Toprakla uğraş, stresini at

Güncelleme Tarihi:

Toprakla uğraş, stresini at
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 1997 00:00

Haberin Devamı

Bambaşka işlerle uğraşan bir grup kadın, kurdukları seramik atölyesinde hem yaratıcılıklarını ortaya koyuyor, hem de gündelik hayatın sıkıntılarından uzaklaşıyor

Özellikle büyük şehirlerimizde gökdelenler hızla yükseliyor. Türkiye kol gücünden yavaş yavaş beyin gücüne doğru kayıyor. yaratıcılık gerektiren sektörler yeni beyaz yakalılar yaratıyor. Yeni yapılan gökdelenleri bu beyaz yakalılar dolduruyor. Bu değişim, uygar ülke insanlarının psikolojilerini de beraberinde taşıyor. Filtre edilmiş camlarıyla güneşin giremediği binalarda çiçekler bile fotosentez yapamadıkları için yaşayamıyorlar. Elektromanyetik dalgalarla sarılmış insanlar topraktan uzaklaşıyor, elektrik doluyor ve strese giriyorlar.

Onlar ise ilk kez Robert Kolej'de biraraya gelmişlerdi. Yıllar sonra Robert Kolej'de eski mezunlar için bir seramik kursu açılmış ve küçük bir atölye oluşturulmuştu. Hepsi de yapmakta oldukları işlerden, yaşadıkları hayattan bağımsız, yüklendikleri negatif elektriği boşaltabilecekleri bir hobi istiyorlardı. Bu çalışma grubu onlar için bulunmaz bir şans olmuştu.

Aslında, içlerinden biri, Şerife Özkaynak, seramik sanatını uzun yıllardan beridir biliyordu. Şimdi İTÜ Makina Fakültesi Termodinamik Kürsüsü Başkanı olan kocası Profesör Taner Özkaynak ile birlikte yıllar önce Amerika'ya gitmiş, kocasının üniversitedeki görevi sırasında aynı üniversitenin açtığı seramik kurslarına katılmıştı. ‘‘ikinci çocuğum dünyaya gelene kadar aralıksız kurslara katıldım. Daha sonra kısa bir süre ara verdim ama yeniden başlamak için çocuğumun büyümesini bekleyemezdim. Bu nedenle kurslara geceleri katılmaya başladım. Bu sırada eşim de çocuğa bakıyordu. Bu sayede neredeyse hiç aksatmadan kursları bitirdim. Daha sonra Türkiye'ye döndük. Bir süre Ortaköy Kız Meslek Lisesi'nde bulunan seramik atölyesine dışarıdan devam ettim. Ama orada da teknik yetersizlikler vardı. Eşimin mezun olduğu Robert Kolej seramik çalışmasına başlayınca hiç tereddütsüz başvurumu yaptım. Akşamları çalışmaya başladık. Fakat bize burası da yetmiyordu ve kafaca çok iyi anlaştığımız üç kişi bir araya gelerek bir yer tutmaya karar verdik.''

RUTİNİN SIKINTISI

Böylece Baltalimanı Taşlıbayır'da imar affından faydalanmış bir gecekondunun giriş katını kiralamaya karar verdiler. Ancak seramik yapabilmeleri için bir fırına ihtiyaçları vardı. Bu sorunu da yine Şerife Özkaynak'ın eşi halledivermişti. Taner Özkaynak, tamamen kendi buluşu olan fırının elektrik sistemini üç fazlı olarak tasarlamış ve bu kadar yüksek güce dayanamayacak şehir elektriğini fazları sırasıyla devreye sokarak voltajı ayarlamıştı.

Grubun diğer elemanı, yine ünlü bir ismin, Mustafa Nevzat İlaç Sanayii Genel Müdürü Kiril Kirof'un eşi Elena Kirof'tu. Babası krallık zamanında Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelmiş olan Kirof, Bulgar Ortaokulu ve Nişantaşı Kız Lisesi'nde okumuştu. Daha sonra Hürriyet gazetesinde de yıllarca muhabir olarak görev yapmıştı. Ancak evlendikten sonra işi bırakmak zorunda kalmış ama yerinde duramaz biri olduğu için önce Dar-ül Aceze Derneği'nde fahri olarak çalışmaya başlamış bu arada da seramik kurslarına devam etmişti.

Grubun diğer üyesi Sayra Armay'ın kendisi ünlü. Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi olan Armay, diğer arkadaşlarından farklı olarak seramikle Robert Kolej'de tanışmıştı. 1966 yılında Senie Fenmen'in öğrencisi olarak bu sanatla uğraşmıştı. Akademiye girmek istiyordu ama bunu başaramamıştı. Aralıklarla seramik kurslarına devam etmişti. Ama uzun bir süre seramikle hiç uğraşamamıştı. Kendisini eğitim dünyasının dışında tanımlayabileceği hiçbir uğraşısı yoktu. Yıllarca aynı rutinin içinde bulunmak onu fazlasıyla sıkmış ve yormuştu. ‘‘Robert'te kurs olduğunu duyduğumda yaşamımda birşeylerin değişeceğini anladım. Yıllar sonra ne yapmak istediğim işi yapabilecektim. Burada tanıştığım arkadaşlarım ise en büyük şansım oldu.''

dil gerekmiyor

Chiharu Özkaynak ise Şerife Özkaynak'ın baldızı. İngiltere'de okurken Alparslan kaynak ile tanışmışlar, birbirlerini sevmişler. Evlenmeye karar vermek ise pek de o kadar kolay olmamış Chiharu için. Önce Japonya'ya gidip babasından izin istemiş. Babası bu işe pek sıcak bakmamış ama yinede kızının hiç olmazsa üç ay kadar Türkiye'de yaşayıp bu kültüre uyum sağlayıp sağlayamacağını anlamasını istemiş. Aradan üç ay geçmiş ama Chiharu bir daha geri dönmemiş. Şimdi aynı yerde çalıştığı ve yine bir Japon olan Fumie Yamazaki ile birlikte kurslara katılıyorlar. Her cumartesi gecekondularına gelip birlikte ders alıyor ve figürler yaratıyorlar. ‘‘İlk zamanlar dil problemim vardı. Çok yabancılık çektim. Ama gördüm ki, seramik ile uğraşmak dil gerektirmiyor. Birlikte çalıştığım insanlarla çok da güzel seramik diliyle anlaşabiliyorum. İlk zamanlardaki mutsuzluğumu seramik sayesinde yendim. Bu uğraşımla konsantre oldum ve dertlerimi unuttum. Burada bulunmaktan dolayı çok mutluyum.''

YENİ ÖĞRENCİLER GELİYOR

Chiharu Özkaynak, Fumie Yamayaki, Şerife Özkaynak (sağda). Hepsi de daha organize çalışıyor. Seramik için kullandıkları çamurlar Türkiye'nin özelliği olan yerlerden geliyor. Sürekli sergiler düzenliyorlar. Yaptıkları bu işten hiç para kazanamıyorlar. Onlar için önemli olan bu organizasyonu ayakta tutmak ve devamlı kılmak. Yeni öğrenciler kapılarını aşındırmaya başlıyor ve bu durum onları fazlasıyla mutlu ediyor.

ATEŞLE OYUN

‘‘Seramiği çok seviyordum. Ama istediğim gibi bu sanatla uğraşamıyordum. Robert Koleji seramik kursu mutlu bir tesadüfün müjdecisi oldu. Burada oldukça iyi ürünler verebiliyoruz. Toprakla uğraşmayı çok seviyorum. Ateşle oynuyorsunuz ve sonunda renkli birşeyler elde ediyorsunuz'' diyor Elena Kirof

ANNE KIZ SERAMİKÇİ

Pınar, Şerife Özkaynak'ın Amerika'da doğan kızı (üstte). Aslında seramik onun için hobi değil artık. Annesi sayesinde seramik yapma tekniğini öğrenmiş. Mimarlık öğrencisi olunca da bu bilgi onun çok işine yaramış. Bir projenin maketinin tümünü seramikten hazırlamış ve bu projeden 100 tam not almış.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!