saptanmadığını belirtiyor. "Terminatör genler, intihar eden tohumlar, tohumların mülkiyet hakkı" Bu gibi kavramlarla tanışıklığımız çok değil, son birkaç yıla uzanıyor. Genetiği Değiştirilmiş Ürünler ya da GDO’lar artık hayatımızın içinde.

Süpermarkette, bakkalda, büyük alışveriş merkezlerinin gıda reyonlarında Modern biyoteknoloji yöntemleri kullanarak herhangi canlı bir organizmaya ait genin ayrıştırılıp izole edilerek başka bir canlı organizmanın gen yapısına aktarılmasıyla ortaya çıkan yeni organizmaya GDO ya da uluslararası literatürdeki adıyla GMO deniliyor. Bunlardan oluşturulan ürünler GDO'lu ürünler olarak adlandırılıyor.

Mısır, soya, patates, pirinç bu teknoloji kullanılarak üretilen ürünler arasında başta gelenler arasında. Amerika Birleşik Devletleri’nde bu teknolojiye yönelik politikalar, Avrupa Birliği ülkelerine çok daha fazla esnek. AB ülkelerinde GDO’ya karşı ciddi düzenleme ve örgütlenmeler var. Hatta kimi ürünlerin AB’ye sokulmasına izin verilmiyor.

Açlığa çare mi?

Peki GDO söylendiği gibi gerçekten bir canavar mı? GDO yanlıları, dünyadaki nüfus artışı ve azalan ekim alanlarını düşünecek olursak, dünyada giderek artan açlığı önlemenin çaresi olabilir diyor. Ancak, genetiği değiştirilmiş ürünlerin tohumlarının amerikalılara büyük kazançlar sağladığı bir gerçek.. Bu kazanç yine "açlığı önlemesi" beklenen ülkelerin sırtından çıkıyor. Ayrıca, insan üzerinde uzun vadeli etkileri de yeterince bilinmiyor.

Geçtiğimiz yıl İngiltere’de yayınlanmış olan yeni ve bağımsız bir rapora göre, rotasyonlu şekilde yapılan ekimlerde genetik olarak modifiye edilmiş, yabancı ot mücadele ilaçlarına dirençli tahılların biyolojik çeşitlilik üzerinde veya çiftçilik metotları üzerinde herhangi zararlı bir etki oluşturmaksızın, çiftçilere ekonomik fayda sağladığına dikkat çekiyor.

Peki Türkiye’de durum ne? GDO teknolojisi Türkiye’yi ve tarım politikalarını etkileyecek mi, nasıl? Marketlerden aldığımız ürünlerin içinde GDO'lar var mı? Tüm bu soruları Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Selim Çetiner’e yönelttik.

Mısır, soya, patates gibi transgenik ürünlerin kullanımı konusunda Türkiye nasıl bir durumda?

SELİM ÇETİNER-
Türkiye’de transgenik ürünlerin üretimine izin verilmemektedir. Ancak, özellikle soya ve mısır gibi ürünlerdeki açık nedeniyle önemli miktarda ürün ithal edilmekte. Mısır ve soya üretimi fazlası olan ve bunları ihraç eden ülkelerde ağırlıklı olarak transgenik soya ve mısır üretiliyor olması, Türkiye’nin ithal ettiği ürünlerde transgenik olma ihtimalini artırmakta.

Marketlerden alınan ürünlerde GDO var mı? GDO’lu ürünlerin insan sağlığına doğrudan bir zararı söz konusu mu?

SELİM ÇETİNER-
Marketlerden alınan işlenmiş gıda ürünleri arasında yurtdışından ithal edilmiş mısır ve soyayı hammadde olarak kullananlarda GDO olma ihtimali var. Ancak, basında yer aldığının aksine GDO nitelikli yaş meyve ve sebze gibi ürünler marketlerde satılmıyor. 1996 yılından beri ticari üretimi yapılan ve tüketilen bu ürünlerin şimdiye kadar insan sağlığını olumsuz etkilediğini gösteren bir olaya rastlanmadı.

Türkiye’de GDO’lu tarım alanları var mı? Varsa bu alanlar hangi ürünlere ayrılmıştır? Bu alanların kontrolü nasıl yapılmaktadır?

SELİM ÇETİNER-
Türkiye’de GDO’lu ürünlerin yetiştirilmesine izin verilmiyor. Sadece, Tarım Bakanlığı tarafından kontrollü koşullarda birkaç tarla denemesi yapılmakta.

AB ülkelerinde GDO’lu ürünlere yönelik katı uygulamalar söz konusu. Türkiye, tarım alanında AB’ye uyum sürecinde bu dengeyi nasıl kurabilir?

SELİM ÇETİNER-
Türkiye’de hazırlanmakta olan Ulusal Biyogüvenlik Kanunu, AB mevzuatı ile uyumlu olduğu takdirde tarım alanında herhangi bir sorun yaşanmayacaktır.

GDO’lu ürünlere yönelik ülkemizde "yüzyılın felaketi", "Türkiye tarımının sonu" gibi büyüyen bir tepki söz konusu. Bu tepkileri nasıl yorumluyorsunuz?

SELİM ÇETİNER-
Bunlar bilimsel verilere dayanmayan tamamen ideolojik ve duygusal söylemlerdir. Aslında, AB mevzuatıyla uyumlu bir Biyogüvenlik Yasası çıkarıldıktan sonra Çukurova ve Ege Bölgesi gibi belirli yerlerde transgenik soya, mısır ve pamuk üretiminin yapılması çiftçilerin bu ürünlerde uluslararası rekabet şansını artırabilecektir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!