Tornacı olmak istiyordum

Güncelleme Tarihi:

Tornacı olmak istiyordum
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 06, 2009 14:20

Günde 18 saat çalışmanın getirdiği yorgunluğu tamirat işleriyle attığını söyleyen Müjde, “En büyük amacım tornacı olmaktı” dedi.

Haberin Devamı

Sinemacı, televizyoncu, senarist olmak çok çekici. Siz gençken ne olmak istiyordunuz?       
- En büyük amacım tornacı olmak-tı. Çünkü yaşadığımız bölgede en çok tornacılar para kazanıyordu. Öyle yola çıktım ama bambaşka bir yere geldim. Masamda kalem kutum, onun yanında da tamir takımlarım vardır. Teknemdeki tamiratların çoğunu ben yapıyorum. 18 saat çalışmanın getirdiği yorgunluğu ‘kendin yap’ modeliyle gideriyorum.

İşyerinizin Sanayi Mahallesi’nde olması tornacılık özleminden mi?
- Burada olmamın iki nedeni var. Birincisi ıstanbul’un karmaşasıyla uğraşmak istememem.İkincisi ise burada sokaktaki insanlara daha yakın olmam. Buradayken esnafla sohbet ediyorum. O insanların dünyaya bakışlarını, televizyondan, sinemadan beklentilerini öğreniyorum.

Haberin Devamı

Televizyon ve sinema demişken, bir dizide ya da bir komedi filminde kimi oynatmak istersiniz?
- Nejat Uygur’un keşke sağlığı elverse de onunla değişik bir şeyler yapabilsek sinemada. şener şen’le çalışmak isterdim ama o kimseyle çalışmıyor. Öyle bir karar almış. Çalışmak istediğim insanlar zaten “Kendin pişir kendin ye”ye döndüler. Cem Yılmaz olsun, şahan Gökbakar olsun... Ata Demirer “Kendim yazacağım, kendim çekeceğim” diyor. Yılmaz Erdoğan da aynı şeyi yapıyor. Kimse kalmadı zaten.

Geçmişte siyasilerle ilgili yapılan hicivler şimdi neden yapılamıyor sizce?
- Yeni kuşak siyasetçiler bu anlamda hoşgörüsüz. Yeni kuşak mizah tüketicileri de böyle bir beklenti içinde değil. Eskiden Levent Kırca bir başbakan taklidi yapardı, o akşam hayat dururdu.

Televizyonda neden dramlar en çok izleyiciyi topluyor?
- Bu, bir pazar mücadelesi. Bence sağlıklı. Önemli olan tepkiler ve çeşitlilik. Rekabet eden ve sivrilen dizilere baktığımızda bunların ortak özelliği ‘ağlak’ diziler olması. Dallas bunların yanında ‘kandil yayını’ gibi kalır. Bu bir tarz halini aldı. Komediler, dramlar karşısında tutunamıyor. Biz de komediyle dramı harmanlamak zorunda kalıyoruz.

BENDEKİ MALZEMEYLE MAĞAZA AÇILIR

“Kendi söküğünü diken bir terziyim aslında. Bir yeri onarmak, tamir etmek beni dinlendiriyor. Sultan Abdülhamit’in marangoz olması gibi... Bahçemdeki ve evimdeki tüm tamiratlarla ben uğraşıyorum. Bodrum’daki evime bir kamera taktım, normalde o kamerayı bir elektrikçi takardı, onun her şeyiyle ben uğraştım. Öyle bir hastalığım var. şunu rahatlıkla söyleyebilirim; benim evimde, arabamda ve teknemdeki aletlerimle çok rahatlıkla bir Praktiker mağazası açabilirim. Ne kadar alet alırsam alayım, sonu gelmiyor.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!