Top oynadığım sahayı çok iyi biliyorum

Güncelleme Tarihi:

Top oynadığım sahayı çok iyi biliyorum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2010 00:00

İzmir Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz (53), doğup büyüdüğü şehirde 11 aydır görevde. Tepecikli. Anne babası İzmir doğumlu. Babaannesi Manisa Turgutlulu, anneannesi mübadelede, Selanik’ten gelmiş. Başarılı Emniyet Müdürü Yılmaz, geçtiğimiz günlerde ABD’de beyin kanaması geçiren kızının başucundayken İzmir’de seri katil Hamdi Ayri üç kadını öldürmüştü. Cinayetleri duyar duymaz İzmir’e döndü ve seri katil Hamdi Ayri’yi 96 saatte yakalayan ekibinin başına geçti. Ercüment Yılmaz’la İzmir’i ve İzmirli polis olmayı konuştuk. Fotoğraflarını ise öğrenciliğimde benim de nezarethanesinde 7 saat misafir olduğum Kantar Karakolu’nda çektik.

İzmir’deki seri katili yakalamak için kızınızı ABD’de hastanede bırakıp geldiniz. Yılmaz Özdil, “Evine gitmeyen babaların müdürü” olduğunuzu yazdı.
- Yılmaz Bey’in teveccühü. Teşekkür ederim. Biz sistemizle, planlamamızla, çalışmamızla kamuoyunun gündeminde olmayı ön planda tuttuk. Ama eşimiz, çocuklarımız bizim özelimiz. Bu konuda bir şey konuşmak istemiyorum. Arkadaşlarım sağolsunlar çok çalıştılar. Buradaki sonuç, Türk Polis Teşkilatı’nın geldiği noktanın göstergesi.

İki eliniz kanda olsa, kızınız ölüm tehlikesi geçirse de mi?
- Bu konuya girmeyelim. Bu özel konuyu paylaşmayalım lütfen.

ABD’den geldiğinizde evinizde değil, annenizde kalmışsınız ve katil yakalanıncaya kadar hiç uyuyamışsınız.
- Eşim ABD’de kızımın yanında. Neden evde yalnız kalayım? Tabii ki annemin yanında kalacağım. Annem yemeğimi yapıyor, kahvaltımı koyuyor önüme. Gömleğimi yıkıyor. O da mutlu oluyor, ben de yalnız kalmıyorum.

Bir polise İzmirli olmak nasıl bir fark katar?
- Ortaokul bittikten sonra Ankara Polis Koleji’ni kazandım. 67 vilayetten kazanıp gelen arkadaşlarıma baktığımda, avantajlıydım. Niye? Büyük şehir kültürü. Yaşamda rahatlık, biraz daha hoşgörülü, biraz daha sıcak, biraz daha girişken... Bu İzmir’de doğup büyüyen herkeste olması gereken bir ayrıcalık ve bunu kullanmak gerek. İzmir bu bakımdan farklı. Şimdi bakıyorum, konut fiyatları, kiralar diğer şehirlerden ucuz. Yakacak, senede iki ay. Belki bir palto aldınız ya da o bile yok, pardesüyle idare ediyorsunuz. Her türlü meyve sebze ucuz...

Peki İzmirli bir İzmir Emniyet Müdürü’nün avantajları nelerdir?
- Top oynadığınız sahayı çok iyi biliyorsunuz. Top oynarken sahadaki oyuncuları ve tribünü çok iyi tanıyorsunuz. Bundan büyük avantaj olabilir mi?

Deplasmanda değilsiniz yani...
- Yani... Kendi şehrinizdesiniz. İzmir, vatandaşlık bilinci yüksek olan bir ildir. Bize destek veriyor. Haber veriyor, ihbar ediyor. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demiyor İzmirli. Bu bize artılar getiriyor. Büyüdüğünüz mahallede eşiniz, dostunuz var. Kolay da ulaşılabiliyorsanız, size çok daha farklı ve özel bilgiler geliyor. Bu, görevinizi yapmanızı daha da kolaylaştırıyor.

BİRAZ HAYLAZ ÇOCUKTUM

Çocukluğunuzdan, Tepecik’in yaz akşamlarından neler kaldı aklınızda?

- Annemin, anneannemin, ninemin kilim serip de oturduğu, çiğdem çitlediği (çekirdek yediği) o sokakta sünnet düğünü de her türlü eğlence de yapılırdı. Yaz akşamlarında yazlık sinema kapısında bir çay bardağı çiğdem alır, içeri girerdik. Film arasında tepsiyle çay dağıtılırdı, bol gazoz da vardı. Çocuklar sokakta şans, talih, kader, kısmet çektirirlerdi. Bir kısmı da şambali tatlısı satardı. Bunların hepsini ben de yaptım.

İzmir çok göç aldı. Çocukluğunuzun semtleri değişmiş...
- Oralarda yine İzmirliler oturuyor. Ekonomik duruma göre İzmir içinde bir güzergah vardır. Maddi durumu biraz palazlananlarda, İzmir’in Kahramanlar, Tepecik gibi eski yerleşim bölgelerinden, Hatay Üçyol’a doğru kayma olur. Daha iyileşen, Çeşme’deki bahçeli yazlığa transfer olur. Alsancak’taki gibi Tepecik’te de her ev, kapı tokmağına kadar aynı duruyor. Bizim ev de öyle. Sadece içinde oturanlar değişmiş. İzmir, kendi güzellikleriyle dolu. İzmir hem güzel hem özeldir.

Futbol merakınız çocukluktan mı kalma?
- Bir gün ilkokul birinci sınıftayken okuldan kaçıp Altınordu-Galatasaray maçını seyrettim. Alsancak Statı’nın zemini topraktı, üzerinde de çamur olmasın diye kömür tozu vardı. Yalvardım, yakardım, beni kapı aralığından aldılar.

Çok girişken bir çocukmuşsunuz.
- Biraz haylazlık vardı. Ondan kaynaklanıyordur. O maçta rahmetli Metin Oktay’ı çıplak gözle gördüm ama onun Metin Oktay olduğunu bilmiyordum. Üçyol’a taşındığımızda İzmirspor’un semt sahası vardı. Top oynadım. Rahmetli Halil Bıçakçı hocamızı tanıdım. 1’inci Lig’de oynayan ünlü futbolcular yetiştirmişti. Polis Koleji’ne gitmeden önce İzmirspor’un altyapısında bir yıl oynadım. Bütün bu gördüklerim, yaşadıklarım, İzmirli olmanın getirdiği bir şans. Sahanın yüksek taş duvarları vardı ama eline top alan çocuk, gidip oynardı. Mahalle arasında o imkanlarla mutluyduk. İşte bizim İzmir’imiz böyle.

BABAM HAMALLIK VE ŞOFÖRLÜK YAPTI

Babanız ne iş yapardı?

- Değişik işler... Şoförlük, hamallık, nakliyecilik yaptı. Dört kardeşiz, hepimizin üzerinde rahmetli babamın kazancı vardır. Anamın da bize eğitim, kitap okuma, matematik problemleri yönüyle katkısı oldu.

Dersleriniz nasıldı?
- Çok iyiydi. Ders ve nottan yana hiç problemim olmadı. Hayalim matematik öğretmeni olmaktı. Ama kısmet bizi Polis Koleji’ne getirdi. Futbolcu olmayı da herkesin istediği kadar istedim.

Hiç karakola düştünüz mü?
- Hayır. İlk defa karakola girmem, Asansör Karakol amirinin polis Koleji sınavını kazandığımı söylemek için çağırdığında olmuştu. Polis Koleji’ni 5’inci, Polis Akademisi’ni 8’inci olarak bitirdim. Not ortalamam 92’ydi. Tabii her şey not değil.

SEKİZ YAŞINDA TEPECİK’TEN KONAK’A YÜRÜDÜM BELEDİYE BAŞKANI OSMAN KİBAR’IN MAKAMINA ÇIKTIM

Tepecik Şehit Fazıl İlkokulu ikinci sınıftayken öğretmenimiz, belediye başkanı ve belediyenin görevleri nedir, diye ödev verdi. Evde bununla ilgili ne kitap, ne ansiklopedi vardı. Bir arkadaşımla beraber Tepecik’ten Konak’a, o zamanki belediye binasına yürüyerek geldik. Siyah önlük, beyaz yaka, ayağımda kısa pantolon... Görevliye, öğretmenimizin ödev verdiğini, belediye başkanına görevini soracağımızı söyledik. Elimizden tuttu, tahta merdivenlerden çıktık. Bir hanımefendi oturuyordu. Ona da aynı şeyi söyledik. Güldü. Gitti, gelince başkan bekliyor, dedi. Allah’ım yarabbim. Düşünüyorum da... İçeri girdik. Babacan, kısa saçlı bir beyefendi ayağa kalktı. Elini öptük. “Hayrola çocuklar, ne yapmaya geldiniz?” dedi. “Başkan amca, öğretmen ödev verdi, görevinizi sormaya geldik” dedik. Çağırdığı görevli, defter, kurşun kalem, kırmızı kalem, kalemtıraş ve silgi getirdi bize. Oturttu, birer de içecek söyledi. Anlattı, biz de yazdık. Bitince başkanın elini öptük, müsaadesini istedik. Ayağa kalktı, elini cebine attı, bana ve arkadaşıma demir iki buçuk lira verdi. Benim o tarihteki harçlığım, 25 kuruştu. Yani on günlük harçlığımı, rahmetli Belediye Başkanım Osman Kibar, namı diğer Asfalt Osman verdi. Nur içinde yatsın. O parayı önlüğümüzün cebine koyduk. Konak’tan Tepecik’e gidene kadar iki adımda bir, cebimden düştü mü düşmedi mi diye kontrol ettim. 46 yıl önceki bu olayı unutamıyorum.

Ercüment Yılmaz kimdir

1978’de Polis Akademisi’nden sonra İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Komiser Yardımcısı olarak İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde çalıştı. 1988’de beş yıl görev yaptığı Diyarbakır’da antrenörlük belgesi aldı. Diyarbakır Polis Gücü’nün kurucularından. İstanbul, Bayburt ve Ankara görevlerinin ardından 2009’da İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne atandı. Evli ve iki kız babası. Galatasaray Kongre üyesi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!