Tıpta devrim: ERKEKLERE DOĞUM SANCISI!

Haber aynen şu mahiyetteydi:
“ABD’nin Michigan eyaletinde 2 erkek, eşlerinin yaşadığı doğum sancısının nasıl olduğunu öğrenmek için gönüllü olarak doğumhaneye yattı!”
Haber daha sonra IHA tarafından Türk medyalarına da servis edilmiş.

Olayın gelişimi de sonuçları da ilginç. Ama daha ilginç olan bu 2 kahraman erkeğin, eşlerinin çektiği acıyı biraz olsun anlamak için bu yola başvurmaları. Tıpkı eşi gebeyken “biz hamileyiz” diyen ve kalpleri fetheden duyarlı adamlar gibi.
İsimlerini vermeyen Kensington’dan bu 2 erkek; önce jinekolog Dr. Julie Masters ile irtibata geçmiş. Daha sonra 12 Mayıs’taki Anneler Günü’nde, doğumdan önce kasılmaların canlandırıldığı simulatöre girerek, yaşadıklarını filme aldırmış.
Eşlerinin yanında sedyeye yatan erkeklere kasılmaları sağlayacak aplikasyonlar yapıldıktan sonra suni doğum sancıları verilmiş. Ama işin vahim tarafı; jinekologların yönlendirmesiyle, sancılara karşı nefes egzersizleri yapan erkeklerin görüntüleri ve kasılmalar karşısındaki yaşadıkları acıyı, eşleri gülerek seyretmiş. Dr. Masters, kasılmaları canlandırmak için gönüllülerin karın bölgelerine elektrodlar yerleştirdiklerini belirterek, bu sayede erkeklerin gerçekteki gibi olmasa da eşlerinin doğum tecrübesini yaşadıklarını söylemiş.
Bu arada, doğum sancıları sırasında eşlerinden duygusal destek alan erkeklerden biri “kusacağım” diye bağırırken, bir diğeri, “sanki karnının oyuluyormuş” acı çektiğini söylemiş.
Sedyeden kalktıktan sonra bir hayli bitkin görünen erkeklerden biri, annesini ve eşini “kahraman” olarak nitelerken, bir diğeri “Kesinlikle tahmin ettiğimden çok daha kötüydü” yorumunda bulunmuş.
Başlıktaki ifadem, işin şakası. Tabii ki, kanser araştırmalarının ya da genetik mühendisliğinin yanında bu bir tıp devrimi değil. Ama her ay adet sancısı çeken, doğururken akla karayı seçen, ama yine de gıkı çıkmayan kadınları anlamak için yapılmış cesaret dolu bir girişim diye düşünüyorum.
Hamilelere yoga sınıflarının yanı sıra, babalara suni doğum sancısı sınıfları da açılır mı acaba yakın gelecekte? Biz değil ama belki torunlarımız görür.

Bu yazın başucu kitabı: Küçük Oteller 2013
Mutlu Tönbekici arkadaşım olmazdan çok önce yazıları ve kitapları ile takip ettiğim, çok usta bir kalem. Hem Vatan Gazetesi yazarı. Hem de benim gibi iflah olmaz bir gezginin elinden düşürmediği Küçük Oteller Kitabı’nın dürüst ve hatta yer yer gaddar yazarı. Kuzey’den Güney’e, Doğu’dan Batı’ya güzergahı üzerindeki küçük otellerin röntgenini çekip fiyatları ve minik detayları ile okuyucuya bir rehber halinde sunuyor. Dili de görselleri de çok keyifli olan, BOYUT Yayınları’ndan çıkan bu kitabı 26 TL’ye tüm kitapçılarda bulabilir ya da internetten satın alabilirsiniz.
www.boyutstore.com

Şarap bir kültürdür, başkenti de Ege’dir
Yüzyıllar önce, Kuzey Ege’den Güney Ege’ye kurulan bu topraklarda başlamış şarabın Anadolu’daki yolculuğu. Üstelik sadece Ege ile sınırlı kalmayıp Trakya’ya, İç Anadolu’ya hatta Mardin’e, Güney Doğu Anadolu’ya yayılmış. Milli içkimiz elbette şarap değil, ama benim için bardaktaki şeklini alana kadar nasıl bir emekle üretildiği düşünüldüğünde bir kültür şarap. Bir hayattan tat alma mottosu. Bir hayat manifestosu. Restoranlarda 2 katı fiyata satılsa ve bizi çileden çıkartsa da bazen, siz sofranızda şarap bulundurmaya, damağınızı ve dimağınızı açmaya ısrarla devam edin. Bugünlerde yeniden hatırlatma ihtiyacı hissettim.