Top sende hocam

Milli Takım aday kadrosu açıklandı ve V.Manisa’dan hiçbir oyuncu davet edilmedi. G.Saray ile Beşiktaş’ı yıkan Trabzonsporlu Ersen Martin de çağrılmadı. Seçim Terim’indir ama ne olur hocam bizi üzme...

KAYSERİSPOR, Hollanda Lig liderine kafa tutuyor.. Osasuna’yı Trabzonspor’un elinden hakem kurtarıyor.. Galatasaray, Anfield Road’da ikinci yarı muhteşem bir futbol oynuyor. Fenerbahçe ve Beşiktaş çok iyi oynamasalar da tur atlıyorlar.. En önemlisi oynadığımız 5 maçın 4’ünü kaybetmeden ayrılıyoruz sahadan..

Ve sıra geliyor milli maçlara.. Euro 2008 elemelerinde iki önemli sınavla kapatacağız bu yılı. Macaristan ve Moldova maçlarını kazanıp gruptaki şansımızı artırmaya çalışacağız. Peki nasıl bir kadroyla çıkacağız sahaya? Nasıl bir futbol oynayacağız bu maçlarda?

Lig kötü başladı.. Temposuz bir futbol oynanıyordu.. Sıcak, yeni transferler derken takımlar oturmaya başladı. Gördük ki biraz dişimizi sıktığımız zaman Avrupa ile farkı kapatabiliyoruz..

Şu anda Türkiye’nin iki formda takımı var. Trabzonspor ve Vestel Manisaspor.. İki takımın oynadığı futbol da herkes tarafından takdir topluyor.. Ersen Martin golleriyle hem Beşiktaş’ı hem de Galatasaray’ı yıktı. Osasuna’ya attığı gol ise yardımcıya takıldı. Buna karşın Milli Takım’da yok..

Fatih Terim kendi kadrosunu koruyarak sadece Gökdeniz’i ilave etti. Ligin en hızlı futbolunu oynayan, en az gol yiyen, en çok gol atan takımından hiç kimseyi kadroya davet etmedi.. Uğur, Hakan, Metin gibi yetenekli oyuncular şimdilik kadroda yoklar..

Olmayabilir.. Fatih Terim’in seçimidir. Ama kanat akınlarında sıkıntı yaşarken Ümit Özat’ı kadroya davet etmeyişi, Beşiktaş’ın en formda ismi Burak’ı almayışı da kendi üstlendiği bir risk..

İki maç kazanılırsa Terim seçimlerinde haklı olduğunu savunacaktır. Ama ben iki maç kazanılsa da Vestel’den oyuncu alınmayışını ve Ersen Martin’in kadroya davet edilmeyişini eleştiriyorum.. Dünya Kupası vizesini alamadığımız zaman çok eleştirdiğimiz Terim’e ilk uyarıyı şimdiden yapıyorum.. Top sende hocam.. Ne olur bu kez üzme bizi..

Tigana’nın tercihleri

Teknik direktörlük dünyanın en ilginç mesleklerinden biri herhalde.. Avrupa Kupası maçlarında öylesine ilginç gelişmeler yaşandı ki, kulübede olmanın ne kadar zor olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Randers karşısında kötü oynayan Fenerbahçe’nin en etkisiz isimlerinden biri Deivid’di. Devre arasında herkes bu oyuncunun çıkıp yerine Tümer’in girmesi konusunda fikir birliğine varmıştı ve Zico’yu eleştiriyordu. Zico yine inat etti.. Sonuçta kazanan o oldu.. Tıpkı Tümer-Tuncay tercihinde olduğu gibi..

Galatasaray maçını Aarhus’ta bir Türk lokalinde seyrettik. Herkesin ortak fikri Hakan’ın oyundan alınması şeklindeydi.. Ama Gerets, Hakan’ı 90 dakika sahada tuttu. Son saniyelerde Hakan’ın kafası gol olsa Gerets de kahraman olacaktı.. Ama şimdi yerden yere vuruluyor Hakan’ı çıkartmadığı için..

Tigana’nın Delgado-Ricardinho arasında yaptığı seçimler de Beşiktaşlı kalemler için en büyük eleştiri konusu.. Oysa Ricardinho kendi milli takımında oynarken sol kanatta görev yapıyor ve sesini çıkarmıyordu. İş Beşiktaş’a gelince oyun kurucu rolünü üstlenmek istedi. Tigana da kendi disiplin anlayışıyla Delgado ve Ricardinho arasında tercihler yaptı. Sonuçlar iyi olduğunda Tigana’nın aldığı risk umursanmadı. Kötü olduğunda Fransız teknik adam eleştiri yağmuruna tutuldu..

Milyonlarca dolarlık transferlerin de, bu transferleri yapan yöneticilerin de, yıldızların her maçta olağanüstü futbol oynamasını bekleyen taraftarların da kaderi teknik direktörlerin elinde.. Futbolun gerçek patronları onlar.. Top aslında futbolcularda değil, hocalarda..

Alex’in yerine Tuncay’ı kullan

RANDERS karşısında durum 0-0.. Fenerbahçe’ye gol lazım.. Rakip ikinci yarının hemen başında, 46. dakikada bir frikik kazanıyor. Sarı lacivertli takım kaleci dahil 11 kişi kendi ceza alanı içinde. Yükleniyor Fenerbahçe kalesine.

2 hafta önce Sivas’tayız.. Fenerbahçe’nin her kornerinde, her frikiğinde Sivasspor Balili ve Musa’yla orta çizgiye yakın kendilerine atılacak topları bekliyor. Onları marke etmek için Ümit Özat, Kerim ve Aurelio ileri çıkamıyorlar..

Rakipleri korner ya da frikik kullanırken dikkat ediyorum Fenerbahçe’nin en fazla bir oyuncusu var hücumu düşünen. O da Alex..

Yani top kendisine atıldığında depar gücü en zayıf oyuncu. Oysa savunmanın hemen önünde o yer alsa, kontratak oyuncusu olarak Tuncay düşünülse, Fenerbahçe rakip kaleye çok daha hızlı gitmez mi?

Bu ligde Balili’yi durduracak oyuncu yok, demişti Zico.. Elinde Tuncay gibi Avrupalılar’ın bile durdurmakta güçlük çektiği, boş alanı seven bir oyuncu var.

En azından bu tür taktik uygulamalarda Alex’in yerine Tuncay’ı kullanmayı düşünmeli artık Brezilyalı teknik adam.

Milletin vekili

TÜRKİYE’de maçlara giderken bazen eskortlar yolu keser.. Bakanlar, milletvekilleri arabalarıyla trafiği alt üst ederler.. Maçlara onlarca koruma gelir. Protokol tribünü tıklım tıklımdır. Kimin kimin adamı olduğu, kimin öne, kimin arkaya oturacağı tartışması yaşanır..

Çarşamba akşamı Aarhus’ta, Liverpool-G.Saray maçını izlemek için yer arıyorduk. Ümit adında çok efendi bir pizzacı arkadaş bize yardımcı oldu.. Koyu F.Bahçe taraftarı Ümit, bütün medya mensuplarını güzel bir lokalde ağırladı. Oturduk, başladık maçı izlemeye.. Bu arada çay-kahve servisi başladı. Bize çay ikram edenlerden birinin Danimarka’daki ilk ve tek Türk milletvekili Hüseyin Araç olduğunu duyunca çok şaşırdım.. Genellikle araba kullanmadığını, yürümeyi tercih ettiğini söyledi. Maçları halkın arasında seyrettiğini belirtti.

Türkiye’de hangi ile gidersek gidelim bu ayrımcılığı fark ediyoruz. Bürokratların, siyasilerin biraz daha halka yakın olması gerek. Bu sadece halkın içine girmekle olmaz. Bazen Üsküdar-Beşiktaş arasında motorla gitmekle, bazen taraftarın arasına girmekle olur.. Araç’ın davranışlarından tüm siyasilerimizin ders çıkarması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü onlar önce kendileri için değil, önce millet için varlar...

Fark nerede?

GALATASARAY’ın Liverpool karşısında son 1 saat ortaya koyduğu tempolu futbol mükemmeldi. Sarı kırmızılı takımın her iki kanadı kullanarak geliştirdiği atakların ikisi golle sonuçlandı.

Oysa Fenerbahçe aynı tempoyu Randers karşısında 5-10 dakika sürdürebildi. Galatasaray’da Sabri ve Arda sürekli olarak ceza alanı içine orta yapıyorlar. Fenerbahçe’de ise Kerim bütün iyi niyetine karşın kavisli ve sert orta yapmakta biraz zayıf kalıyor. Kaptan Ümit Özat ise sayısız bindirmelerine karşın geçen yılki isabet oranından çok uzaklarda.. Ümit Karan’ın iki golünde de Liverpool defansı çaresiz kalırken, Hakan beraberlik golünü benzer bir atakta son dakikada kaçırdı.

İşte Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki en büyük fark burada.. Avrupa maçlarında tempolu oynayıp çizgide adam bulunduran sarı kırmızılılar daha fazla atak geliştiriyorlar.. Fenerbahçe ise yavaş oynuyor ve çizgideki adamları bile (Tuncay-Appiah) sürekli orta sahanın ortasında ikili mücadeleye giriyorlar..

Lazaroni döneminde yavaş oynayan ve kanatları etkili kullanmayan Trabzonspor’la, Ziya Doğan döneminde tamamen oyunu kanatlara yayan Trabzonspor arasındaki fark da ortada.. Ersen Martin’in takıma katkısının nasıl maksimuma çıktığı da.. Görünen köy kılavuz istemiyor.. Tabii görebilen için..
Yazarın Tüm Yazıları