Tıpta son 25 yılın çığır açan buluşları ve geleceğe bakış

Güncelleme Tarihi:

Tıpta son 25 yılın çığır açan buluşları ve geleceğe bakış
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 17, 2005 22:40

İnsan gen haritasının çözülmesi, tıpta derin ve temelli değişikliklere yol açacak. Toplumsallık, saldırganlık, duygudaşlık, korku, matematiksel beceri, müzik ve dil yeteneği gibi birtakım davranışların temelinde yatan genlerin de saptanması bekleniyor.

İNSAN GENOM HARİTASI EN ÖNEMLİ BULUŞ!

Andrew Weil Arizona Üniversitesi Sağlık Bilimleri Merkezi Tamamlayıcı Tıp Programı Başkanı

İnsanın genetik haritasının çıkartılması, son 25 yılda tıpta gerçekleştirilen en büyük buluş. Önümüzdeki yıllarda tıbba bu buluş yol gösterecek.

Tıp bilim insanları şu noktada birleşiyor: İnsanın genetik haritasının çıkartılması, son 25 yılda tıpta gerçekleştirilen en büyük buluş! Ancak, bu gen haritasından ne zaman tam olarak yararlanılacağı, genetik hastalıkların önlenmesi ve tedavisinin ne zaman uygulamaya geçirileceği kesin olarak bilinmiyor. Bu buluşun gelecekte tıp alanındaki paradigmalarda çarpıcı değişimlere yol açacağına inanıyorum.

Bu bağlamda, hipertansiyon ve kalp hastalıklarına karşı etkili çözümlerin en can alıcı gelişmeler olduğu kanısındayım.

Tıpta karmaşıklık kuramı yükselişe geçecek; böylelikle bitkisel ve öteki doğal ürünlerin hastalıklar üzerindeki etkileri daha iyi kavranacak; yeni yeni filizlenmekte olan enerji tıbbı dalında, akıl/beden etkileşimi bilim çevrelerince kabul görecektir.

HIV/AIDS AŞISI, EN ÖNEMLİ BULUŞ OLACAK

Anthony Fauci Amerikan Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Başkanı

Önümüzdeki 25 yılda gerçekleştirilecek en önemli buluş, insanları bu virüsten koruyacak ya da hastalığın seyrini yavaşlatacak bir HIV aşısının bulunması olacak.

HIV/AIDS salgını dünyanın birçok bölgesinde etkisini sürdürüyor, bu alanda yapılan araştırmalar ise, tıpta son 25 yıla damgasını vuran en önemli çalışmalar arasında. AİDS konusunda gerçekleştirilen en önemli buluş, AIDS hastalığına yol açan HIV virüsünün, hastalığın ilk kez ortaya çıktığı 1981 yılını izleyen üç yıl içinde belirlenmesiydi. Virüsün bulunması başka birtakım gelişmelere de olanak tanıdı. Son derece duyarlı ve kesin sonuçlar veren HIV kan testi, bedeni korumaya alırken, salgının yayılma alanına da ışık tuttu. Hastalığa neden olan virüsün daha iyi kavranması, antiretroviral ilaçların geliştirilmesine olanak sağladı. Ve bu sayede HIV’e bağlı hastalıklardan kaynaklanan ölümler çarpıcı bir biçimde azaldı.

Bence, önümüzdeki 25 yılda gerçekleştirilecek en önemli buluş, insanları bu virüsten koruyacak ya da hastalığın seyrini yavaşlatacak bir HIV aşısının bulunması olacaktır.

Tüm bilimsel, işlevsel ve toplumsal engellere karşın, bu konuda başarılı olacağımıza inanıyorum.

İNSAN BEYNİNİN KEŞFİ, GENETİKTEN ÖNEMLİ

Arthur Kaplan Pennsylvania Üniversitesi Biyoteknik Merkezi Başkanı

Toplumsallık, saldırganlık, duygudaşlık, korku, matematiksel beceri, müzik ve dil yeteneği gibi birtakım davranışların temelinde yatan genlerin de saptanması bekleniyor.

Biyotıp dalında çalışan çoğu bilim insanı son 25 yılın en çarpıcı gelişmesinin insanın genetik haritasının çizilmesi olduğunu öne sürse de, insan beyninin ayrıntılarına inilmesi bence çok daha önemli bir adım. Genlerle insanların sergiledikleri davranışlar arasındaki ilinti genellikle son derece karmaşık ve belirsizdir. Oysa, aynı davranışlarla beyin arasında çok daha doğrudan bir ilişki vardır.

Beynimizin nasıl çalıştığını kavradıkça hastalıklara tanı koymada,

bilişsel ve duygusal durumları değerlendirmede,

hasarlı beyinlerin onarımında cerrahi müdahale ya da

farmakolojik çözümlerin uygulanmasında,

beyne engelleyici ya da sağaltacı aygıtlar yerleştirmede ve en önemlisi

beynin güçlendirilip geliştirilmesi gibi bir düşün gerçeğe dönüştürülmesinde elde ettiğimiz bu bilgilerden yararlanabiliriz.

Şizofreni tanısında, ırkçı ya da cinsiyetçi eğilimlerin belirlenmesi için tarama yöntemlerinden yararlanılmasında, ayrıca Parkinson hastalığının tedavisinde uygulanan protezlerde, Ritalin ve Ambien gibi ilaçların ortaya çıkmasında bu bilgilerin şimdiden işe yaradığına tanık oluyoruz. Bunu daha bir yığın uygulamanın izleyeceği de bir gerçek.

Tıp dünyasında gelecek 25 yılda belli gen dizgeleriyle belli hastalıkları körükleyen risk unsurları arasında çok daha farklı ilişkiler su yüzüne çıkacaktır.

Toplumsallık, saldırganlık, duygudaşlık, korku, matematiksel beceri, müzik ve dil yeteneği gibi birtakım davranışların temelinde yatan genlerin de saptanması bekleniyor.

Tüm bu bilgilerin giderek üreme teknolojilerine yansıması ve 25 yıl içinde ekonomik açıdan ayrıcalıklı uluslarda genetik bilgilerin kişilerin soylarını kendi isteklerine göre tasarlamalarına olanak tanıması bekleniyor.

Çocukların kendi isteğimiz doğrultusunda tasarlanmasının ne denli doğru olup olmadığı tartışmasının bugünlerde A.B.D’yi kasıp kavuran kürtaj tartışmasının yerini alacağını ve tüm dünyanın ilgi odağını oluşturacağını sanıyorum.

KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN ENGELLENMESİ VE TEDAVİSİ

David Altshuler Harvard Üniversitesi Broad Enstitüsü ve MIT Tıp Ve Nüfus Genetiği Programı Başkanı

Önümüzdeki 25 yılın en önemli gelişmesi insanlarda en yaygın görülen hastalıkların genetik kökenlerine inilmesi sonucunda elde edilecek önleyici yepyeni yöntemlerin bulunması olacak.

Nüfusa bağlı salgın hastalıkların risk unsurlarının belirlenmesi sonucunda kardiyovasküler hastalıkların önüne geçilmesi ve sağaltımı yolunda elde edilen gelişmeler, tıpta son 25 yılda atılan en önemli adımlardan biri sayılıyor. Uzun erimli denetimli deneyler aspirin kullanımı, kolesterol ve kan basıncı düzeylerinin düşürülmesi ve akut koroner sendromların denetlenmesi gibi, bu yolda geliştirilen bir dizi önlemin yaşam sürecini büyük ölçüde uzattığını ortaya koyuyor.

Kalp ve damar hastalıkları sanayileşmiş toplumlarda en önde gelen ölüm nedenlerinden biri olduğundan, söz konusu önlemlerin geniş çapta uygulanması milyonlarca kişinin çok daha uzun ve nitelikli bir yaşam sürdürmesinde etkili oluyor.

Önümüzdeki 25 yılın en önemli gelişmesi insanlarda en yaygın görülen hastalıkların genetik kökenlerine inilmesi sonucunda elde edilecek önleyici yepyeni yöntemlerin bulunması olacak. Yüksek kolesterol düzeyinin yüksek tansiyonla bağlantılı olduğunun ortaya çıkması sonucunda nasıl etkili yeni sağaltım yöntemleri geliştirildiyse, genetik risk unsurlarının ortaya çıkması da yeni yöntemlere ışık tutacaktır.

EMBRİYON KÖK HÜCRE ÜRETİMİ: NE BEKLİYORUZ?

George Daley Harvard Tıp Fakültesi biyolojik kimya ve moleküler farmakoloji doçenti, 2004 Ulusal Sağlık Enstitüsü Öncü Çalışmalar Ödülü sahibi.

Tıpta hücre yenileme terapisi gibi yepyeni bir alanın doğmasına da katkıda bulunacak.

1981 yılında Martin Evans, Matthew Kaufman ve Gail Martin tarafından fare embriyonlarından üretilen kök hücreler, canlıların gelişimi ve bağışıklıkla ilgili araştırmalarda devrim yaratan ve insanlara özgü hastalıklar açısından bizlere sayısız örnekler sunan, genetik açıdan ısmarlama farelerin üretimine de olanak sağladı.

James Thomson ve meslektaşlarının 1998 yılında insan kök embriyon hücrelerini ayırması insanlar için de benzer gelişmelere ışık tuttuğu gibi, tıpta hücre yenileme terapisi gibi yepyeni bir alanın doğmasına da katkıda bulunacağa benzer.

Ancak bu yöntemin gerçek gücünü ortaya koyması için bilim insanlarının öncelikle gelişim kodunu çözmeleri, bir başka deyişle tek bir hücreden doku, organ ve canlıların oluşumunda etkili olan kuralları belirlemeleri gerekiyor. Bu alanda yapılacak çalışmaların Insan Genomu Projesi’ne son şeklini vermesi ve önümüzdeki 25 yıla damgasını vurması bekleniyor.

GENETİK ÖRNEKLEME

Josef Penninger Avusturya Bilim Akademisi Moleküler Biyoteknoloji Enstitüsü Başkanı

25 yıl sonra çocuklarımız osteoporoz gibi hastalıkların varlığından yalnızca tarih kitaplarında tanık olacaklar ve belki de o güne gelindiğinde dokuların kök hücrelerle nasıl onarılacağını öğrenmiş olacağız.

Söz gelimi kemik yitimi gibi, bedenin temel düzenekleriyle hastalıkların nasıl bir düzenek içinde meydana geldiğini kavramamıza yardımcı olan hayvanlar üzerindeki genetik örneklemeler son 25 yılın tıptaki en önemli gelişmelerinden biri oldu. Bu düzeneğin kavranması yeni ilaçların geliştirilmesine de olanak tanıdı. 25 yıl sonra çocuklarımız osteoporoz gibi hastalıkların varlığından yalnızca tarih kitaplarında tanık olacaklar ve belki de o güne gelindiğinde dokuların kök hücrelerle nasıl onarılacağını öğrenmiş olacağız.

Ne var ki, kanserin üstesinden gelme konusunda bu denli umutlu değilim. Bir hastalığın hızla tüm dünyaya yayılabileceğinden kaygılıyım. SARS minicik bir virüsün insanların davranışlarını, ekonomi ve ulaşımı nasıl etkileyebileceğinin, kamu sağlığı sistemimizin böyle bir durum karşısında nasıl yetersiz kaldığının çarpıcı bir örneğiydi. Üstelik, SARS bir bakıma zararsız sayılabilecek bir virüstü.

Birtakım zeki insanların insanların doğuştan sahip oldukları davranışların genetik kökenlerine ineceklerine inanıyorum. Üreme ve aşk gibi davranışların dizginlerini elinde tutan nedir?

Kanımca bilimde devrim yaratacak bir başka gelişme de, iltihaplanma ya da kanserin söz konusu olduğu durumlarda, hatta en sevdiğimiz sinema yıldızını doktorumuzun muayenehanesinde videodan izlediğimiz sırada bedenimizdeki hücre ve moleküllerin gözlenmesine olanak tanıyan yeni görüntüleme yöntemlerinin geliştirilmesi olacak. O zaman kendimizi moleküler açıdan kavramış olacağız. Oysa, şimdilik bilgilerimizin çoğu kestirimlere dayanıyor.

ENDOSKOPİK CERRAHİ

Mehmet Öz Columbia Üniversitesi profesörü ve New York Presbyterian Hastanesi cerrahi bölümü başkan yardımcısı.

Mekanik kalp daha da geliştirilirken, mekanik böbrek ve karaciğerler devreye girecek..

Son 25 yıl içinde gelişen endoskopik cerrahi günümüzde eklem ve karın boşluğunun incelenmesinde yararlanılan en yaygın yöntem. Göğüs bölgesinde kullanımı da peşinden geliyor. Geleneksel açık inceleme yöntemleri ağrıyı artırıyor ve iyileşme sürecini uzatıyor. Bunun yarattığı travma ise bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkiliyor. Endoskopik yöntemler daha geniş bir kitlenin bu tür işlemlerden geçmesine olanak tanıdı.

Diz ağrılarına artık derhal tanı konabiliyor ve ayakta tedavi edilen hastalar hızla sağlıklarına kavuşuyorlar. Safrakesesi ameliyatı olanlar artık tüm bir haftayı hastanede geçirmek zorunda kalmıyorlar ve çok daha kısa sürede iyileşiyorlar. Robotlu kalp ameliyatı kalpteki deliklerin kapatılmasına, kapakçıkların onarılmasına ve by-pass ameliyatında atardamarların anastomoz aracılığıyla birleştirilmesine olanak tanıyor. Terapinin yanı sıra, tanı yöntemleri ses tellerinden rektuma dek bedenin içinin inceden inceye araştırılmasına yardımcı oluyor.

Yapay beden parçalarının önümüzdeki 25 yıl içinde ortaya çıkması bekleniyor. Eklem yenileme şimdiden başarılı bir biçimde uygulanıyor. Mekanik kalplerin daha da geliştirilerek işlevlerini göremeyen kalplerin yerini alması, bunu mekanik böbrek ve karaciğerin izlemesi bekleniyor. Bu süre içinde akciğer işlevi, yapay göz ve bir olasılıkla da sinir sistemi işlevlerini sağlayan aygıtlara da tanık olmamız işten değil.

GÖRME DUYUSUNA VERİLEN ÖNEM

Sherwin B. Nuland Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi klinik cerrahi profesörü

Bedenin anatomisi, fizyolojisi, hatta biyokimyasına da giderek el atma yönünde ilerleyen, görüntüleme dalındaki gelişmeler çığır açacak.

Bilimsel tıbbı tüm öteki sağaltım biçimlerinden farklı kılan bir özellik varsa, o da görmeye verdiğimiz önem ya da sanat ve bilimin temelini oluşturan nesne, madde ve etkilerin grafik olarak sunma yeteneğimiz olsa gerek. 17. yüzyılın büyük matematikçi ve fizikçilerinden biri olan Robert Hooke bedenin içini tüm açıklığıyla gösteren bir düzenek bulunduğunda tıpta başarının doruk noktasına ulaşılacağını öne sürüyordu. Bu görüşe karşı çıkacak bir doktor herhalde yoktur.

Son 25 yılda tıpta gerçekleştirilen ve gelecek yıllarda da muhtemelen karşımıza çıkacak en önemli gelişmelerin, bedenin anatomisi, fizyolojisi, hatta biyokimyasına da giderek el atma yönünde ilerleyen, görüntüleme dalındaki gelişmeler olduğu kanısındayım.

BİLGİSAYAR SİSTEMLİ IMPLANT’LAR

Robert Fischell Fischell Biyomedikal ve Angel Tıbbi Sistemler Başkanı

Yeni bir cihaz, hastada somut bir belirti görülmeden önce kalp krizini sezinleyerek bir an önce önlem alınmasına olanak tanıyor.

İnsanlara yerleştirilen bilgisayar sistemli implant’lar son 25 yıl içinde geliştirildi. Özellikle de, "kalbin atış hızını ayarlayan" aygıt iyice geliştirilerek göğüs derisinin altına yerleştirilen ve hastanın yaşamın tüm etkinliklerinden keyif almasına olanak tanıyan minicik bir aygıta dönüştürüldü. Kardiyoverter defibrilatör aygıtı ilaçla sağaltımın yerini alarak, kalbin hızlı ya da yavaş atmasından kaynaklanan ani ölümlerin engellenmesinde belirgin bir düşüş yarattı.

Önümüzdeki 25 yılda hastaya yerleştirilen bilgisayarlı sistemlerde çarpıcı gelişmeler yaşanacak. Şimdiden klinik deney aşamasında olan bir aygıt kafatası kemiğine yerleştirilerek, epilepsi krizlerini önceden haber veriyor ve bunların önüne geçilmesine yardımcı oluyor.

Şimdilerde hayvanlar üzerinde denenen bir başka aygıt da hastada somut bir belirti görülmeden önce kalp krizini sezinleyerek bir an önce önlem alınmasına olanak tanıyor. Gelecekte birçok hastalığın, çeşitli yan etkileri olan ilaçlar yerine, bilgisayarlı sistemlerdeki yazılımın programlanması suretiyle sağaltılması bekleniyor.

ÖNLEYİCİ TIBBIN VAAT ETTİKLERİ

Rita Colwell Maryland Üniversitesi ve Johns Hopkins Üniversitesi profesörü; Canon US Yaşam Bilimleri Başkanı

Hastalıkların önceden belirlenmesi ile, önleyici tıp tayin edici bir role kavuşacak

Son 25 yılda tıpta yeni bir çığır açan en önemli gelişme geniş ölçekli gen dizgesinin belirlenmesiydi. Bu gelişme insana özgü patojenlerle başa çıkmanın yollarını açtığı gibi, yeni aşıların geliştirilmesine ve HIV, kolera gibi hastalıklarda bağışıklık sisteminin verdiği tepkilerin daha iyi kavranmasına da olanak tanıdı. Genetik tıp gerçekten de bizlere yepyeni ufuklar açtı.

Önümüzdeki 25 yıl içinde geleceğe damgasını vuracak en önemli çalışmalar önleyici tıp dalında olacak. Hastalıklarla iklim ve mevsimler arasındaki ilişkilerin, kısacası küresel çevrenin kavranması yönünde bir yaklaşım olan önleyici tıp dalında olacak.

Ekoloji ile tıbbın belli biçimlerde ilintili olduğunu kavrayıp, aşılama için matematiksel modeller oluşturmada ve hastalıkları farklı yaklaşımlarla ele alıp kestirimlerde bulunmada bu bilgilerden yararlanacağız. Bir hastalığın patlak vermesinden önce yaşanan belirtileri biraraya toplamak suretiyle, bu tür olayları önceden kestirip önüne geçebileceğiz. Insanoğlu sonunda mavi gezegenimizin ekolojik yapısının ayrılmaz bir unsuru olarak algılanmaya başlanacak.

GENLERE UYGUN BESLENME DÜZENİ VE YAŞAM BİÇİMİ GELİYOR

Dean Ornish Kaliforniya Önleyici Tıp Araştırma Enstitüsü’nün Kurucusu ve Başkanı.

Önümüzdeki 25 yıl içinde genbilimdeki gelişmeler sayesinde insanlar kendi genlerine uygun bir beslenme düzeni ve yaşam biçimine kavuşacak.

Coğu kişi yeni bir ilaç, aygıt, ya da yöntemin tıptaki en önemli gelişme olduğunu düşünse de, son 25 yılda yapılan araştırmalar kökleri çok eskilere uzanan düşük-teknolojili, ucuz ve basit yöntemlerin gücünü ortaya koyuyor. Bu araştırmalar koroner kalp hastalıkları, şeker, hipertansiyon, obezlik ve başta prostat, meme ve kalın bağırsak kanseri gibi kanser türlerinin beslenme alışkanlıkları ve yaşam biçeminde köklü bir değişime gidilerek engellenebileceğini gözler önüne seriyor.

Söz konusu yöntemler sıkı bir beslenme ve stres denetimini, ılımlı beden hareketlerini ve psikososyal desteği içeriyor. Elde edilen bulgular bu hastalıkların altında yatan düzeneklerin sanıldığından çok daha dinamik olduğunu ve beslenme ile yaşam biçeminde yapılacak bir değişiklikle köklü bir çözüme gidilebileceğini gösteriyor.

Önümüzdeki 25 yıl içinde genbilimdeki gelişmeler sayesinde insanlar kendi genlerine uygun bir beslenme düzeni ve yaşam biçimine kavuşacaklar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!